Akın, “200 lira üretici için yetersiz. Avrupa, fındığı 14 dolardan aldı. Dünya pazarında halen en ucuz kuruyemiş fındık” dedi.

Fiyat istikrarı şart

Fındık fiyatlarındaki günlük değişkenliğin üreticiye uzun vadeli anlaşma imkânı tanımadığını belirten Akın, “Fiyatın dolar veya TL bazında sabitlenmesi, spekülatif hareketlerden arındırılması şart. Üreticinin elindeki tek maliyet kontrol alanı işçilik olmamalı. Elektrik, vergi, kira düşmüyor, maliyetler artıyor; kârı işçiden çıkarmak emek hırsızlığıdır” diye konuştu.

Markalaşma eksikliği

Karadeniz fındığının yağ oranı ve kalitesinde dünya standartlarının üzerinde olduğunu söyleyen Akın, “Biz üreticiler markalaşmada zayıfız. Avrupa’da küçük üretici bile markalaşıyor. Büyük olmak kapasite değil, doğru üretimdir” ifadelerini kullandı.

Yeni pazarlar: Uzakdoğu ve Orta Doğu

Türkiye’nin yıllarca yönünü Avrupa’ya çevirdiğini hatırlatan Akın, son yıllarda Uzakdoğu, Kuzey Afrika ve Orta Doğu pazarlarında ciddi büyüme olduğunu söyledi. “Avrupa pazarı doygun. Çin, Japonya, Hindistan, Kore gibi ülkelerde uzun vadeli çalışmaların meyvesi alınıyor” dedi.

Ekonomik çarpan etkisi

Fındığın Türkiye ekonomisine yıllık 4-5 milyar dolar katkı sağladığını belirten Akın, bu gelirin %70’inin Karadeniz Bölgesi içinde döndüğünü vurguladı. “Bu döngü işçiden gübreye, mazottan nakliyeye kadar pek çok sektörü besliyor. Fındık sadece bir tarım ürünü değil, bölgenin ekonomik motorudur” dedi.

Gelecek nesiller fındıktan uzaklaşıyor

Tarlaların küçük parçalara bölünmesi ve cazip olmaması nedeniyle yeni neslin üretimden uzaklaştığını belirten Akın, “Devlet, tarla birleşmeleri için çiftçiye finansman sağlamalı” çağrısında bulundu.