Gürsoy, fındıkta acilen yeni stratejilerin uygulanması gerekli

Gürsoy, sektörün en büyük probleminin Türkiye’nin üretiminin 3 katı fazla kurulu kapasite olmasından ve sektörün özellikle bazı yıllarda üçte bir kapasite ile çalışabilmesinden kaynaklanan fabrikam çalışsın zihniyetinin sektörel karlılığı çok düşürmesi ve artan maliyetler ile enflasyonu dikkate almayan bir satış mantığının cirolarını etkilediğini belirtti.

info@karadenizekonomi.com / 7.03.2022

Gürsoy, fındıkta acilen yeni stratejilerin uygulanması gerekli

 

 

Murat Gürsoy’la Karadeniz Ekonomi sohbetlerine konuşan Karadeniz Fındık ve Mamulleri Fındık İhracatçı Birliği Başkan Yardımcısı Dursun Oğuz Gürsoy, Türk fındık sektörünün yapısal sorunlarının çözülmesi gerektiğini, özellikle devletin fındık sektöründe birleştirme noktasında kümelenmeye teşvik vermesi gerektiğini, sektörün artık kapasite fazlası verdiğini, kapasitesini kullanamayan sektörde yeni yatırımlar yerine kümelenmenin gerektiğini söyleyerek Karadeniz Ekonomi Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Murat Gürsoy’un sorularını cevapladı.

Gürsoy, sektörün en büyük probleminin Türkiye’nin üretiminin 3 katı fazla kurulu kapasite olmasından ve sektörün özellikle bazı yıllarda üçte bir kapasite ile çalışabilmesinden kaynaklanan fabrikam çalışsın zihniyetinin sektörel karlılığı çok düşürmesi ve artan maliyetler ile enflasyonu dikkate almayan bir satış mantığının cirolarını etkilediğini belirtti. Kısaca çok satarak çok kar elde etmenin sektörde imkânsız hale geldiğini, bunun için yeni stratejilerin gerektiğini ve acilen uygulanması ile firmalarının mevcudiyetlerini devam ettirebileceklerini aksi halde son 10-15 yıldır yaşanan sektördeki konsolidasyonun kurbanı olabileceklerini beyan etti.

Son 10 yılın ortalama fındık üretiminin 650 Bin ton olmasına rağmen sektörde 2 milyon ton fındığı kırıp işleyecek kapasite oluşması, hala çeşitli teşviklerle, desteklerle kapasite artışının devam etmesi ve buna ilaveten artan diğer ülke ihracatlarının da Türk fındığına rekabetinin her geçen yıl artması ve ülkemizdeki global firmaların gerek pazar gerekse finans üstünlüğünden dolayı her geçen yıl ihracatlarını artırmaları Türk Fındık ihracatçılarının önündeki en büyük problem olarak görünüyor.

Son yıllarda globalizasyonun ve pandeminin de etkisi ile iç ve dış piyasalarda yaşanan gelişmeler firmalarının klasik pazarlardan kaliteye daha çok önem veren rekabetin daha az olduğu yeni pazarlara yönelmesi ve daha farklı ülkelerde yeni firmalara fındık satılması gerekliliğini ön plana çıkardı. Nitekim Türkiye dışındaki ülkelerde üretimin artması tüm bu ülke ihracatçılarının da klasik Avrupa pazarına mal satma gayretleri rekabeti kızıştırdı ve marjları düşürdü. Dolayısı ile Türk ihracatçıları için yeni pazarlara yönelmek ve kalite açışından çok titiz firmalara hitap ederek mevcut cirolarını korumaları gerekti.

Başkan Yardımcısı Dursun Oğuz Gürsoy, Genel Yayın Yönetmenimiz Murat Gürsoy’un sorularını şu şekilde yanıtladı:

 

- Fındıktan daha fazla gelir elde etmek için neler yapılmalı?

Günümüzde rekabet avantajı sağlamak ve sürdürülebilir ihracat ve satışları artırmak için tüm emtialar da olduğu gibi Fındıkta da katma değeri yüksek inovatif ürünler üretmek gittikçe önem kazanmaktadır. Nitekim globalleşen iş dünyasında artan hızlı rekabet ve değişen tüketici istekleri karşısında ülkeler özellikle lider oldukları piyasalarda varlıklarını devam ettirmek ve sürdürülebilir daha yüksek ihracat geliri elde edebilmek için katma değeri yüksek ürünlerin üretilmesini teşvik etmektedirler. 

