“Kazanımları yerine koymak zaman alacaktır”

Ordu TSO Başkanı Şahin, “İstihdamın azalmasını önleyebilmek adına kapalı kalınacak dönem için personel maaşları ve sigorta primleri devlet tarafından, işsizlik fonundan karşılanması kararını önemsiyoruz. İşletme sahiplerine sıfır faizli KGF destekli 6 ay geri ödemesiz kredi desteği verilmeli, direkt veya dolaylı olarak etkilenen işletmelerin vergi ödemeleri ertelenmeli, kira desteği yapılmalıdır. Doğru olan budur.”

info@karadenizekonomi.com / 21.04.2020

 “Kazanımları yerine koymak zaman alacaktır”

Coronavirüs salgını nedeni ile iş dünyasında yaşanan durgunluğun her sektörde kendini iyice hissettirdiği bu dönemde hükümet ardı ardına açıkladığı önlem paketleri ile ekonominin dizginlerini elinde tutmaya çalışıyor. Çalışanların işini kaybettiği, küçük esnafın kepenkleri indirdiği, orta ölçekli işletmelerin destek paketlerini dört gözle beklediği son bir aylık süreçte iş dünyasının zaman zaman sesini daha fazla yükselterek taleplerini dile getirdiğini gözlemler olduk.

Seslendirilen taleplerden sonuncusu Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu’ndan gelmişti. “Reel sektörolmazsa bankacılık kesimi de olmaz” ana fikri ile bankacılık sektörüne açık çağrı kaleme alan Hisarcıklıoğlu, yaşanan sıkıntıyı şu sözlerle dile getirmişti. “Tüm dünya coronavirüs salgını dolayısıyla oldukça zor bir dönemden geçiyor. Bu dönemde ülkemizde de pek çok işletmemizin faaliyetleri geçici olarak durduruldu. Birkaç sektör dışında tüm firmalarımızda da ciddi ciro kayıpları var. Devletimizin bu dönemde ekonomik etkileri kontrol altında tutabilmek için birçok tedbir açıkladı. Bu tedbirlerin ana omurgasında da vergi ertelemeleri, kısa çalışma ödeneği ve düşük maliyetli işletme kredileri var. Her üç tedbir de firmalarımızın faaliyetlerinin devam etmesi ve istihdamın korunması için çok önemli.”Hisarcıklıoğlu bu sözlerle sıraladığı tespitlerden sonra kendisine bağlı 81 ilin oda ve borsa temsilcilerinden gelen şikâyetlerden yola çıkarak özellikle bankacılık kesimine sert eleştiriler yöneltti. “Finansman sıkıntısı çeken firmaların bankalar tarafından ‘limit bitti’ denilerek başvuruları dahi alınmadan geri çevrildiğini ileri süren Hisarcıklıoğlu, “hepimiz aynı gemideyiz. Bu dönem karlılık düşünülecek şirket seçilecek dönem değildir” uyarılarında bulunurken biz de Murat Gürsoy ile Karadeniz Sohbetleri’nde bu hafta Ordu Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Servet Şahin’i ağırladık.

-Toplamda 26 meslek grubunu ve yaklaşık 3 bin 350 işletmeyi bünyesinde barındıran bir odanın başındasınız. Malum tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de son aylarda zor bir dönem yaşanıyor. Pek çok iş kolu, meslek grubu ve sektör gerçekten zor durumda. Acaba yaşanan bu olumsuzluklardan en çok hangi sektör etkilendi?

-Maalesef coronavirüs salgını sebebiyle hemen tüm sektörlerin olumsuz etkilendiği görmekteyiz. Bir sınıflandırma yapmamız gerekirse havayolu, turizm, fuarcılık, eğlence, restoran, spor alanlarında faaliyet gösteren firmalar, bankacılık sektörü, petrol şirketleri başta olmak üzere pek çok sektör korona virüsünden olumsuz etkilendi. Otomotiv sanayi ve elektronik sektörü başta olmak üzere yurt dışından ithal girdisi olan, özellikle de Çin kaynaklı sektörler bu konuda daha çok olumsuz etkiye maruz kaldı.

-Bunca olumsuzluk yaşanırken başta TOBB olmak üzere iş dünyasının verdiği tepki sizce yeterli mi?

Sadece bizimle olmaz. İş dünyası ile olmaz elbette. Milletvekillerimiz var. Biz her nekadar onları kısa aralıklarla arıyor olsak da onlarında bu konuda kamuoyu oluşturması gerektiğini düşünüyorum. Sonuçta TOBB da olsa hiç kimsenin siyasi otoritenin önüne geçmek gibi bir arzusu ve niyeti yok. Ama öte yandan da Türkiye ekonomisinin yüzde 90’ının bize bağlı olduğu gerçeğini de unutmamak gerekiyor.

Tekrar bankalar konusuna dönecek olursak. Bu tepkinizin somut sonuçları ne zaman alınır sizce?

