25.04.2021

Ortaklara borçların sermayeye ilave edilmesinin tam zamanı

Finansman gider kısıtlaması yürürlüğe girdi. İşletmeler, finansman giderlerinin bir kısmını vergiye tabi kazanç tutarını belirlerken düşemeyecek. Kazancın belirlenmesinde indirilemeyen birçok giderin arasına yeni bir tanesi daha eklendi. Türk Ticaret Kanu

Finansman gider kısıtlaması yürürlüğe girdi. İşletmeler, finansman giderlerinin bir kısmını vergiye tabi kazanç tutarını belirlerken düşemeyecek. Kazancın belirlenmesinde indirilemeyen birçok giderin arasına yeni bir tanesi daha eklendi. Türk Ticaret Kanunu’nun, muhasebe standartlarının gider olarak kabul ettiği bir gider, vergi matrahının tespitinde düşülemeyecek.

 

Vergi mevzuatımızın indirimine izin vermediği giderlerin listesinin her geçen gün uzaması ciddi bir sorun. Artık sadece geliri değil bir kısım giderleri de vergiliyoruz. Gelir Vergisi Kanunu’nun adı gelir ve gider vergisi kanunu olarak değişse yeridir!

 

Bu yazımızda finansman gider kısıtlamasına kısaca değindikten sonra kısıtlamanın kapsamını etkileyebilecek bir işlemden bahsedeceğiz.

 

Finansman gider kısıtlaması, yabancı kaynakları öz kaynaklarını aşan işletmelerin, aşan kısma münhasır olmak üzere, işletmede kullanılan yabancı kaynaklara ilişkin faiz, komisyon, vade farkı, kâr payı, kur farkı ve benzeri adlar altında ortaya çıkan gider ve maliyet unsurlarının %10'ununun vergiye tabi kazancın belirlenmesinde indirilmemesini ifade etmektedir. Tabi sonucu, daha fazla vergi ödenmesidir.

 

Finansman gider kısıtlaması, 2021 yılının ilk geçici vergi döneminden itibaren işletme hesabı esasında defter tutanlar hariç gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerine uygulanacak.

Gider kısıtlaması kapsamında olup bilanço esasına göre defter tutan mükellefler, her bir geçici vergilendirme döneminin son günü itibarıyla Vergi Usul Kanunu’na göre çıkaracakları bilanço esas alınmak suretiyle öz kaynak ve yabancı kaynak mukayesesi yaparak finansman gider kısıtlamasına tabi olup olmayacaklarını tespit edebilecekler. Toplam finansman giderlerinden, yabancı kaynakların öz kaynakları aşan kısmına isabet eden finansman giderlerinin yüzde 10’u indirilemeyecek. Örneğin, bir işletmenin 1.000 lira öz kaynağı 5.000 lira yabancı kaynağı ve 800 lira finansman gideri varsa, (5.000 -1.000) 4.000 lira yabancı kaynağa isabet eden (4.000 / 5.000 x 800 x %10) 64 lira indirilemeyecek.

Önemli bir husus, kısıtlamaya tabi tutarların tespitinde öz kaynaklarla yabancı kaynakların kıyaslamasının dönem sonlarında yapılacak olması. Bu yüzden, geçici vergi dönemleri ve nihayetinde yıl sonuna kadar işletmeler öz kaynaklarını iyileştirme, yabancı kaynakları ve finansman giderlerini düşürme olanağına sahipler.

Vergi Usul Kanunu’nun 192’nci maddesine göre öz kaynak (öz sermaye) bilanço aktif toplamı ile borçlar arasındaki farktır.

Yabancı kaynak kavramı ise ilgili tebliğde, bilançonun kısa ve uzun vadeli yabancı kaynaklar toplamı; işletmelerin belirli bir vade sonunda geri ödenmek üzere sağladığı kaynaklar olarak ifade ediliyor.

 

Kısıtlamaya tabi olacak gider tutarına etki eden üç temel unsur bulunuyor: (1) Öz kaynaklar, (2) Yabancı kaynaklar ve (3) Finansman giderleri.

 

Bir işletme, finansman gider kısıtlamasının vergi yüküne etkisini azaltmak istiyorsa işletme ve muhasebe politikalarını bu unsurları olumlu şekilde değiştirmek üzere oluşturmalıdır. Öz kaynaklar artırılmalı, yabancı kaynaklar ile finansman giderleri düşürülmelidir. Söylemesi her zaman daha kolay.

