Giresun'da 1700 rakımlı yaylada iklim zirvesi gerçekleştirildi

Giresun'un Dereli ilçesine bağlı 1700 rakımlı Kulakkaya Yaylası'nda, Bahçeşehir Üniversitesi ev sahipliğinde "Kulakkaya İklim Zirvesi" gerçekleştirildi.

info@karadenizekonomi.com / 13.12.2021

Giresun'da 1700 rakımlı yaylada iklim zirvesi gerçekleştirildi

Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreter Yardımcısı ve BM Eğitim ve Araştırma Enstitüsü (UNITAR) Başkanı Nikhil Seth, etkinlik öncesinde gazetecilere yaptığı açıklamada, her ülkenin iklim değişikliğini engellemek üzere önemli bir çaba içerisinde olduğunu söyledi.

Türkiye gibi ülkelerin de bu gibi konularda liderlik vasfı, pozisyonu ve özelliğinin olduğunu belirten Seth, "Türkiye dünyanın takip edeceği bir örnek ülke konumundadır. Türkiye hem Paris Anlaşması'nı imzalayarak hem de daha sonra Glasgow Zirvesi'ndeki taahhütleriyle önemli ve güçlü bir duruş sergilemiştir." dedi.

Seth, bazı sözleri kağıt üzerinde vermenin yanı sıra tüm Türk vatandaşlarının iklim değişikliğiyle ilgili mücadelede farkındalığa sahip olması gerektiğinin altını çizerek, "Eğitim bu noktada çok önemlidir çünkü hem vatandaşların hem de öğrencilerin davranışlarını şekillendirir, değiştirir. O yüzden Bahçeşehir Üniversitesinin ve Sayın Başkan Enver Yücel'in yaptıkları son derece önemlidir. İklim değişikliğini ancak kolektif hareket edebilirsek çözebiliriz. İklim değişikliği, farklı siyasi liderlere ya da liderliğe ait bir şey değildir, hepimize ait bir şeydir. Bu konuda yapmamız gereken en önemli şey eğitim ve farkındalıktır." diye konuştu.

Bahçeşehir Üniversitesi ile iş birliği yaptıklarını dile getiren Seth, "Benim umudum şudur ki her bir okulda iklim konusuyla alakalı bir müfredat olsun. Ne zaman ki öğretmenler iklim değişikliğinin korkunç sonuçlarını anlar, o zaman öğrenciler de bunun farkına varacaklardır, bunu daha iyi özümseyecektir. Türkiye iyi gidiyor ama tüm dünya olarak yapacak çok şeyimiz var." ifadelerini kullandı.

İklim değişikliğinin son derece cidde bir konu olduğunu anlatan Seth, şöyle devam etti:"Sadece akademi, hükümet, özel sektör değil, aynı zamanda her bir vatandaşa da görevler düşmektedir. Benim medyaya vermek istediğim mesajım, medyanın iklim krizini tüm topluma duyurması gibi önemli bir vazifesi bulunmakta. Vatandaşların atığın azaltılması noktasında teşvik edilmesi gerekmektedir. Kişilerin enerjiyi ziyan etmemesi konusunda teşvik edilmeye ihtiyacı vardır. Yine yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanılması noktasında vatandaşları özellikle güneş enerjisine teşvik edilmesi gerekmektedir. İklim değişikliğiyle mücadele noktasında gerçekten ileriye gidebilmemiz için gerçekten potansiyeller var bunların kullanılması gerekir. O yüzden hiçbir zaman, 'Biz elimizden geleni yapıyoruz, yeterlidir' demeyin. Her zaman şunu sormak lazım, bu problemle savaşabilmek için ne yapabiliriz? Bunu sormamız gerekiyor."

"Türkiye ağaçlandırma çalışmalarında Avrupa'da birinci, dünyada dördüncü sırada"

Tarım ve Orman Bakan Yardımcısı Ayşe Ayşin Işıkgece, zirvenin açılış bölümünde, Türkiye'de son 5 yılda iklim değişikliği incelendiğinde don olaylarında yüzde 256, yangınlarda yüzde 246, kuraklıkta yüzde 746 ve sellerde yüzde 95 artış olduğunu söyledi.

Türkiye'de iklim değişikliğinin etkilerinin geçen yaz yaşandığını aktaran Işıkgece, sadece Türkiye'de değil, Yunanistan'da, Avustralya'da, California'da çok dikkat çekici yangınlar meydana geldiğinin altını çizdi.

