Doğru destekte doğru hamle için Toker Danışmanlık
Toker Danışmanlık ve Mühendislik Yönetim Kurulu Başkanı, Yüksek Ziraat Mühendisi İncilay Toker, danışmanlık sürecinde doğru adımların çok büyük öneme sahip olduğunu dile getirerek, “Doğru desteği almak için doğru hamleleri, doğru zamanda yapmamız gerekiyor” ifadelerine yer verdi.
info@karadenizekonomi.com / 24.10.2022
Toker Danışmanlık ve Mühendislik Yönetim Kurulu Başkanı, Yüksek Ziraat Mühendisi İncilay Toker, doğru danışmanlık süreçleri için her kesimin yanında olduklarını ifade ederek, “Tüm danışmanlık ve destek süreçlerinde doğru adımlar atılmalı. Doğru desteği almak için doğru hamleleri, doğru zamanda yapmamız gerekiyor” dedi
DOĞRU DESTEĞİ ALMAK ÇOK ÖNEMLİ
Toker Danışmanlık ve Mühendislik olarak danışmanlık sürecini baştan uca yönettiklerinin altını çizen Toker, “Buradaki en önemli kısım danışmanlık. Yani bizim verdiğimiz bilgiler doğrultusunda ilerleniyor olması zaten işi doğru ilerletiyor veya yanlış ilerletiyor. Şimdi orada gelen yatırımcının size sorduğu sorulara doğru cevaplar veriyor olmanız, yatırımcıyı doğru yönlendiriyor olmanız sonuçta ülke genelinde de doğru yatırımların yapılmasına sebep oluyor. Biz de bu anlamda ben kendi nezdimde gelen tüm yatırımcıların işine almıyoruz. Mantıklı gördüklerimizi alıyoruz. Yani bir tek yatırımı yapıp hibeye aldırmak değil. Yatırım bittikten sonra da önündeki on yılda karlı bir işletme mi? Veya o yatırımcı o yatırımı devam ettirebilecek durumda mı? Onu da analiz etmiş oluyoruz. Şimdi bölge genelinde ve ülke genelinde bakarsak belli alanlarda yani aslında tüm yatırım konularında devletin destekleri ya da Avrupa Birliği'nin destekleri var. Önemli olan orada hangi yatırımın, hangi kurumdan destek alacağını, doğru destek alacağı yeri belirleyebilmek. Tabii bizim bölgemiz için kırsal kalkınma olarak adlandırılsa da birçok alanda destek var. Hibe var. Yani bu sadece KDV muafiyeti işte kredi anlamında değil. Yüzde altmış beş, yetmişlere varan hibeler var. Ayrıca, TKDK süreçleri var. Bizim de yoğun olarak proje yaptığımız alan zaten orası. Tarım ve Kırsal Kalkınmayı Destekleme Kurumu. IPARD da destek sağladıkları fonun ismi dünya genelinde. Aslında bizim Avrupa Birliği'ne üye olabilmek adına katılım öncesi yardım aracı adı altında geçen İYİ Parti fonunda bizim yıllardır yatırdığımız paraların geri dönüşü olarak düşünebilirsiniz. 2011 yılından itibaren aktif olarak Türkiye'de de TKDK Tarım Bakanlığı'nın akredite kurumu olarak Tarım ve Kırsal Kalkınmayı Destekleme Kurumu tarafından sağlanan fonlar var, hibeler var. Bunda da belli alanlar var. Yatırımcının şu an gerçek ve tüzel kişilerin faydalanabileceği üç ana tedbir var. Farklı tedbirler de var ama şahıs ve şirketlere yönelik olan üç ana tedbir var. Bunlar da yüz bir ve yüz üç ve üç yüz iki olarak adlandırılır. Sayı anlamında. Yüz bir hayvancılık projeleri, yüz üç işleme tesisleri, üç yüz iki de diğer tüm başlıkların olduğu. Yüz bir de et işte süt hayvancılığı, besi hayvancılığı, büyükbaş, küçükbaş tüm hayvan gruplarının yetiştiriciliğiyle ilgili inşaat ve makine ekipman desteklerini alabileceğiniz yüzde yetmişe varan bir hibe var. Tüm projelerde, tüm tedbirlerde inşaat makine ekipman destekleri sağlanır. Aynı zamanda hizmet alımları bizlere verilen ücretlerin desteği sağlanır. Bununla ilgili de yüzde yetmişe varan hibe artı KDV muafiyeti verilir. Genel anlamda hibe kısmı bu şekildedir. Yüz üç tedbirinde de et işleme, süt işleme, meyve, sebze işleme, soğuk hava depolarının yatırımları su ürünleri işlemeyle ilgili destekler vardır. Bununla ilgili de bu bölgede çok iş yaptık. Su ürünleri işlemeyle ilgili özellikle. Yine soğuk hava