Şirketler ise bu amaca paralel olarak teknolojik gelişmelerin hızlı bir şekilde yaşandığı ve rekabetin artan oranda ivme kazandığı günümüzde ürün ve hizmetlerinde yeniliklere gitmeye veya yeni ürün ve hizmetleri ile yeni pazarlara ulaşmaya önem vermektedirler.

 

- Fındık ürününün ülkemizdeki durumu nedir, ne kadar bir ihracat yapılarak ne kadar gelir elde ediliyor?

Fındık ülkemizin en önemli tarım ürünlerinden biridir. 2 milyar doların üstünde döviz girdisi ile hem ülkemiz ihracatında hem de Karadeniz bölgesinde yaşayan 450 bin ailenin ekonomik hayatında çok önemli rolü olan bir üründür. 2021 yılında 344.370 ton fındık ihracatı ile ülkemize 2.260 milyar dolar döviz girdisi temin edilmiştir.

Fındık ihracatımızın yapısı incelendiğinde hala yapılan ihracatın 58,4% ü natürel/çiğ fındık olarak ihraç edilmekte işlenmiş fındık ihracatımız ise 41,3% leri geçememektedir. Bu noktada katma değeri daha yüksek işlenmiş fındık ve fındıklı mamuller ihraç ederek mevcut ihracatımızı 3 milyar dolar üstüne çıkarmak mümkün olabilir.

2021 fındık ihracatımızı incelediğimizde 201.038.ton çiğ fındık ihraç ederek 1.289 milyon USD döviz girdisi temin edilmiş ve ortalama ihraç fiyatımız 6,41 USD/KG olmuşken, 67.253 ton işlenmiş fındık ihraç ederek 485.718.181 USD döviz girdisi temin edilmiştir ki ortalama ihraç fiyatı 7,22USD/KG olmuştur. Füre-pralin-fındık unu gibi işlenmiş fındık ihracatımız ise 75.081.ton olup 478.688.895 USD Döviz girdisi temin edilmiş ve ortalama ihraç fiyatı maalesef 6.37 USD/KG da kalmıştır.

- İşlenmiş fındık ile işlenmeden satılan fındık arasında nasıl bir fark olur. Ülkemize ne gibi kazançlar sağlar?

Kısaca sadece işlenmiş fındık ihracatını artırarak hedeflenen 3-4 milyar dolar ihracat seviyelerine çıkmak mümkün değildir. Nitekim 344 bin ton yıllık ihracatın tamamı işlenmiş fındık olarak yapılsa idi ihracat gelirimiz 2,5 milyar doları yine geçemeyecektir. Zira özellikle ileri derecede işlenmiş fındık ihracatı genelde işlenmiş fındıkların ve natürel fındıkların yarı mamullerinin değerlendirilerek füre, un, kıyılmış ve pralin şeklinde işlenmesi neticesi ortaya çıkan fındık mamullerinin ucuz fiyatlarla satılmasından dolayı çok fazla bir döviz girdisi temin edememektedir. Kısaca arzulanan 3-4 milyar dolarlık hedefe ulaşmak için özellikle çok düşük fiyatlara sayılan bu yarı mamullerden katma değeri yüksek yeni ürünler geliştirerek bu ürünlerin ihracatını artırmamız gerekiyor. Örneğin fındıklı çikolata, krema, bisküvi, gofret, sürmelik kahvaltılık sütlü ve kakaolu fındık kremaları ile diyet atıştırmalıklar ve fındık yağından yapılmış kozmetik ürünlerin ihracatını artırarak fındığı daha değerli satma olanağına kavuşabiliriz. Bu arada natürel ve kavrulmuş fındık unu, kıyılmış fındık gibi ürünleri pasta, dondurma, şekerleme ve çikolatalı sanayi ürünlerine dönüştürerek satmalıyız.

Bunlara ilave olarak mutlaka ar-ge faaliyetleri ile yeni fındık mamulleri ve fındıklı ürünlerin geliştirilerek pazara çıkarılması ve bu ürünlerin ihracatı ülkemizin fındık ihracatında artış sağlayacaktır. Nitekim işlenmiş fındık imalatı esnasında ortaya çıkan zar atmamış yarı beyaz fındıkların, kıyılmış fındık imalatında yarı mamul olarak elde edilen fındık ununun ve özellikle buruşuk, kırık gibi 2.sınıf fındıklardan ar-ge çalışmaları ile imal edilecek innovatif yeni fındık mamullerinin ihracatımıza çok katkısı olabilir.