Işıkgece, ısınmanın ortaya çıkardığı nemin düşüklüğü ve rüzgarın yangın oluşumuna doğal ortam hazırladığını ifade ederek, "Yıllar itibariyle kıyaslama yaptığımızda 2019 yılında bir tane yangınımız varken, 2021 yılında 16 tane büyük yangına tekabül eden yangınlarımız oldu ve mücadele etmek oldukça zorlaştı." dedi.

Ülkede yaşanan anormal yağmurlar ve su taşkınlarının ortaya çıkardığı sonuçlara değinen Işıkgece, Bartın, Kastamonu ve Sinop'ta yıllık ortalamaya yakın yağışların üç gün içerisinde yaşandığını ve bunun da çok büyük bir felakete neden olduğunu dile getirdi.

Işıkgece, çevrenin korunması için ormanların doğal oksijen yapısı olduğunu vurgulayarak, "11 Kasım'ı Milli Ağaçlandırma Günü ilan ettik ve son dönemde 5,2 milyar kadar ağacı, yeni fidanı toprağımızla buluşturduk. 2002-2020 yıllarına baktığımız zaman toplam orman alanlarımızın arttığını ve 22,9 milyon hektara ulaştığını hep birlikte görüyoruz. Evet, bir yandan kayıplarımız oldu ama bunların yerine konulmasıyla ilgili ciddi çalışmalarımız var." diye konuştu.

Türkiye'nin orman varlığı olarak 2015 yılında dünyada 46'ncı sıradayken 2020 yılında 27'nci sırada olduğunu anımsatan Işıkgece, Türkiye'nin ağaçlandırma çalışmalarında Avrupa'da birinci, dünyada da dördüncü sırada bulunduğunu ifade etti.

Dışişleri Bakan Yardımcısı Yavuz Selim Kıran, iklim değişikliğinin insanlığa her alanda yansımaları olduğunu söyledi.

Ekonomide, sosyolojide, psikolojide, siyasette, her alanda iklim değişikliğinin insanlığı maruz bıraktığı sonuçların etkilerinin doğrudan görüldüğünü vurgulayan Kıran, insanlığın her ortak meselesinde olduğu gibi, bu ortak tehditle mücadele adına da ortak eylemlerin harekete geçirilmesi gerektiğini ifade etti.

Kıran, bu konuda da küresel sistemin yeterli sonuç üretemediğini gördüklerini anlatarak, şu değerlendirmede bulundu:"O yüzden Cumhurbaşkanımızın, 'Daha adil bir dünya mümkündür' hedefi ve ilkesi aslında iklim değişikliğiyle mücadele bakımından çok önemli bir ilkeyi ortaya koyuyor. Bugün dünyayı en çok kirletenlerin, en çok karbon salınımında bulunanların, iklim değişikliğiyle mücadelede de en geri safta olduğunu görüyoruz. Sorumluluğu en çok olan ülkelerin, iş bu yükü paylaşmaya geldiğinde, bu yükü en az paylaşan ülkeler olduğunu görüyoruz. Bu asla sürdürülebilir ve bu soruna çözüm üretecek bir durum teşkil etmiyor. BM'nin bu bakımdan göstereceği örnek çabalar çok çok kıymetli."

Türkiye'nin 2005-2020 yılları arasını kapsayan Kyoto Protokolü'ne taraf olarak çok önemli bir sorumluluk ortaya koyduğunu vurgulayan Kıran, "Paris İklim Sözleşmesi'ne de Türkiye taraf olarak, hatırlayacaksınız sayın Cumhurbaşkanımız en son BM Genel Kurulu marjında bütün dünyanın huzurunda bu meseleye dikkat çekip, Türkiye'nin Paris İklim Sözleşmesi'ni onaylayacağını duyurduğunda bütün uluslararası toplum tarafından da bu anlaşmaya, bu sözleşmeye ayrı bir dikkat çekildi, ayrı bir ilgi oluştu." dedi.

"Türkiye bunu hiçbir uluslararası baskı, yönlendirme olmadan yaptı"

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Nurettin Canikli, Paris İklim Anlaşması'na işaret ederek, "Ama işin perde arkasına baktığımızda neden bugün değil, neden 10 yıl önce değil, neden 20 yıl önce değil, neden 30 yıl önce değil? Böyle bir anlaşma hayata geçirilmedi. Şunun için çünkü gelişen dünya, yeşil ekonominin üretilmesi için gereken teknolojiyi yeni geliştirdi." diye konuştu.

