Yeni Ekonomi Programı bekleneni vermedi

Gazeteci Hakan Güldağ, “Yeni ekonomi programında ilan edildiği gibi 2019’da yüzde 2,3’lük bir büyüme gerçekleşecekse bizim ikinci yarıda yüzde 6,1’lik bir büyüme gerçekleştirmemiz gerekiyor. Verilerden yola çıkarsak bunu imkanı olduğunu düşünmüyorum.”

info@karadenizekonomi.com / 8.09.2019

Yeni Ekonomi Programı bekleneni vermedi

İkinci çeyrekte ekonomi yüzde 1.5 oranında daraldı

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından açıklanan verilere göre Türkiye ekonomisi yılın ikinci çeyreğinde yüzde 1.5 oranında daraldı. Konu ile ilgili açıklama yapan Dünya Gazetesi Sahibi Gazeteci Hakan Güldağ 4’üncü çeyrekte pozitif büyüme rakamları görmenin baz etkisinden dolayı mümkün olabileceğini belirterek şunları söyledi; “ Ekonomimiz 2018’in son çeyreğinde yüzde 2.8 daralmıştı. Şu an sanayi üretim rakamlarının genel seyrine bakarsak hala geçen senenin altında olmakla beraber makasın kapandığını görüyoruz. Onun için 3’üncü çeyrekte değilse de 4’üncü çeyrekte pozitif bir büyüme rakamı görürüz. Bunun için daha net bir açıklama yapmak için temmuz, ağustos ve eylül ayındaki sanayi üretim rakamlarını görüyor olmamız lazım ama eylülün rakamları henüz açıklanmadı. Elimizde şu an satın alma müdürlerinin endeksinin rakamları var. Biliyorsunuz 50’nin altında olan satın alma yöneticileri endeksi verisi olumsuzluğa işaret ediyor. Bu rakamlarda  temmuz ayında bir düşüş oldu ve  46.7’e geriledi daha sonra ağustosta tekrar 48’e çıktı. Eğer eylül’de de devam ederse pozitif büyüme rakamı görülebilir. Ayrıca Türkiye ekonomisinin geleneksel olarak 3’üncü çeyrekte faaliyetleri zirve yapıyor bu yılda aynı şekilde olursa eğer eğilim toparlanma yönünde olabilir.”

İkinci yarıda yüzde 6.1’lik bir büyüme gerçekleştirilemez

İkinci yarının 2018’in ikinci yarısı gibi geçmesi durumunda ekonominin eksi küçülmeyle yılı kapatacağını belirten Güldağ, “Elimizde şöyle bir gerçek var ekonomimiz yüzde 1.5 daraldı. 2019’un ilk yarısı itibariyle yüzde 1.9’luk bir daralma oluştu. Eğer ikinci yarıda 2018’in ikinci yarısı gibi bir seyir olursa o zaman Türkiye ekonomisi 2019 yılını eksi 1 küçülme ile kapatır. Eğer biz sıfır olsun ne büyüyelim ne küçülelim demek istiyorsak ikinci yarıda yüzde 1.7’lik büyüme gerçekleştirmemiz lazım. Eğer yeni ekonomi programında ilan edildiği gibi yüzde 2.3’lük bir büyüme 2019’da gerçekleşecekse bizim ikinci yarıda yüzde 6.1’lik bir büyüme gerçekleştirmemiz gerekiyor. Onun da imkanı olduğunu düşünmüyorum. Böylelikle yeni ekonomi programındaki yüzde 2.3’lük hedefin tutturulmasının zor olacağını söylemek mümkün.” dedi.