Bilindiği gibi dünyada fındık üretimi süratle başka bölgelere yayılarak artmakta ve artık Türkiye dışında Azerbaycan, Gürcistan, Şili ve bazı Balkan ülkeleri başta olmak üzere yeni üretici ülkeler dünya fındık piyasasına girmiş durumdalar. Dünya fındık ihracatı içindeki payımızı artırmak ve birim ihraç fiyatını artırabilmek ve piyasada rekabet avantajı yaratabilmek için daha çok işlenmiş fındık ve fındıklı mamul ihraç etmek zorundayız. Fındıklı yeni ürünler ihraç ederek diğer ülkelerden farklılaşarak rakiplerimizin önüne geçip ihracatımızı sürdürülebilir hale getirip geleceğe daha güvenle bakabiliriz.

 

- Gerek iç piyasada olsun, gerekse dış piyasada olsun katma değerli ürünlerde fındık kullanımının yavaş artmasının sebepleri nelerdir?

Bu gün bizden natürel fındık alan ülkeler ve firmalar bunları değişik mamuller içinde kullanarak 3-5 katı fazla fiyatla dünyaya satmaktalar. Son 10-15 yıl içinde ülkemizde de çikolata, bisküvi, gofret, kahvaltılık ürünler imal eden çok modern büyük işletmeler kuruldu. Ancak bu firmalar fındıklı ürün kullanımlarını maalesef çok artıramadılar. Bu artışın gerçekleşmemesinin en önemli sebeplerinden biri fındık fiyatlardaki ve üretim miktarındaki aşırı dalgalanmalar ve mamullerinde kullanabilecekleri alternatif ürünlerin piyasa şartlarının ise daha güven verici ve istikrarlı olmasından kaynaklanıyor. Sanayici ar-ge yapıp geliştireceği yeni mamulünde kullanacağı hammaddelerde fiyat istikrarı ve sürdürülebilir bir arz arar. Bunları bulamazsa alternatif ürünleri kullanır.

İç ve dış piyasalarda fındık kullanımının yavaş artmasının en önemli sebebi fiyat ve arzda istikrar temin edilememiş olmasından kaynaklanıyor. Fındıklı Çikolata ve diğer fındıklı ürünlerin yeni pazarlara fazla girememesinin bir sebebi de fındıklı ürünlerin ihracatında alıcı ülkelerin ithal rejimlerindeki koruma tedbirleridir, kısaca yüksek ithalat vergilerdir. Maalesef ayni sorun yüksek ithal vergisi olarak pek çok ülkede işlenmiş fındık ihracatında karşımıza çıkmaktadır.

Bu gün ülkemiz dünya fındık üretiminin 70% ni temin etmesine rağmen hala dünya fındık sanayinde büyük marka ve işletmelerin taşeronluğunu yapmaktadır. Nitekim fındık ihracatımızın yapısına baktığımızda bunu çok açık olarak görebiliyoruz. İhracatımızın neredeyse 90% nı natürel veya işlenmiş fındık olarak dünyanın büyük marka alıcılarına ihraç edilmektedir. Daha önemlisi bu ihracatın neredeyse yarısı büyük markalara yine Avrupalı aracı ithalatçılar vasıtası ile yapılmaktadır. Kısaca ihracattaki karın bir kısmı maalesef bu büyük sanayicilere aracılık yapan firmalarda kalmaktadır.

 

- Katma değerli fındık ürünlerinde markanın önemi var mı, ülkemizde markalı fındık mamullerinin durumu nedir?

İhracat dövizimizin artmasını daha çok işlenmiş fındık satarak, daha çok markalı fındıklı mamul satarak ve daha çok direkt pazarlama yaparak temin edebiliriz.

Daha çok fındıklı mamul ve direkt tüketiciye hitap eden fındık çeşitlerinin ihracatında rekabet çok fazladır. Nitekim perakende sektöründe rekabet çok farklı stratejiler gerektirir ve Rekabetin sektöre yenilikçilik getirmesi beklense de genel olarak perakende sektöründe rekabet fiyatlar üzerinde şekillenmektedir. Bu noktada ülkemizin pek çok dezavantajı bulunmaktadır.