depoları, et işleme, süt işleme birçok yatırım yaptık. Mesela Ordu nezdinde konuşursak Korgan'da, Ordu'da, süt birliklerinin araç alımlarında çok ciddi hibeyle destek almalarını sağladı. üç yüz iki tedbirinde de diğer tüm başlıklar işte tıbbi aromatik bitkilerin yetiştirilmesi ki bu aralar çok gündemde. Onun harici işte seralarda fide, fidan yetiştiriciliği, mantar yetiştiriciliği süs bitkileri yetiştiriciliği olarak sera uygulamaları var. Biz de Samsun'da büyükşehrin atık tesisinde bir çiçek serası kurduk. Benim de ortaklığımın olduğu. Ordu ve hatta Samsun'un mevsimlik çiçek kısmında oradan temin sağlıyoruz. Onunla ilgili de hani çöpten çiçeğe olarak bir proje hazırladık. Şöyle eşanjörlerden çıkan atık ısıyı seraya aktararak ısıtmalı 12 ay üretim yapabileceğimiz bir sera işletmesi. Mevsimlik çiçek üretiyoruz. Hem ısıtmalı hem de 12 ay üretim yapabileceğimiz bir sera. Mevsimlik çiçekler biliyorsunuz bölgede çok yoğun üretilmediği için Yalova taraftan temini sağlıyordu. Bu da nakliye kısmında vesaire daha bölge açısından yüksek rakamlara alınması sağlanıyordu. Bizde böyle bir yatırımla şu an küçük bir alanda olsa da aslında bölge için önemli bir tesis oluşturulmuş oldu. Biz örnek bir proje yaptık. Biraz hani bölge açısından örnek teşkil etmesini amaçladık. Şimdi Ordu'da yakın illerde mutlaka bununla ilgili yatırımlar yapılacaktır” diye konuştu.
KAR MARJI YÜKSEK ÜRÜNLER VAR
Toker, aromatik bitki yetiştiriciliği konusunda yapılan çalışmalar hakkında da şu bilgilere yer verdi: “Birçok yatırımcıyı bu konuda ben aynı zamanda üretim danışmanlığını da yapıyorum mesleki anlamda. Çiftçilikten gelen bir için ailede çiftçi olduğu için birçok üretimi de biliyoruz. O anlamda üretim danışmanlığı yaptığım zaten birçok firma vardı. Özellikle Ege Bölgesi'nde. Tıbbi aromatik bitkiler şu an Türkiye'de birçok üründen, mevcut çiftçinin üretmeye alıştığı bir ürün vardır. O üründen vazgeçmez. Buğday üretiyorsa buğday üretmeye 50 yıl boyunca devam eder. Doğru. Ama Çok daha kâr marjı yüksek olan ürünler var. Özellikle işte mavi yemiş dediğimiz bölge içinde iklim olarak uygun olan ürünler var. Aronya, blueberry, işte whiteberry gibi birçok karlılığı yüksek olan ürünlerin devletten kiralanan arazilerde biliyorsunuz son zamanlarda atıl arazileri, devlet arazileri hazine arazileri de kiralanmaya başladı. Bunlarla ilgili çok rahat bir şekilde başvuru yapabiliyorsunuz. Eğer yer kiralaması yapabilirseniz toprak olarak da uygunsa çok rahat tıbbi aromatik bitki yetiştiriciliği yapılabilir” ifadelerine yer verdi.
FARKLI SEKTÖRLERE FARKLI DESTEKLER
Farklı sektörlerdeki danışmanlık hizmetlerini de dile getiren Toker, “Bir proje başvurusu yapılıyorsa onunla ilgili yer tahsis başvurulması başvuru yapılması gerekiyor ve sonrasında da proje başvurusu yapılması gerekiyor. Sonrasında marka tescil alınması gerekiyor. Bunların hepsi aslında danışmanlık hizmetinin bir alanı. İşi düzgün yaptığınız zaman yatırımcıların da sizden peş peşe talep ettiği alanlar, bizim de zamanla sadece tarım projelerinde başladığımız halde yatırımcıların güvenini kazandığımız için İncilay sen bunu da yaparsın, onu da yaparsın. Deyip üzerimize sorumluluk attıklarında öğrendiğimiz işler oldu. Yatırım teşvik belgesi kısmında mesela bizim firmamızda o şekilde ilerledi. Yani kırsal kalkınmadan faydalanacaksa, TKDK veya KKHDP'den eğer o alanlar içerisinde değilse, yatırım teşvik belgesiyle çeşitli muafiyetlerden yararlanıp düşük faizli kredi kullandırılmasını sağlıyoruz. Onun harici daha teknolojik yatırımlarsa, ARGE içeriyorsa, KOSGEB'in stratejik ürün tekno yatırım gibi projelerinden faydalanmasını sağlıyoruz. Bu şekilde ilerliyor” şeklinde konuştu.