Büyüme modelinde değişiklik yapılmalı

İstikrarlı bir ekonomide büyümenin yakalanabilmesi için neler yapılması gerektiğine de değinen Güldağ güvenin oluşturulması gerektiğini vurgulayarak şöyle konuştu; “ İstikrarlı büyümek için öncelikle piyasadaki güvenin oluşturulması, enflasyonun aşağı çekilmesi ve buna bağlı olarak faiz oranlarında aşağıya düşmesi lazım. Bugün istikrarlı büyümenin en önemli güvencesi arz ve talep cephesi. Hem yurt dışında pazarlarımızın gelişmesi hem de yurt içinde pazarımızın canlı olması gerekiyor. Bunun yansıdığı yer de yatırımlar. Eğer üretici kesim tüketimde bir yeni yatırımlar yapar, bunu görmezlerse yatırım durur. Şu an da biz yatırımların durduğu bir durumdayız. Açıklanan ithalata bağlı yatırımlarımızın yüzde 20’ler civarında düştüğünü görüyoruz. Bu da bize sanayicinin henüz yatırım iştahında olmadığını gösteriyor. Üreticilerimiz ve sanayicilerimiz ne zaman yatırım iştahına kavuşursa o zaman istikrarlı büyüme kendini gösterir. Ama şunu belirtmem gerek Türkiye’nin büyüme modelinde bir değişikliğe gitmesi şart. Çünkü eski iç göçe, verimlilik artışına yönelik büyüme modeli artık geride kalmış gibi görünüyor. Çünkü Türkiye’nin kentleşme oranları çok değişti. Bundan 20-30 yıl önce yüzde 40’lar 50’ler civarında olan kentlerde yaşayanların toplama oranı bugün yüzde 80’lere yükseldi.  Kentli olabildik mi bu ayrı bir konu ama kentlileştiğimiz çok açık. Artık bizim iç göçle gelen dinamikleri de yavaş yavaş kaybettiğimizi görüyoruz. Yani köyden şehre gelip hizmet sektöründe çalışan insanlar verimlilik artışı ile önemli bir büyüme gerçekleştirmişlerdi. Cumhuriyet döneminin potansiyel büyüme hızını yüzde 5 seviyelerine çekmişlerdi ama bugün o seviyeleri iç göçteki dinamikleri kaybettiğimiz için yakalamamız için pek mümkün değil.”

Yüzde 5’i yakalamış bir büyüme hızına ihtiyaç var

Türkiye’nin kalkınmasının büyüme hızları yüksek pek çok yılı art arda yaşamasıyla mümkün olabileceğini bir sene eksi büyüyüp sonra artı büyümesinin fayda sağlamayacağını ifade eden Güldağ,“Ekonomiyi yeniden büyüme rotasına sokmak bugün ki sıkıntıları aşmak için yeterli olmayacak. Türkiye’nin artık üretim imkanlarını bir üst seviyeye çıkarması gerekiyor ki yeniden yüksek büyüme oranlarını yakalayabilsin. Yoksa bugün ki dinamiklere bağlı kalırsak artık o dinamikler gücünü yitirdiği için istikrarlı yüksek büyüme oranlarını göremez belki yüzde 2-3’lerde ancak büyüyebiliriz. Kalkınma ancak büyüme hızları yüksek pek çok yılı art arda yaşamakla mümkün olabilir. Bir sene eksi büyüyüp iki sene artı büyüyüp sonra tekrar eksi büyüme o ivmeyi kazandırmıyor. Onun için sürdürülebilir, yüzde 5’i yeni dinamiklerle yakalamış bir büyüme hızına ihtiyacımız var. Yüzde 2-3’ler her yıl 600 bin gencine iş bulmak durumunda olan Türkiye için yeterli değil. Ama içi boş kof bir büyüme yerine yeni bir kalınma modeline ihtiyacımız var. Dünyadaki gelişmeleri de göz önüne alarak bundan sonra nasıl bir sıçrama gerçekleştirmemiz gerek.  Şu anda  bu konuda bir avantajımız var. Dünyada yapılan bütün araştırmalar gösteriyor ki ortanca yaşı 30 ile 40 arasında olan ülkeler kalkınma hamlesini gerçekleştirebiliyor. Türkiye’nin şu anda ortanca yaşı 33 buna çok uygun bir imkan hazırlıyor.  Zenginleşme en kolay bu sürede yakalanabiliyor.” değerlendirmesinde bulundu. NAZANBEDİR/KARADENİZEKONOMİ

Kapat
× Anasayfa Abone ol Tüm haberler Ekonomi Bölgesel Şirketler Gündem Belediye Sektörler Politika e-Dergi e-Gazete Web TV Künye Karadeniz sohbetleri Yazarlar