Herkesin bildiği, ancak çoğu kesimin anlamadığı, bir kısmın ise anlamamak işine geldiği için bile bile yanlışta ısrar ettiği, ancak her haliyle gerçeğin de ortada olduğu sektörlerden birisi de fındıktır.
Dünya üretim ve ihracatının büyük kısmını elimizde bulundurmakla övündüğümüz, tarımsal ihraç ürünlerimiz arasında ilk sırada yer alan, her yıl 2 milyar dolara yakın döviz girdisini tek kuruş ithal girdisi olmadan, yana

"net kazanç" tanımıyla elde ettiren fındıkta, ne yazık ki bazı kesimler halâ dünya ve ekonominin gerçekleri ile hareket ederek istikrarlı ve kalıcı politikalar izleme ve izlettirme yerine, "eski hamam, eski tas" hesabıyla ve de "değişmeyen anlayış" şekliyle hareket etmektedirler.
Onca çaba, onca uğraşa rağmen, ülkemiz ve bölgemiz için her aşamada bu kadar önemli olan bir ürünle ilgili 40-50 yıl önceki uygulamalardan vazgeçmek istemeyenlerin bulunduğunu görmek ister istemez, "Çok çalışıp, çok üretip, çok kazanalım" ilkesiyle hareket edenleri üzmektedir.
İşte Mart ayının sonlarında yaşanan soğukların sebep olduğu hasarla ilgili ortaya atılan iddialar, yapılan tartışmalar ve adeta zorla kabul ettirilmeye çalışılan yanlışlar..
Eve Mart 2014'ün son günlerinde don hadisesi yaşanmıştır. Ve daha "dün bir, bugün iki" dahi demeden, üretici temsilcisi olduğunu söyleyenlerden tutunda, bilim adamı kimliği olanlara, onlardan çıkarlarına göre hareket bazı ticaret erbabına kadar bir kısım zevat, 700 bin hektar fındık bahçesini 24 saat de gezmişler gibi anında zarar tespitinde bulunmuşlardır!
 Şu ifadelere bir bakın:
 "Doğu, Batı demeden fındıkta yüzde 80 hasar meydana geldi.
2014'deki hasar, 2004'dekinden daha vahimdir.
Bırakın bu yılı önümüzdeki 3-4 yılda dahi dallar fındık vermeyeceklerdir."Böyle talihsiz açıklamalar fındık sektörüne zarar veriyor.Her şey bilimsel olarak ortaya konmadan böyle açıklamalar piyasadasüpekülasyona yol açmaktadır.
 Hiç bir detayı araştırma, tespit yapmadan böyle ifadeler kullanılır mı? Batı da fındığın tamamı geçen yıldan daha fazla şekliyle durur, Doğu da sahillerde fındık dallarda sallanırken, böyle ifadeler kullanmak, olsa olsa başka hesaplar adınadır.
 Oysa, bizim yaptığımız gibi hareket etselerdi, mesela 2004'de Trabzon'un Soğuksu semtinde tespit yaptığımız bahçede bir tane dahi fındık bulunmadığını kayıt altına alsalardı, sonra bu yıl aynı bahçeyi gidip fındığın ne kadar bol olduğunu görselerdi, yarın kendilerini zor durumda bırakacak, belki de yüzlerinin kızarmasına sebep olacak beyanlardan uzak dururlardı.
 Piyasada spekülasyon yapmak isteyenlerin oyunlarına bilerek veya bilmeyerek alet olmazlardı.
Yapılacak tek şey, acele etmeyip bekleyerek, bahçelerde sağlıklı bir tespit için Temmuz ayına kadar bekleyerek bilimsel açıklamaları görmek gerekir. Ama özellikle üretici adına hareket eden, ancak gerçek manada üretici için kılını kıpırdatmayıp, borsamızın yürüttüğü "Fındıkta Verim ve Kaliteyi Arttırma Projesi" kapsamında elini taşın altına sokarak, örnek bahçeler oluşturmayanların basına beyanat vermekten öte başka bir şey yapmamaları, bazı kesimlerinde fındığı halâ siyasetçinin kucağına tekrar atma çabaları piyasada dengeyi bozmuş, karışıklık yaratmıştır.
Ama bunlar geçicidir, geçecektir. Haziran ayı olduğunda, Ağustos'ta toplanmaya başlandığında, Eylül'den itibaren pazar hareketlendiğinde bunlara Mart sonundan itibaren söylediklerini hatırlatacağız. Neler olup biteceğini hep birlikte göreceğiz. Ama hiç de öyle abartıldığı gibi olmadığını biz bugünden biliyor, görüyoruz. Aramızdaki fark onlar sonradan görecek, öğreneceklerdir.