IMF eski başekonomisti Rogoff’tan çarpıcı uyarı: 2026'da çalkantılı varlık piyasaları bekleniyor

Üç yıl süren yüksek getirilerin ardından yatırımcılar olası bir düşüşü gündeme alırken, büyük bir piyasa düzeltmesi riski artsa da şu aşamada piyasadan çıkmak erken görünüyor.

info@karadenizekonomi.com / 27.12.2025

IMF eski başekonomisti Rogoff’tan çarpıcı uyarı: 2026'da çalkantılı varlık piyasaları bekleniyor

Geçtiğimiz yılın en büyük sürprizi, küresel varlık fi­yatlarının bu kadar keskin bir şekilde yükselmesi değil, yatı­rımcıların ABD Başkanı Donald Trump'ın Nisan ayındaki "Kur­tuluş Günü" gümrük vergisi du­yurusunun ardından yaşanan kı­sa süreli panik dışında, riske kar­şı çok az endişe duymaları oldu. Şimdi soru şu: 2026 bu büyüyü bozacak mı?

Üç yıl süren olağanüstü getiri­lerin ardından, piyasaların uzun süreli coşku dönemlerini takip eden kaçınılmaz çöküşten endişe duymaya başlaması beklenebilir . Yapay zekâ (en azından şirket­ler için, çalışanlar için her zaman olmasa da) büyük umutlar vaat ediyor olabilir, ancak demiryol­larından içten yanmalı motorla­ra ve internete kadar dönüştürü­cü teknolojilerin uzun tarihi, iniş çıkışlarla dolu olmuştur. Erken girenler genellikle muhteşem bir şekilde çöker ve daha sonra "doğruyu bulan" ikinci nesil şir­ketler tarafından yerlerine geçi­lir. Ve birkaç şirket, bir zaman­lar IBM'in bilgisayar alanında yaptığı gibi, hakimiyet kurabilir­ken, bu belirsizliği azaltmak için pek bir şey yapmaz, çünkü uzun ömürlülük asla garanti edilmez.

Yatırımcılar yapay zekanın bü­yüme ve şirket karlarını nasıl et­kileyeceğini değerlendirmekte zorlanırken, önümüzdeki birkaç yıl içinde küresel bir borsa çökü­şü olasılığı rahatsız edici derece­de yüksek görünüyor. Bu, satış za­manının geldiği anlamına mı ge­liyor? Mutlaka değil, çünkü hisse senedi fiyatları uyarı işaretle­ri kırmızı renkte yanıp sönmeye başladıktan çok sonra bile yük­selmeye devam edebilir. 1996'da, o zamanki Federal Rezerv Baş­kanı Alan Greenspan'in -gelece­ğin Nobel ödüllü bilim insanı Ro­bert J. Shiller'ın çalışmalarından yola çıkarak- borsanın " akıl dı­şı coşkusu " konusunda uyardı­ğı zaman olan buydu. Greenspan ve Shiller sonunda haklı çıktılar, ancak zamanlamaları yanlıştı: Dot-com balonu, hisse senetle­ri iki katından fazla değer kazan­dıktan sonra, Mart 2000'e kadar patlamadı .

Aynı şey şimdi de kolaylık­la olabilir. Ancak 2026'ya doğru ilerlerken, küresel ekonomiyi sa­ran jeopolitik belirsizlikle baş­layarak, sistem üzerindeki bas­kıları görmezden gelmek gide­rek zorlaşıyor. Ukrayna ve Rusya ateşkes anlaşmasına varsalar bi­le, Avrupa'nın doğu sınırı muh­temelen yıllarca kaynamaya de­vam edecek. Bu arada, Çin deniz filosunu nefes kesici bir hızla ge­nişletiyor ve Amerika Birleşik Devletleri'nin ne kadar insansız hava aracı satın almayı planladı­ğına bakılmaksızın – son rapor­lara inanılacak olursa bir milyon – Çin neredeyse kesinlikle da­ha fazla ve daha iyi insansız hava aracı üretecektir.