YENİLENEBİLİR ENERJİ ÖNEMLİ
Programda bir izleyiciden gelen, “Ordu'da bir köyde 50 arazi üzerinde. İngiltere'den gelmişler. Ailesi de beraber. Bir ekolojik köy projesi, organik köy projesi hayata geçirmek istiyor. Yani bununla ilgili kırsal kalkınmadan yararlanabilir mi? Şu anda gerekli imkânlar hala sunuluyor mu?” sorusuna da yanıt veren Toker, “Şu an proje dönemi açık değil ama açıklanacak. 2023 içerisinde yeni proje dönemleri açılacak. Şimdi elli dönüm bir arazide proje yapılabilmesi için önce yatırımın konusunun belirlenmesi gerekir. Hayvancılık mı yapacak, işleme tesisi mi kuracak? Bu arada üç yüz iki tedbirini de yarım bıraktık. Aslında orada başlık var. Serada kalmıştım. Sera harici işte arıcılık özellikle Ordu'da arıcılıkla ilgili çok proje yapıldı. Onun harici yerel ürünler ve el sanatları diye bir başlık var. Özellikle kadın girişimciler için çok uygun bir başlık. Bu arada TKDK'nın işte kırk yaş altı olması, kadın olması, mesleki yeterliliğe sahip olması gibi bir sürü aslında pozitif ayrımcılığın sağlandığı başlıklar var. Onlara da değinirim. Üç yüz iki tedbirin de devam edecek olursak yerel ürünler ve el sanatları diye bir başlık var. İşte yerel ürünlerde bölgede üretilen tüm ürünlerin örnek veriyorum reçel, makarna gibi birçok evde üretilen kadınların ürettiği ürünlerin daha böyle butik işletmelerde pakete sokulmasıyla ilgili de destekler var ve burada yüzde 55-65 hibe artı KDV muafiyeti var. İnşaat ve makine ekipman harcamalarına Güzel. Ordu'da da mesela şu an bir proje çalışmamız var. Üç kız kardeşin ürettiği evde kuruttuğu meyveler var. Onların şimdi TKDK'dan projelendirilmesini sağlıyoruz. Onlarda daha büyük ölçekli bir yere geçecekler. Aslında girişimcilik ruhu olan herkesin bir şekilde TKDK kısmından ilerletebileceği yatırım konuları var. El sanatları başlığında da işte mesela tekstille alakalı örmecilikle alakalı. Ahşap işleme, metal işleme, cam işleme, süpürge yapımı, birçok alanın olduğu küçük butik işletmeler kurulabilir ve oradan daha büyük işletmelere geçilebilir. Onun harici kırsal turizm başlığında en çok yaptığımız projelerden olan kırsal turizmde yirmi beş odaya kadar otel ve restoran rekreasyon alanları yapabilirsiniz. Bunlar yirmi beş ayrı bungalov şeklinde de olabilir. Bungalovlar da sabit bina da yapabilirsiniz. Tamamen mimari şartlar size kalmak üzere ilerlenebilir. Onun harici önemli başlıklardan biri de yenilenebilir enerji. Güneş tarlaları özellikle öz tüketim için. Güneş enerjisi tesisleri rüzgâr tribünleri biokütleyle ilgili yenilenebilir enerji başlıklarından da yatırımcılar faydalanabilir. Makine parkları diye de bir başlığımız var. Türkiye'de çok uygulanmasa da işte köylerin orta noktasında makine parkları kurulup bütün köyün kullanımını sağlayacak destekler de var. Yurt dışında yapıldığı gibi. Aslında bir şekilde tüm yatırım konularının dâhil edilebildiği çok geniş ölçekli bir alan TKDK. Burada en önemli şartta bir kırsal alanda yer alıyor sizin sorunuza da gelecek olursa 50 dönümlük arazide bir yatırım planlanıyor. Bizim onunla ilgili en başlangıç noktasında baktığımız şey tapudaki yer alan, mahalle kısmının, kırsal alanda yer alıyor alıp almaması. Orada işte nüfusu iki bin nüfus sayım çizelgesinde Nüfusu yirmi binden aşağı olan bölgeler kırsal alan listesinde yer alıyor. Eğer o listede varsa kere öncelikli proje başvuru yapabilir izni. Onun harici bir şahıs olarak da şirket olarak da başvuru yapabilir yatırımcı. Devlete karşı herhangi bir vergi, SGK gibi borcunun yerde de herhangi bir ipotek durumunun olmaması gerekir. İlk başta sorguladığımız konular bunlar. Sonrasında yatırım yeri hangi yatırım için tercih ediliyor. Bunun kararına verilip gerekli ön fizibilitelerin yapıldıktan sonra hangi kurumdan destek alacağına karar verilip ilerlediğimiz bir süreç” dedi.
