26.03.2024
Başlangıç olarak, Türkiye'nin 31 Mart yerel seçimlerinin ardından 4 yıl boyunca seçimsiz bir döneme girmesi, ülkenin önünde büyük bir fırsat sunuyor.
Bu süre zarfında, ülkenin tüm kesimlerinin beklediği yapısal reformların gerçekleştirilmesi için bir pencere açılıyor. Ancak, bu reformların başarıyla hayata geçirilebilmesi için öncelikle ülkenin ekonomik durumunun güçlendirilmesi ve yatırım ikliminin iyileştirilmesi gerekiyor.
Ne yazık ki, Türkiye'nin ekonomik yapısı, gelecekte beklenen büyük İstanbul depremi gibi potansiyel risklere karşı hazır değil. Ayrıca, iklim değişikliği gibi küresel sorunlarla başa çıkabilme kapasitesi de yetersiz durumda. Ülkenin yatırımları, özellikle Anadolu'nun kalkınması için yeterince yönlendirilmemiş ve bu da ekonomik dengesizliklere yol açmış durumda.
Ek olarak, yüksek enflasyon oranları altında ezilen emeklilerin memnuniyetsizliği devam ediyor. İş dünyası da finansmana erişimde yaşadığı sorunlarla mücadele ederken, faiz oranlarının halen yüksek olması iş dünyasının gelişimini engelliyor. Bu konuda TOBB Başkanı Rıfat Hisarcıklıoğlu'nun ve diğer iş dünyası temsilcilerinin ekonomi yönetimine seslerini duyurmaya çalışması önemli bir adım olarak değerlendirilmelidir.
Son olarak, Türkiye Sektörel Ekonomi Şurası'nda ortaya konan görüşler ve çözüm önerileri önemli bir rehber niteliğindedir. Vergi sisteminin yeniden tasarlanması, reel sektör firmalarının finansmana erişiminde yaşadığı zorlukların giderilmesi, işgücü piyasasının daha esnek hale getirilmesi ve yatırım süreçlerinin basitleştirilmesi gibi konuların ele alınması hayati önem taşımaktadır.
Bu dönemde, ülkenin ekonomik ve yapısal sorunlarını çözme konusunda birlikte hareket etmek ve herkesin ortak çabalarıyla üretim ekonomisine geçiş yapmak gerekmektedir.
HAFTANIN SÖZÜ
Yumurta dıştan bir güçle kırılırsa hayat son bulur; içten bir güçle kırılırsa hayat başlar. Zira doğru dönüşümler hep içten gelir.