“Türkiye, depremin ağır faturası ile seçime gidiyor”

Ekonominin 3 değerli ismi Prof. Dr. Işın Çelebi, Prof. Dr. Emre Alkin ve Dr. Mahfi Eğilmez Altınbaş Üniversite’sinin düzenlediği Çarşamba Buluşmalarında bir araya gelerek, Depremin ağır faturasına ilişkin değerlendirmelerde bulundular.

info@karadenizekonomi.com / 18.03.2023

“Türkiye, depremin ağır faturası ile seçime gidiyor”

Altınbaş Üniversitesi Öğretim Üyesi ve Ekonomi Eski Bakanı Prof. Dr. Işın Çelebi, deprem nedeniyle 80’ den fazla ülkenin Türkiye’ye yardım ettiğini söyledi. Türkiye’nin saygınlığının ve potansiyelinin dünyaca kabul edildiğinin göstergesi olduğunu belirten Prof. Dr. Işın Çelebi, deprem bölgesinin, çok verimli Mezopotamya Bölgesi olduğuna işaret ederek, bölgede 500 yıldır yaşanmayan bir depremin gerçekleştiğini kültür, sanat ve gastronomi dahil çok önemli değerlerin yitirildiğini dile getirdi. Çelebi, “İki gün bölgeye müdahale edilememesi maalesef çürümenin ifadesidir. Vatandaş olarak görmemizin zor olduğu noktalardaki sorunların ortaya çıktığını gördük. Mesela, bugüne kadar seçim ekonomisi mantığıyla para basıp, ulufe dağıtır gibi dağıtmanın normal olduğuna inanmıştık. Deprem, bunun normal olmadığını bize anlattı. Türkiye gerçeklerle yüzleşti” diye konuştu.

“MALİYET 100 MİLYAR DOLARA ÇIKABİLİR”
     Hesap yaparken neyi esas aldığınıza göre maliyetin değişebileceğini belirten Altınbaş Üniversitesi Ekonomi Bölümü Öğretim Üyesi Dr. Mahfi Eğilmez, “Yıkılan ve yeniden yapılması gereken konut sayısı ve depremzedelere yapılacak nakdi yardımlara, milli gelir kayıpları, üretim kayıpları, vazgeçilen, ertelenen vergileri de eklerseniz maliyet 100 milyar dolara çıkabilir” dedi. Asıl sorunun ise bu maliyetin nasıl finanse edileceği olduğunu söyledi. Mahfi Eğilmez, “Hazine, 3 aylık finansman programıyla mart, nisan, mayıs aylarında alacağı borçları açıkladı. Hazinenin yeni borç olarak alacağı rakamlar, eski borçların yerine alacağı borçlar olarak görülüyor. Deprem için yeni bir borçlanma yok. Yeni bir vergi yok, hatta ertelenen, silinen vergiler var. Bütçemiz depremden önce açıklanmıştı, yeni bütçemiz de yok. Bu maliyetin 30-40 milyar doları, bu yıla denk geliyor. Tahminen mevcut bütçe, ilk 6 ayda harcanacak, seçimden sonra ikinci bir bütçe çıkarmak durumunda kalınacak. Bu haliyle bu bütçe, bu işi karşılamaya yetmeyecek. Buna göre ben, deprem maliyeti, nasıl karşılanacak diye soruyorum?” değerlendirmesini yaptı.

     Türkiye’nin inşaatla büyümeye alışkın bir ülke olduğunu hatırlatan Mahfi Eğilmez, 600 bin konut biriminin, etkilediği yan sanayi kollarıyla birlikte büyümeye katkısı olacağını vurguladı. Buna göre yüzde 3 civarı bir büyüme olabileceğini dile getiren Eğilmez, ancak enflasyonun da bundan olumsuz etkileneceğini kaydetti. Eğilmez, bölgede küçük kobi, banka, eczane gibi birçok işletmenin yıkıldığını belirterek, 300 bin kişinin işsiz kalabileceğini öngördü aktararak, bununla birlikte önümüzdeki dönemde artacak olan inşaat faaliyetlerindeki hareketliliğin, istihdamdaki açığı kapatabileceğini ekledi. Şu andaki yüzde 8.5 faizin de anlamlı olmadığını söyleyen Eğilmez, politika faizi yüzde 15’ e çıkarılmak istense bile itibarlı bir yönetim ile desteklenerek, yapısal reformları devreye alarak yapılmasını önerdi. Ancak böyle yapılırsa gelecekteki beklentilerin olumlu yönde değiştirilebileceğini iddia etti. Eğilmez, “Faizi düşük tutarak, döviz satarak, bankalara baskı yaparak kuru tutmak iyi sonuç vermez, bir yerde patlar” dedi.

“SEÇİMLERDEN SONRA EKONOMİNİN DÜZELECEĞİNİ DÜŞÜNMEYİN”
     Topkapı Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Emre Alkin ise depremin enflasyon etkisini değerlendirdi. Deprem öncesindeki tahmininin, baz etkisi geçtikten sonra yüzde 4’lük büyümeye, yüzde 50 oranındaki bir enflasyon ile girmek olduğunu ifade etti. Alkin, “Ancak şimdi depremin etkisiyle yüzde 1,5 – 2’lik bir büyüme ile yine aynı orandaki bir enflasyon ile karşı karşıyayız. Seçimle, deprem bir araya geldi. Seçimlerden sonra sihirli bir formül ile ekonominin düzeleceğini de düşünmeyin” açıklamasını yaptı. Döviz kurlarının üzerine sürekli bastırmaya devam edilirse, yayın çok gerileceğine dikkat çeken Alkin, “Vatandaş akıllı, eninde sonunda kurların artacağını varsayarak, ‘Ben şimdiden risk primini fiyatlamanın üstüne ekleyeyim’ diye düşünüyor. İnsanlar, sattıkları malı, nasıl geri koyacaklarını, hatta yerine koyamama riskine göre hareket ediyorlar. Biz buna “Fiyatlama Davranışlarında Bozulma” diyoruz. Kur riski taşıyan bir ülkede yaşadığımızı bilmekte fayda var” dedi.

Kapat
× Anasayfa Abone ol Tüm haberler Ekonomi Bölgesel Şirketler Gündem Belediye Sektörler Politika e-Dergi e-Gazete Web TV Künye Karadeniz sohbetleri Yazarlar