Gelişmekte olan piyasa ve ekonomilerin de sahip olmadığı teknolojileri geliştirdiğini belirten Canikli, şunları kaydetti: "Bütün dünyayı geliştirdiği teknolojileri kullanmaya zorluyor bu açıdan bakıldığında. Aynen sanayi devriminde olduğu gibi yani karbon salımı yapmayan otomobillerden tutun, aklınıza gelen tüm alanlarda çevreye zarar vermeyen teknolojileri geliştirdi. Onların ürünlerini pazarlayabilmek için diğer karbon salımı ürünlerin kullanımlarını giderek sınırlandırıyorlar. Aslında Paris İklim Anlaşması, bu yönüyle bakıldığında bu. Biz neden kabul ediyoruz? Çevrenin korunması için bir katkı sağlıyor ve o nedenle kabul ediyoruz."

Canikli, Türkiye'nin bu anlaşmayla hiç alakası olmaksızın, dünyada orman varlığını artıran sınırlı bir kaç ülkeden biri olduğuna dikkati çekerek, şöyle devam etti:"Türkiye bunu hiçbir uluslararası baskı, yönlendirme olmadan yaptı. Bu anlamda sayın Cumhurbaşkanımızın çevreye hassasiyeti noktasındaki yaklaşımını biz biliyoruz. Gerçekten sonuç da alındı. Dünyanın da dikkatini çekti. Aslında bütün çevreye zarar verecek aktiviteleri tolare edebilmek, ortadan kaldırabilmek için yapılacak olan şey ağaçlandırmadır. Yeşilin oranını, sayısını artırmak, tek çözüm bu. Elbette diğer aktivitelerin, tahrip eden aktivitelerin sınırlandırılması gerekiyor. Bunlar önemli ama diğer taraftan da bunların artırılması gerekiyor."

"Coğrafyamızın topraklarını daha verimli hale getirmemiz lazım"

Bahçeşehir Üniversitesi Global Başkanı Enver Yücel ise karbon salımının sıfır noktasında Kulakkaya Yaylası'nda böyle bir zirve gerçekleştirmelerinin mutluluğunu yaşadıklarını söyledi.

Türkiye'nin Paris İklim Anlaşması'na imza attığını anımsatan Yücel, "Bundan sonra iklimle ilgili yapılması gerekenleri, daha küçük yaşlardan itibaren okullarımızda öğretiyoruz. Sürdürülebilir kalkınma amaçları nedir, nasıl olmalıdır? Anaokulundan itibaren üniversiteye kadar çocuklar o kültürle büyürlerse o zaman Türkiye'nin değil, dünyanın iklim değişimine destek olmuş olacaklar. Bizim tüm çabamız da bu." dedi.

Yücel, aralık ayında olmalarına rağmen Kulakkaya Yaylası'nda güneşli ve sıcak bir hava olduğuna işaret ederek, "Normalde bu mevsimde burada kar olması gerekir. Dolayısıyla sellerin, yolların, göçüklerin, bunların tümünü biz insanlar iklim meselesiyle bu durumlara getirdik. O yüzden herkesin bu konuda daha duyarlı hareket etmesi gerekir." diye konuştu.

Koronavirüs salgınının birçok şeyi hatırlattığını ve değiştirdiğini vurgulayan Yücel, şu değerlendirmede bulundu:"Belki de 15-20 yıl sonra olacaklar, dünyadaki değişimlerle bir an önce önümüze gelebilir. Pandemi, tarımla, sürdürülebilir kalkınma ve iklimle ilgili önlemler alması gerektiğini bizlere öğretti. Biz üniversite olarak, Giresun'da tarımla ilgili bir uygulama alanı yapıyoruz. Durumdan vazife çıkardık. Bu alanda hem halkımızın hem de gençlerimizin tarıma olan ilgi ve alakalarını arttırmak istiyoruz. İklimle tarım iç içe bir konu. Bazı ülkelerde petrol vardır ancak karın doyurmuyor. Mutlaka onu satarak tarımı ve gıdayı temin edebiliriz. Türkiye'nin de kendine yetebilecek tarımı yapabilmesi için güzel coğrafyamızın topraklarını daha verimli hale getirmemiz lazım."

Kapat
× Anasayfa Abone ol Tüm haberler Ekonomi Bölgesel Şirketler Gündem Belediye Sektörler Politika e-Dergi e-Gazete Web TV Künye Karadeniz sohbetleri Yazarlar