Öncelikle, ülkemizde markalaşmanın çok zayıf olmasından dolayı toplam ihracatın sadece % 10’u markalı ihracat olarak yapılabilmektedir. Fındık sektöründeki diğer bir sorunda işletmelerin pek çoğu aile şirketleridir ve aile bireyleri tarafından yönetilmektedir. Bu işletmelerin çoğunda yetişmiş yönetici ve profesyonel yönetim eksikliği yaşanmaktadır. Önemli kararlar işletme sahibi tarafından verilmekte kısa vade kazanımları uzun dönemli planlamanın önündedir, dolayısı ile işletmeler Ar-Ge yatırımı, yurt dışında stratejik ortaklıklar gibi uzun soluklu stratejiler geliştirememektedirler. Tabi olarak bunun sonucunda fındığın içinde kullanılabileceği yeni mamul imalatında fındık sektörü maalesef gerekli hamleyi yapamamaktadır.

 

- Ülkemizde fındıklı ürün üretme konusunda ne gibi sorunlar var, katma değerli fındık üretimi ve pazarlanması için devletin ne gibi destekleri olmalı?

Tabi bu arada fındık ihracatçılarının ve imalatçıların gerekli ucuz finansmana erişerek global piyasa aktörleri ile rekabet edememeleri ve fındıklı ürün imalatı yapan ve ithal girdiler kullanan çikolata ve krema sanayicileri fındık dışındaki kakao, yağ ve diğer hammaddelerde ithalata bağlı konumda çalıştıklarından gerek ithalat formaliteleri gerekse dış kullanıcılara göre daha pahalı girdiler kullandıklarından dış pazarlarda rekabetçi olamamaktadırlar. Ayrıca ülkemizin Ortak Pazar dışında olması bazı ürünlerin AB ülkelerine girişlerinde vergi ve ekstra formalitelerle karşılaşmasına sebep olmaktadır.

Ülkemizde Fındıklı yeni mamullerin piyasaya çıkabilmesi için yeni stratejilere ve teşvik sistemine ihtiyaç vardır. Genelde fındık kullanılan çikolata, gofret, bisküvi, çeşitli kahvaltılık sürmelik kremaların imalatının kompleks işlemler olması yanında perakende sektörü vasıtası ile pazarlanmaları ve tüketici ile buluşmaları çok zorlu bir süreç gerektirmektedir. Bu bağlamda teşvik sisteminin yeni pazarlara girişi ve yeni pazarlarda karşımıza çıkan bürokratik zorlukların devlet tarafından izale edilmesi gerekecektir.

 Nitekim yeni pazarlara girmek için mutlaka o ülkelerde stratejik ortaklar bulmak ve o ülke mevzuatındaki zorlukların bir şekilde aşılması gerekir. Özellikle perakende sektörüne hitap eden fındıklı ürünlerde yeni pazarlara giriş stratejileri arasında direkt ihracat dışında, sözleşmeli private label üretim,  ortak girişim ve ortak pazarlama firmaları kurulması, yabancı firma satın alma veya doğrudan yabancı yatırım ortaklıkları gibi yeni stratejiler denenmelidir. Netice olarak her ürün için hangi yöntem rekabet avantajı sağlıyorsa o yöntem denenmelidir.

Bu konuda maalesef Türk ihracatçıları fındık ve fındıklı ürün satışlarında son derece zayıf konumdadır dolayısı ile kolay olan mevcut global firmalara direkt veya aracılar vasıtası ile ihracat yapıldığından ihracat gelirimiz de sınırlı kalmaktadır.

 

- Daha çok işlenmiş fındık ve fındıklı mamüllerin ihracatının artması için hangi tedbirleri alabiliriz?

Netice olarak, ihracat gelirimizin artması için ihracatımız içinde daha çok işlenmiş fındık ve fındıklı mamullerin ihracatının oranının artması gerekiyor. Bunu temin edebilmemiz için acilen bazı tedbirlere ihtiyaç var. Bunları kısaca özetlersek,

1- Sanayicilerin Tübitak ve bölge üniversiteleri ve diğer ar-ge firmaları ile işbirliğinin artırılarak fındıklı yeni ürünler ile ilgili AR-GE Faaliyetlerinin artırılması ve bu faaliyetlerin yeterince devlet tarafından teşviklerle desteklenmesi.