YOL HARİTASINI ANLATTI
Girişimcilere nasıl bir yol haritası izlemesi gerektiğini de anlatan Toker, “Yanlış bilgilendirmeler sonucu bize gelen birçok yatırımcımız oluyor. Orada mutlaka işi daha önceden yapmış kurumlardan destek yatırımcılara destek almasını sağlamış, danışmanların yönlendirmesiyle ilerlemeleri çok önemli. Burada tabii ki devletin birçok prosedürü var ama her şey açık bir şekilde mevzuatta yazıyor. Bunları yapmadan başvuru yapabilmeniz mümkün değil. Yaparsınız fakat projeniz onaylanmaz. Onaylanmayan projelerin sebebi de budur. Bizim birçok yaptığımız yatırım var, proje var. Ama onaylanmayan projemiz yok. Çünkü önden çok ciddi bir araştırma yapıyoruz ve bununla ilgili de eğer olmayacaksa mümkün değil projeyi almıyoruz. Hatta bu anlamda ısrar edenler de oluyor. Ama işte biz başka şekilde hallederiz. Bu bizim için geçerli bir yöntem değil. Mutlaka ön analizden geçip projenin onaylanacağı noktada biz o zaman işi alabiliyoruz. Onun da en büyük formülü resmi belgeleri, tüm koşulları, önden alıp ön bir hazırlığı yapıp ilgili kuruma ön incelemeleri yaptırıp ona göre ilerlemeniz daha mantıklı olur” diye konuştu.
BU UYARILARA DİKKAT!
Toker, süreç içerisinde dikkat edilmesi gerekenleri de dile getirerek, “Türkiye'de süreçlerin hızlı ilerlemesini istiyor herkes. Fakat sağlam adımlarla ilerlediğiniz zaman, mevzuata uyduğunuz zaman ve son dakika işi yapmadığınız zaman aslında prosedürler o kadar da ağır değil. Orada tabii ki yatırımcının danışmanı tercih etme sebebi zaten kendi iş yükünün arasında bu işlerle uğraşamaması danışmanlık noktasında da eksiklikler olunca tamamını üstlenebilecek vizyonda, kapasitede, danışmanlar olmayınca bu sefer yatırımcı kendi ilgilenmek durumunda kalıyor ve o da prosedürlerin ağır olduğunu söyleyebiliyor bazı yatırım biz kendi yaptığımız projelerde bunu yaşamıyoruz. Çünkü yatırımcının yükünü hafifletiyoruz o anlamda. Dolayısıyla prosedürler çok açık. Bence son zamanlarda da sistemler de çok hızlı ilerliyor. Yani hani resmî kurumlarda da biz süreçleri çok bekletmiyoruz artık. Eskiden daha işte matbu evraklarla başvuru yapıyorken artık her şeyi çevrimiçi sistemlerden yapabiliyoruz. Eskiden yatırım teşvik belgesiyle ilgili mesela bütün ıslak imzalı evrakları bakanlığa yollamamız gerekiyordu. Bakanlık bize geri cevap veriyordu vesaire. Böyle uzun bir süreç vardı. Şimdi hepsine elektronik imza üzerinden tamamlayabiliyoruz. Hatta eksiklik olduğunda da düzeltmeler yapabiliyor TKDK'da çevrimiçi başvuru yapıyoruz. Tüm hazırlanan proje çevrimiçi Avrupa Birliği'nin sistemine giriliyor. Ve onaylandıktan sonra dosya teslimleri yapılıyor. Dolayısıyla ben prosedürlerin ağır olduğuna çok katılmıyorum. Eğer işi düzgün takip ederseniz ön hazırlıklarınızı yaparsanız, yatırımla ilgili bilgiye sahipseniz, biz onu da çok yaşıyoruz yani yatırımla ilgili hiçbir bilgisi olmayan, işte bir doktorun gelip hayvancılık tesisi kurmak istediği de oluyor. Örneğin; hayvancılıkla ilgili hiçbir bilgisi olmadan TKDK'da hibe var diye proje başvurusu yaparsanız o prosedür size ağır gelebilir. Ama işin içinde olan kişiler teknik anlamda da dolu olan yatırımcılar bu anlamda doğru danışmanla birlikte sıkıntı yaşamıyorlar” diye konuştu.