Evet, kamu bankaları sınırlı da olsa belli limitler içinde de olsa destek veriyor. Ancak bu yaklaşımı özel bankalardan görmediğimizi ifade etmek isterim. Özel bankalar da kredi açmalıdır. Böylesi mücbir gerekçelerin olduğu dönemde sayın cumhurbaşkanımızın yaptığı bunca baskıya özel bankaların kayıtsız kalmaması gerekir. Kaldı ki yüksek faizlerin son yıllarda geldiği noktayı incelersek sayın Erdoğan’ın nasıl haklı olduğunu da anlamış oluruz. Bakın kredi faiz oranları nereden nereye geldi.  Kurumlar Vergisi sıralamasında ilk 150 kuruluş içinde ne kadar bankanın yer aldığına bakarsak bu haklılığı bir kez daha görürüz. Dolayısıyla bankalar bugünkü düşük faiz ortamında bile çok kazanıyor. Bankalar bugün yardım etmeyecekse ne zaman edecekler peki… Unutmayalım ki arşiv bu günleri kayıt altına alıyor.

-İş dünyasının yakından izlediği bir başka çözüm kalemi de kısa çalışma ödeneği. Bu konuda yapılan çalışmaları eminim yakından takip ediyorsunuz? Gelinen nokta ve sürecin tamamlanmasına ilişkin öngörünüz nedir?

-Bu konuda devlete ve İŞKUR’a müteşekkir olmalıyız. İlimizdeki koordinasyonu yürüten İŞKUR müdürümüzün gece yarılarına kadar mesai harcadığını biliyorum. Sanırım Mayıs ayının ilk günlerinde kısa çalışma ödeneği tam anlamıyla devreye girecektir.

-Geçtiğimiz günlerde yaptığınız bir basın toplantısında “salgın binlerce iş koluna darbe vurdu" ifadelerini kullanmıştınız. İhracat ve ithalat temelli sektörlerin durumu hakkında neler söylersiniz?

-Evet, o toplantıda ihracatta coronavirüs kaynaklı sipariş iptalleri sorunu yaşayan sektörlerden de bahsetmiştim. Başta Çin ve diğer uzak doğu ülkeleri olmak üzere, Avrupa'dan yapılan ithalatların kesintiye uğraması hemen hemen tüm sektörlerde hissedilmektedir. Temel gıda ürünlerinde dahi ithalatta talep daralması yaşanmaktadır. Bu eğilim, ülkelerin birbirinden yaptığı ithalatın azalmasına yol açmasıyla birlikte küresel ticarette bir düşüş yaşanması kaçınılmaz olacaktır. İnsanların normal hayatlarına devam etmemesi, daha korumacı olması ve gelecek endişesi taşıması nedeniyle temel gıda, hijyen ve temizlik ürünleri, tıbbi malzeme ve ilaç, vs. dışında pek çok sektörün kısa ve orta vadede bu durumdan olumsuz etkileneceğini tahmin etmek güç değil.

-Ülkemizin en önemli gelir kaynaklarından olan turizm sektörüne ilişkin öngörüleriniz nelerdir?

-Sürecin yaz aylarını kapsaması durumunda ülkemizin turizm geliri de ciddi anlamda sekteye uğrayacaktır. Rezervasyon iptalleri turizm işletmelerini, beraberinde havayolu, eğlence, restoran ve bu sektörlerin tedarikçisi olan binlerce iş koluna darbe vuracaktır. Bankacılık sektörü de müşterilerinin durumu sebebiyle bu krizden fazlasıyla etkilenecektir."

-Gümrük kapılarının kapatılmasının uluslararası ticareti sıfırlayacağı öngörüsüne katılıyor musunuz?

-Tabi ki… Ülkeleri birbirine bağlayan gümrük kapılarının tedbir amaçlı kapatılmasının uluslararası ticareti sınırlayacaktır. Irak ve İran ile sınırların kapatılması ile birlikte ticaretin tamamen durmaması için bir tampon bölge oluşturulma planı halen tartışılıyor. Gemi yüklemelerinde geminin limana yanaşması, dolum ve-veya boşaltma faaliyetlerinin daha uzun bir prosedüre tabi olması sebebiyle transit süre uzamaktadır. En önemli ihracat bölgemiz olan Avrupa'ya giriş yaptığımız iki gümrük kapısında da şu an herhangi bir faaliyet kısıtlaması söz konusu değildir. İhracatın gerçekleştiği ülkelerde korona virüsü krizinin seyrine göre iç lojistikte yaşanan belirli sıkıntılardan söz edilebilir."

-Sanırım çeşitli çözüm önerileriniz de var. Krizden en az hasarla kurtulmak için nasıl bir yol haritası planlanmalı sizce? İşletmelerin ciddi bir finansman sıkıntısı ile karşı karşıya olduğu ortada…

-Evet… Hepsi birbiri ile bağlantılı, sarmal ve sorun yumağı şeklinde bir kriz yaşıyoruz. Sonuçta neresinden bakarsanız bakın işin sonu paraya dayanıyor. Özellikle de Çin'den makine-teçhizat ve elektrik-elektronik ürünleri ithalatlarında düşüş yaşanmaktadır. Bu girdiler ile beslenen yerli sanayinin ve hizmet sektörünün kısa vadede sıkıntı yaşayacağını gözlemlenmektedir. Salgın nedeniyle önlem olarak faaliyetleri durdurulan işletmelerin zor duruma düşecekleri kaçınılmazdır.