Bir de Trump var; Beyaz Sa­ray'a dönüşü oldukça yıkıcı oldu. Sağlığı elverirse, 2025'te oldu­ğu gibi 2026'da da aynı derece­de hırslı -ya da kime sorduğunu­za bağlı olarak sert- davranması muhtemel.

Trump'ın selefi Joe Biden da kendisini Franklin Roosevelt'in izinden giden dönüştürücü bir başkan olarak tanıtmıştı, ancak makroekonomik politikaları, ka­fa karıştırıcı açık sınır politika­sı dışında, büyük ölçüde tahmin edilebilirdi. Görev süresi boyun­ca politika tartışmaları, günde­minin GSYİH büyümesini artırıp artırmayacağı veya tüketici fiyat­larını yükseltip yükseltmeyeceği üzerine yoğunlaşmıştı.

Öte yandan Trump döneminde her gün yeni bir sürpriz yaşanı­yor ve bu da uzun süreli bir politi­ka istikrarsızlığına zemin hazır­lıyor. Belirsizliği artıran bir diğer faktör ise Jerome Powell'ın Fed başkanlığı görev süresinin sona ermesi. Trump, Powell'ın hale­finin enflasyonu körükleme ris­kine rağmen faiz oranlarını dü­şürmesini beklediğini açıkça be­lirtti.

Piyasa dalgalanmalarından faydalanmaya çalışmanın 2025 yılında kaybeden bir girişim ol­duğu ortaya çıktı; çünkü keskin piyasa dalgalanmalarına karşı si­gorta sağladığını iddia eden bir­çok yatırım ürünü bu beklentiyi karşılayamadı. Küresel borçlu­luk ve hisse senedi değerlemele­rinin ekonomik temellerle gide­rek daha fazla uyumsuz hale gel­mesi nedeniyle, önümüzdeki yıl çok daha riskli geçecek gibi gö­rünüyor.

Dahası, Trump'ın gümrük ver­gisi ve göç politikalarının olum­suz etkileri 2026'da daha da şiddetli hissedilecek. Yapısal reformların meyve vermesi ge­nellikle yıllar alır; bu nedenle politikacılar uzun vadeli getiri­lerine rağmen bunlardan sıklık­la kaçınırlar. Ancak bu gerçek iki yönlüdür: Temel reformların or­tadan kaldırılması veya baltalan­ması, kısa vadeli etkiler zararsız görünse bile, uzun vadede ciddi hasara yol açabilir. Piyasalar bü­yümenin yavaşladığını, muhte­melen enflasyonun da yükseldi­ğini hissetmeye başladıkça, bu­günkü coşku hızla kaybolabilir.

Japonya da bir diğer belirsiz faktör. Japonya Merkez Banka­sı'nın faiz oranlarını ne kadar ar­tıracağı veya yatırımcıların daha yüksek getiri sağlayan varlıklara yatırım yapmak için yen cinsin­den borçlanarak küresel fiyatlar­daki artışı körüklediği yen carry trade'inin ne kadar hızlı bir şekil­de çözüleceği bilinmiyor.

İstikrar sağlayıcı potansiyel faktörlerden biri, 2025 yılında Amerika'nın başlıca ticaret or­taklarından bazılarına karşı mü­tevazı düşüşlere rağmen önemli ölçüde aşırı değerlenmiş durum­da kalan doların muhtemel değer kaybıdır. Daha zayıf bir dolar, do­lar fiyatlı ihracatı yerel alterna­tiflere göre daha ucuz hale getire­rek küresel istikrarı destekleme eğilimindedir.

Yine de, yatırımcıların 2025'te yaşadıklarından çok daha istik­rarsız bir küresel ekonomiyle Ye­ni Yıl Günü uyanma olasılığı yük­sek. Ve bu gerçek aniden ortaya çıktığında, istikrarsızlığın kendi kendini beslemesine şaşırmayın.

Kapat
× Anasayfa Abone ol Tüm haberler Ekonomi Bölgesel Şirketler Gündem Belediye Sektörler Politika e-Dergi e-Gazete Web TV Künye Karadeniz sohbetleri Yazarlar