2023’TE PROJE DÖNEMLERİ TEKRAR AÇILACAK
Verilen desteklerle ilgili son durumu paylaşan Toker, şu ifadelere yer verdi: “Aslında Covid-19 sürecinde de bizim en hareketli olduğumuz süreçlerdendi. Ekonomik olarak dalgalanmalar olduğu zaman devletin ve Avrupa Birliği'nin de destekleri haliyle daha fazla açılıyor. İyi bir dönemdi. Üst üste açılan proje dönemleri oldu. Şimdi de TKDK'yla ilgili özellikle IPARD bir, İPARD iki dönemi bitiyor şu an. IPARD üç dönemi onaylandı. Yeni proje dönemleri gelecek. Ben de geçtiğimiz haftalarda Ankara'da bununla ilgili TSE'de bir eğitimdeydim. Onların da söylediği yakın vakitte 2023’te proje dönemleri tekrar açılacak. Bizim süreçlerimiz şu şekilde ilerliyor. Proje dönemleri belli tarih aralıklarında açılır. O tarih aralıklarında da proje başvurusunun hazır halde olması gerekir. Örnek veriyorum ocakla şubat arasında proje başvuruları varsa bizim şu aşamadan projenin hazırlığına başlamamız lazım. Çünkü her yatırımla ilgili mutlaka inşaat içeriyorsa yapı ruhsatı süreci var. Bu yapı ruhsatı sürecinde de yerin olumlu görüşlerinin alınması mimari, statik, mekanik, elektrik projelerinin hazırlanması, ilgili belediyeden ilçe belediyesinden büyükşehirse ilçe belediyesi, büyükşehir olmayan illerde il özel idaresinden, ruhsatın alınması sonrasında yapılacak harcamalarla ilgili inşaat kısmında keşif metrajının oluşturulması, makine ekipman kısmında da tekliflerin alınması, ihale dosyalarının hazırlanması, iş planının hazırlanması gibi aslında düzgün bir proje hazırlamak istiyorsanız en az altı aylık gibi bir süreç var. Dolayısıyla biz şu an yeni dönemin tüm proje başvurularıyla ilgili hazırlıklara başlamış durumdayız. O proje döneminin tarihlerinde de çevrimiçi başvurular yapılır. Test edilir. Sonrasında kurumun yaklaşık bir buçuk iki aylık eksikleriniz varsa daha uzun süreçler olmak üzere onaylaması halinde de yatırıma başlanır. İnşaat ve makine ekipman harcamalarına başlanır. Bununla ilgili de bizim beklediğimiz yeni proje dönemleri var. Yatırımcılar da zaten bilen yatırımcılar bununla ilgili hazırlıklara başladılar. Aslında ekonomik dalgalanmalara gelecek olursak bu kısım projeleri olumlu yönde etkiliyor olabilir.”
BİZZAT TAKİP EDİYOR
Projelerin büyük kısmında kendisinin özellikle takipçisi olduğunu vurgulayan Toker, “Çoğu zaman Ankara’da projelerimizi takip ediyoruz. Ben haftada iki kere de Ordu'dayım. Burada birçok yatırımımız var. Devam edenler var. Bitenler var. Yeni başlayacaklarımız var. Bu iş, iş takibiyle başarılı ilerleyen bir iş. Dolayısıyla da ben tüm yatırımların proje onaylandıktan sonra da onaylandı tamam hadi deyip geçemiyoruz. Aşamasında şantiye şefi gibi gidip gerekirse inşaatı kontrol ediyoruz. Bu da kurum nezdinde eksik olmamasını sağlıyor. Düzgün ilerleyen işlerde de hibe kesintisi olmuyor. Dolayısıyla da yatırımcılar maksimum hibeyle faydalanmış oluyorlar. İş takibini biraz sıkı yapıyoruz o anlamda. Toplamda mimari ekip ve dönemsel çalışan ekiplerimiz de var. On iki, on üç kişilik bir ekibiz” dedi.