-Devletin krizin boyutlarını dikkate alarak peş peşe açıkladığı önlemler paketi var? Bunu yeterli görüyor musunuz?

-Bu kapsamda yapılanları elbette takdirle karşılıyoruz. İstihdamın azalmasını önleyebilmek adına kapalı kalınacak dönem için personel maaşları ve sigorta primleri devlet tarafından, işsizlik fonundan karşılanması kararını önemsiyoruz. İşletme sahiplerine sıfır faizli KGF destekli 6 ay geri ödemesiz kredi desteği verilmeli, direkt veya dolaylı olarak etkilenen işletmelerin vergi ödemeleri ertelenmeli, kira desteği yapılmalıdır. Doğru olan budur. Biz Ordu Ticaret ve Sanayi Odası olarak bu taleplerimizi ilgili mercilere ilettik ve olumlu sonuçlar alacağımıza inanıyoruz. Devletimiz her konuda gerekli önlemleri aldı ve bu süreci şimdiye kadar başarılı bir şekilde yürüttük. Bundan sonra da aynı şekilde devam edeceğine inanıyorum. Böylesine seferberlik dönemlerinde milletçe birlik ve beraberlik içinde olmamızın faydalarını fazlasıyla hissediyoruz. Mükemmel bir dayanışma içinde bu sorunun üstesinden geleceğiz. Odalar ve Borsalar Birliği’ne düzenli olarak raporlar gönderiyoruz. Hangi meslek gruplarında ne tür sıkıntılarla karşılaşıldığına ilişkin bilgileri alıp düzenli raporlar halinde üst kuruluşumuz olan TOBB’a gönderiyoruz. Şu anda sadece küresel salgını konuşuyoruz ama ya sonrası… Reel sektör ciddi kazanımlarını kaybetti. Salgın sonrası normal düzene geçildiğinde bu kazanımları tekrar yerine koymak zaman alacaktır.

-Efendim, siz aynı zamanda deneyimli bir eczacısınız. İl Pandemi Kurulu sizin deneyimlerinizden yeterince yararlanıyor mu?

-Tıpkı doktorlar gibi biz eczacılar da birinci sınıf çalışanıyız. Aynı zamanda yaş kriteri kapsamı dışındayım. Risk tanımında sağlık teknisyenleri ile birlikte en öncelikli gruptayız hatta. İşin ekonomik boyutunda yüzdesel oranda pek çok meslek grubu odamıza bağlı ama sağlık kurulunda yer almıyorum. Kaldı ki 30 büyükşehir dikkate alındığında sağlık çalışanı olan tek oda başkanıyım ama o kurulda yokum. Belki ihtiyaç hissedilmemiştir.

-İl Pandemi Kurulu’nda yoksunuz ama bildiğimiz kadarıyla TOBB Ekonomik Konseyi’nde yer alan 25 isimden birisiniz? Orada neler konuşuluyor?

-Geçen hafta bu toplantılardan sonuncusunu yaptık. Sanayinin üreticinin özellikle de tarım üreticilerinin durumunu masaya yatırdık. Maske konusunu konuştuk. Sonrasında da uygulamaya geçtik.

-Ne tür uygulamalar mesela?

-Endüstri meslek liselerimiz, belediyelerimiz ve organize sanayi bölgemizde maske imalarına ilişkin oluşturulan altyapılarla maske sorununu ortadan kaldırmayı amaçladık. Tabi şu anda ihtiyacı karşılama noktasında yüzde yüz verim sağlayamamış olsak da üretime yoğun bir şekilde devam ediyoruz.

-Son sorumuz da tarım sektörü üzerine…Coronavirüs etkisini yitirdiğinde ülke olarak bizi neler bekliyor sizce?

-Biz sanayiden öte bir tarım ülkesiyiz. Kendi kendine yeten 7 ülkeden biriyiz. Şu an dünyada bir açlık veya kıtlık baş gösterse bundan mağdur olamayacak iki üç ülkeden biriyiz. Yine de sürdürülebilirlik açısından çiftçimize daha çok destek vermeliyiz. Gübre fiyatlarının en az yarısı kadarının sübvanse edilmesi gerekir. Petrol ihtiyacı da aynı şekilde dikkate alınmalı. Ve tabi ki elektrik maliyetleri. Bu üç kalemde çiftçinin sübvanse edilmesi gerekliliktir.

Kapat
× Anasayfa Abone ol Tüm haberler Ekonomi Bölgesel Şirketler Gündem Belediye Sektörler Politika e-Dergi e-Gazete Web TV Künye Karadeniz sohbetleri Yazarlar