 

Her şeyden önce gider kısıtlamasından kurtulmak için yabancı kaynakların tamamının ödenmesinin gerekmediğini, öz kaynakları aşmamasının yeterli olduğunu akılda tutmalıyız. Nakit sermaye artışı pek çok şirket için bugünlerde çok kolay olmayabilir. Eğer, nakit sermaye artışı yapılabiliyorsa bu işlem öz kaynak tutarını artıracak, öz kaynağı aşan yabancı kaynak tutarını ve dolayısıyla kısıtlamaya tabi kısmı azaltacaktır. Dahası, artırılan kısım için nakit sermaye indirimine hak kazanılacağından, vergi yükünün daha fazla aşağıya çekilmesini de sağlayacaktır. Hatırlanacağı üzere, nakit sermaye artırımı yapan şirketlerde, artırılan sermaye üzerinden, TL cinsinden banka kredilerine uygulanan ağırlıklı yıllık ortalama faiz oranının yüzde 50’si olarak hesaplanan bir tutar indirim konusu yapılabiliyor.  

 

Nakit sermaye artırımdan daha etkili bir yol daha bulunuyor.

 

Türkiye’de yerli ya da yabancı ortaklı pek çok işletme, yaygın olarak ortaklarından borç kullanmaktadır. Gerek diğer kaynaklardan borçlanma imkanlarının güçlüğü gerekse doğrudan sermaye konulmasına nazaran borç verilmesi ve geri alınmasının kolaylığı bu tercihte rol oynamaktadır. Yerli ortaklı şirketlerin kullandıkları borçlar genellikle faizsizdir.

 

Ortaklardan kullanılan borçların sermayeye ilave edilmesi gider kısıtlamasına iki yönlü etki etmektedir. Sermayeye eklenen ortaklara borçlar kadar yabancı kaynak tutarı azalmakta, aynı tutarda öz kaynaklar artmaktadır.

 

Basit bir örnek verirsek, bir işletmenin öz kaynakları tutarı 2.000, yabancı kaynakları 6.000 lira ve bunun 1.500 lirası ortaklardan kullanılan borç; finansman giderleri toplamı da 1.200 liraysa kısıtlamaya tabi giderler ((6.000 - 2.000) / 6.000 x 1.200 x %10) 80 lira olacaktır.

 

Oysa, bu işletme ilgili hesap döneminin sonuna kadar ortaklara olan borçlarını sermayeye eklerse yeni öz kaynak tutarı 3.500 liraya çıkacak, yabancı kaynak tutarı ise 4.500 liraya inecektir. Bu durumda, kısıtlamaya tabi gider tutarı ((4.500 - 3.500) / 4.500 x 1.200 x %10) 26,7 liraya düşecektir.

 

Yabancı ortaklı şirketlerin ortaklardan borçlanmaları çoğunlukla faizlidir. Bu yüzden, yabancı ortaklı şirketlerin ortaklara borçlarını sermayeye ilave etmeleri üçüncü bir etki de yaratmakta, finansman giderlerinin de azalmasını sağlamaktadır. Yukarıdaki örnekte 1.200 lira faizin yabancı ortaktan olan kısmı sermaye artışı sonrası finansman giderleri içinde yer almayacak ve kısıtlamaya tabi olmayacaktır.

 

Sonuç olarak, finansman gider kısıtlamasının işletmelerin vergi yüküne etkisini azaltılmasında eğer mevcutsa ortaklara borçların sermayeye eklenmesi, diğer yöntemlerin yanı sıra çok daha kolay ve etkili bir yol olarak öne çıkmaktadır. Diğer yöntemlerin de mutlaka çalışılması gerekiyor. Öz kaynak, yabancı kaynak ve finansman giderlerinin farklı işletme ve muhasebe politikaları tercihiyle değiştirilmesi mümkündür. İşletmelerin yöneticilerinin, yıl sonuna kadar bu tercihleri gözden geçirmeleri, çeşitli alternatiflere göre vergi pozisyonlarının nasıl değişeceğine ilişkin projeksiyonlarda bulunmaları, en uygun kararların verilebilmesi açısından yararlı olacaktır.  

 

 

ETİKETLER; Karadeniz Ekonomi

Karadeniz'in İlk ve Tek Ekonomi Portalı

Okumak İçin Resimlere Tıklayınız.
Kapat
× Anasayfa Abone ol Tüm haberler Ekonomi Bölgesel Şirketler Gündem Belediye Sektörler Politika e-Dergi e-Gazete Web TV Künye Karadeniz sohbetleri Yazarlar