ÖZ SERMAYE ÇOK KIYMETLİ
Samsun iş dünyası hakkında da değerlendirmelerde bulunan Toker, “Yatırımcıların bilgiyi öğrendikten sonra onun tekrar kontrolünü sağlamaları. Ben veya bir başkası bir tek danışman firma ben değilim. Birçok firma var. Aldıkları bilgileri mutlaka kontrolünü yapsınlar bu kontrolü yapabilmek için de resmî kurumlara gitsinler. Her kurum o anlamda gerçekten danışman olarak gitseniz de yatırımcı olarak gitseniz de çok ciddi bir şekilde ilgilenip bilgi veriyor. Yani bilgiden kaçma gibi bir durum yok. Herkes detaylı bir şekilde anlatıyor. Dolayısıyla bizlerden aldıkları bilgileri kontrol etsinler. Yatırımla ilgili karar vermeden önce mutlaka bir iç süreç kısmını her anlamda hâkim olduklarında Karşı tarafında verdiği bilgiyi karşılaştırabilirler. O anlamda doğru kurumdan faydalanmaları çok önemli. Yatırım yeri kırsal alanda mı, değil mi, organize sanayi bölgesi içinde mi değil mi? Gibi kriterler var. Bu kriterleri kontrol ettikten sonra devletin hangi kurumundan faydalanacaklarını belirleyip, sonrasında da daha önce bu işi yapmış bir danışman firmayla yollarını birleştirip ilerlemeleri gerekir. Tavsiyem o olabilir. Yatırım fırsatlarını kaçırmasınlar özellikle Türkiye'de tüm yatırım konularında ciddi fırsatlar var, hibe anlamında. Destek anlamında. Bir yatırım söz konusuysa aman biz bu prosedürle uğraşamayız. Destek almadan ilerleyelim demeleri en büyük hataları olur. Öz sermaye çok kıymetli bu dönemde. Devletin destekleri ve Avrupa Birliği'nin destekleri varken mutlaka bir projeyle ilerlemeleri daha mantıklı olur” şeklinde konuştu.
BİGİLENDİRMELERİ TAKİP EDİN
Projelerle ilgili bilgilendirmelerin özellikle takip edilmesi gerektiğine dikkat çeken Toker, “Sosyal medyada kendi alanımızda yayınlıyoruz. Ama kurumlar da yayınlıyor. Yani o anlamda basını takip ederlerse, sosyal medyayı takip ederlerse, özellikle kurumların resmi sitelerini takip ederlerse çok rahat haberleri olabilir. Şunu da unutmayalım bir projeye birden fazla bir şirket veya bir şahıs bir proje döneminde sadece bir başvuru yapabilir. Birden fazla başvuru yapamaz. Bütçesi kaldıysa eğer üst limiti kaldıysa toplamda diğer proje dönemlerinde dört kere başvuru yapabilirler” dedi.
HARCAMALARI NASIL GERİ ALIRIM?
“Proje sahibinin yapacağı uygun harcamaların ne kadarını destek veriyorsunuz, bu desteklerin geri ödemesi var mı?” sorusuna Toker, şu yanıtı verdi: ”Her proje döneminde belli üst limitler var. Her yatırım konusuyla ilgili. Örnek veriyorum işte üç yüz iki tedbirinde üst limitimiz beş yüz bin Euro. Proje döneminde kur sabitlenir, işte on sekizle sabitlendi diyelim. Beş yüz bin Euro çarpı on sekiz, toplam işte dokuz milyonluk bir üst limitiniz vardır. Bu üst limitinde yüzde elli beşi hibedir. Ama önce tüm yatırımı sizin mi yapmanız gerekir, sonrasında bunların hak edişlerini yapınca ödeme dosyalarını oluşturunca da hibeye almanız gerekir. Süreç bu şekilde ilerler. Ancak son dönemlerde son iki üç dönemdir avans diye de bir ayrıcalık getirildi. Toplam hibe miktarının işte beş yüz bin Euro’nun, dokuz milyonun yüzde elli beşi hibeyse, beş milyon sekiz yüz elli bin lirası hibeyse yarısını proje onaylanır onaylanmaz o yarı miktarının yüzde yüz onunun teminat vererek kuruma proje onaylanır, onaylanmaz, avans alabilirler. Dolayısıyla bu da yatırımcılara çok ciddi bir ivme kazandıran bir ayrıcalık oldu aslında. Hibe miktarları da genellikle yüzde 50-70 arasında diyebiliriz. KDV muafiyeti var. İnşaat ve makine ekipman harcamalarının toplamında KDV'den de muaflar. Bu da yüzde on sekizlik bir avantaj sağlıyor” dedi.