2- Artık klasik fındık kırma ve kavurma tesislerinin teşviki yerine yeni fındıklı mamullerin imalat ve pazarlaması ile ilgili devlet teşviklerinin verilmesi ve mevcut teşviklerin günün koşullarına göre artırılması gereklidir.

3- Yeni pazarlarda ihracatçının karşısına çıkan yüksek vergi ve karmaşık ithalat formalitelerinin devletten devlete yapılacak müzakerelerle asgariye indirilmesi.

4- Fındıklı mamul üretiminde kullanılabilecek makine ve teçhizatın yerli imkânlarla yapılmasının da teşvik edilerek yatırımcı ihracatçının çok yüksek maliyetlerle yatırım yapma zorunluluğundan ve ithal makine ve teçhizat alımından kurtarılması gerekir. Kısaca yerli makine sanayi teşvik edilerek ithal ikamesi sağlanmalıdır.

5- Genel olarak Fındık ihracatında birim ihraç fiyatının artabilmesi için Kobi teşvik politikasında revizyona gidilmesi gerekir. Kobi politikasında sektörel kapasitelerin dikkate alınması gerekir. Bilindiği gibi yıllardır fındık sektöründe devam eden yanlış Kobi teşvikleri ile şu anda sektörde Türkiye Fındık üretimini 3 ayda kıracak 6 ayda kavuracak ve işleyecek kapasite oluşmuştur. Sektördeki firma sayısının artışı ve yoğun rekabet Firma karlılıklarını dramatik şekilde düşürmüş artan enflasyon ve yükselen fiyatlarla ihracat yapması gereken kobilerin neredeyse tamamı büyük firmaların taşeronu haline gelmiştir. Kar odaklı çalışmak yerine Fabrikam çalışsın zihniyeti ile kıyasiye rekabet sonucu fiyatların düşmesine ve netice olarak daha düşük fiyatlarla ihracat yapılmasına neden olmaktadırlar.  Kısaca devlet teşviklerinin yeni kobiler yaratmak yerine mevcut kobileri kümeleştirip güçlü hale getirmek ve haksız rekabeti önlemek ve dışardaki büyük Global firmalarla rekabet edecek güçlü firmalar yaratmak gerekir. Bu tarz çözümler kesinlikle ihracat fiyatlarına ve netice olarak ihracat rakamlarımıza olumlu yansıyacaktır.

6- Fındıklı ürünlerin dış piyasalara açılmasında ve Ar-Ge çalışmalarının daha kısa zamanda netice vermesi için şu anda mevcut çikolata sektöründeki büyük firmalarla da işbirliği yapılabilir. Fındık sanayicileri ile Çikolata, şekerleme ve pasta sanayicilerinin ortak girişimleri ve ortak ar-ge faaliyetleri organize edilebilir bu yeni yatırımlar yapmadan mevcut kapasitenin değerlendirilmesi anlamına gelir ki bundan hem ülkemiz hem de her iki sektör ortakları kazanç temin edebilir.

7- Yukarda bahsettiğim tüm bu gelişmelerin olabilmesi tabi olarak sektörün üretiminde karşılaştığımız sorunların giderilmesine bağlıdır. Bu bağlamda sürdürülebilir üretim ve ihracatın temini, sektöre innovatif yatırımların ve daha çok ar-ge faaliyetlerinin yapılabilmesi için üretim altyapımızda bir takım seri reformların yapılmasını gerektirir.

 

- Son olarak fındık hakkında neler söylemek istersiniz?

Öncelikle değişen iklim koşullarını da dikkate alarak daha ucuz, daha kaliteli,  ve verimimizi nasıl daha çok artırarak fazla fındık üretebiliriz. İyi planlamamız lazım. Bununla ilgili teşvikler, yasal uygulamalar, sosyo-ekonomik yöresel tedbirler gözden geçirilmeli ve süratle uygulamaya konmalıdır. Bunları başarabilirsek daha istikrarlı ve makul maliyetle üretilen fındığımızın daha çok raflarda görülmesine ve daha yüksek fiyatlardan tüm dünyaya satılabilmesi mümkün olacaktır. Bu konuda bizi yönetenler kadar sektör temsilcileri bizler ve tüm STK lara büyük görev düşmektedir.

Kapat
× Anasayfa Abone ol Tüm haberler Ekonomi Bölgesel Şirketler Gündem Belediye Sektörler Politika e-Dergi e-Gazete Web TV Künye Karadeniz sohbetleri Yazarlar