TARIMA YATIRIM YAPILMALI
Yatırımcının ödemesini alacağı süreçle ilgili de bilgi veren Toker, “Şimdi proje onaylanır. İnşaat ve makine ekipman olarak iki ayrı taksit vardır. İnşaat ödeme talep ve makine ekipman ödeme talep paketi olarak. İnşaat bittikten sonra ödeme dosyası işte yeşil defter şantiye defteri, ateşman defteri, ödeme evrakları gibi birçok evrakla birlikte kuruma sunulur. Kurumun incelemesi sonucu kısa bir sürede işte yirmi günde alan yatırımcımız da oldu. Eksiklikleri olduğu için iki ayda alan da oldu. Ama ne kadar hızlı eksikliklerini tamamlarsa kurum zaten TKDK o anlamda bir an önce hibeyi vermek için onlar da mücadele ediyorlar. Proje onaylandıktan sonra özellikle tabii tarım projeleriyse işte devlet bankalarında özel IPARD kredisi diye bir başlık var. O proje başvurusuyla birlikte gerekli şartları sağlaması halinde IPARD kredisi olarak kredi dosyası da hazırlayıp oradan da destek almalarını sağlıyoruz. Yani yatırımcı adına banka ödüyor. Banka hibeye bloke koyuyor. Kalan kısmını da taksitlendiriyor. Bu şekilde de ben gelen yatırımcılarıma, toplam yatırım bedelinin hibe oranı kısmını ceplerinde olmadan yatırıma girmemelerini öneriyorum. Çünkü bu yolda birçok aksilik de olabiliyor. Hani bizim ofisimize geldiklerinde işte yüzde seksen hibe var. Yüzde doksan hibe varmış parasız da bu işe girebiliriz dediklerinde ben kesinlikle yani yapamayacaklarını söylüyorum. İşte yüzde elli beşlik, altmış beşlik hibe varsa o en azından o kadarının öz sermaye olarak hazır olması gerekebilir. Çünkü süreçte birçok aksilik de doğabiliyor. Bununla ilgili tabii ruhsat kısmında harçlar vesaire birçok ücretlendirme oluyor. Dolayısıyla çok kolay ilerleyebilecekleri hibeyle bir süreç ama bir o kadar da temkinli ilerlemeleri gereken bir süreç. Kontrollü gitmeleri ilerlemeleri lazım. Yarı yolda kalmamak adına. Türkiye için şu an tarımsal yatırımlar çok önemli. Özellikle gıda sektöründe yaşadığımız sıkıntıları son zamanlarda görüyorsunuz. Biz de o anlamda ben çiftçi bir ailenin çocuğu olduğum için tarımdan hiçbir zaman kopmadık ve tek tercihte Ankara Ziraat’e gittim. Tarımla bağlantısı olan herkesin bir şekilde kendi topraklarını boş bırakmaması gerekiyor diye düşünüyorum. Mutlaka böyle de destekler varken eğer sektörden çok uzak değillerse tarımla ilgili yatırım yapmalarını öneriyorum” diye konuştu.
SAMSUN BENİM İÇİN ÇOK DEĞERLİ
STK çalışmaları hakkında da bilgi veren Toker, “Kariyer geçmişimde STK'ların bir önemi vardır. 2015 yılında kendi ofisimi kurduğumda Bafra'da. Bu arada ilk ofisim Bafra'daydı. Sonrasında Samsun'a yerleştik. İlk Bafra'da kurduğumda da yaklaşık dört yıl Kızılay başkan yardımcılığını üstlendim. İşte genç adamları derneğinde önemli görevler aldık, projeler yaptık. Sonrasında da ASKON’da iki dönemdir başkan yardımcılığı yapıyorum. Çok kıymetli abim Ahmet Alp Doğru onunla birlikte böyle çok samimi bir ekiple ilerlettiğimiz çok güzel projeler var. O anlamda da biz biliyorsunuz ekonomi zirvesi yapılıyor. Biz de Samsun'da ne yapabiliriz diye düşündük. Samsun bu anlamda başkanımızla medikal sektördedir bu arada. Medikalle ilgili Samsun'da çok ciddi firmalar var. Dünyada da ses getiren yatırımlar var. Dolayısıyla zaten daha öncesinde bununla ilgili bir medikal kümelenme yapıldı. Medikal kümelenmede de aynı zamanda Başkanımız Ahmet Alp Doğru zaten yönetim kurulunda. Ben Bafra Organize Sanayi Bölgesi'nde de medikal OSB dosyalarını da 2017 yılında hazırlamıştım. O süreçte medikal firmaların da hepsiyle tanışmış olduk. Sonrasında da bununla ilgili kendimize dert edindik ne yapabiliriz diye. 3,4,5 Kasım'da Sheraton'da Samsun'da organizasyonumuz olacak. İkiztepe sağlık zirvesi. İkiztepe de Bafra'da bir kazı alanı var. Orada da ilk aslında medikal alanda cerrahi el aletlerinin çıktığı bir şey var sergileniyor hatta Bafra’da. İkiztepe Sağlık Zirvesi zaten zirve niteliğinde, kongre niteliğinde olacak. Aslında yurt dışından çok ciddi bir heyet gelecek. Ve bununla ilgili özel kamu hastanelerinin olduğu bir komisyon oluşturuldu. Biz yaklaşık bir yıldır her hafta düzenli bir şekilde hazırlık yaptığımız bir süreç, kapsamlı bir organizasyon olacak. Şehir dışından da birçok katılım olacak. Ayrıca katılımcılar da işte birçok resmi kurumdan hastaneden Birçok alanın olduğu bir zirve yapılacak. Bununla ilgili. Çok heyecanlıyız. Sona da yaklaştık. İşte son hazırlıklarımızı yapıyoruz. Sizleri de orada görmek isteriz” ifadelerine yer verdi.
TÜRKİYE’NİN HER YERİNDEYİZ
Samsun’un Bafra ilçesinin Korluk köyünde çiftçi bir ailenin iki çocuğundan biri olduğunu ifade eden Toker, “Başarılı bir eğitim hayatından sonra tek tercih olarak Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi'ni tercih ettim. O süreçte de üniversiteyi bilinçli seçerek gittiğim için tabii birazcık kendi işimi yapma odaklı çalışmalarda bulundum okurken de. Yaklaşık üç yıllık öğrenci konsey başkanlığı, bilimsel araştırma ve sanat topluluğu başkanlığı yaparak kariyer günlerini düzenledim. Bu kariyer günleri neticesinde davet ettiğim firmalardan da yüksek lisansa kabul edildiğim dönemde bir iş teklifi aldım. Yüksek lisansım da yine Avrupa Birliği projeleri üzerineydi. Kırsal kalkınmayla ilgili. Sonrasında da o firmada iki yıl yüksek lisansımı yaparken yoğun bir şekilde çalışıp Avrupa Birliği projeleri, özellikle kırsal kalkınma alanındaki projeleri öğrenerek sonrasında geri dönüp memleketime Bafra'da önce 2015 yılında kendi firmamı kurdum. Bu firmada da başlangıçta Bafra tarım memleketi olduğu için küçük çaplı tarım projeleri yaparız diye başlamıştım. Tabii orada ailemi de ikna etme sürecim biraz zor oldu. Çünkü projeleri bilen yok. Daha önce Bafra'da yapan kimse yoktu. Dolayısıyla kendimi anlatmakta, ikna etmekte biraz zorluk çeksem de pes etmeden kendi firmamı kurup, yaklaşık dokuz yıllık süreçte çok ciddi projelere imza attık. Ben mesleki olarak, kırsal kalkınmada uzman olduğum için tabii ki tarım projeleri ağırlıklı yapıyoruz ama süreçte yaklaşık iki, üç yıllık süreçten sonra yatırım teşvik belgeleri belgelendirme, marka tescil, KOSGEB’in özellikle ARGE projeleri, ARGE merkezi kurulumları, stratejik ürün geliştirme, tekno yatırım gibi işte ihracat destekleri gibi Ekonomi Bakanlığı'nın. Birçok alanda birçok firmaya destek sağlıyoruz. Danışmanlık hizmeti veriyoruz. Bu danışmanlık hizmetini verirken de yatırımcı bize bir fikirle geliyor. Biz de onlara hem mimari, statik elektrik, mekanik proje hazırlanması, ruhsatın alınması, işte iş planı, teknik proje gibi 10 yılık iş plan sürecinin takip edilmesi ilgili kurumdan destek alınması ve proje onaylandıktan sonra da destek alana kadarki süreçte dosya takibinin yapılması gibi yaklaşık bir projede 2 yıllık süreci takip ettiğimiz bir firma haline getirdik. Bu anlamda da Türkiye'nin her yerinde yani Doğu, Ege, Kara Karadeniz yoğun olmak üzere. Ordu’da o anlamda benim en yoğun çalıştığım illerden biri. Annem de Ordulu olduğu için biraz da buraya hareket ediyor. Fındık fabrikaları İşleme tesisleri, özellikle kırsal turizm alanındaki projelerde Ordu'da, Samsun'da bu hatta yoğun bir şekilde çalışıyoruz.