26.11.2024
Türkiye ekonomisi, son yıllarda artan maliyetler, yüksek enflasyon ve daralan kâr marjlarıyla mücadele eden işverenler için oldukça zorlu bir süreçten geçiyor.
Bu ekonomik tabloya rağmen, Meclis’e sunulan yeni kanun teklifinde, işverenlere sağlanan 5 puanlık sigorta prim indiriminin 4 puana düşürülmesi öngörülüyor. Kamu maliyesi açısından bu düzenleme, kaynakların daha etkin kullanılması amacıyla gerekçelendirilse de, işverenler ve istihdam üzerindeki etkileri göz ardı edilemeyecek kadar büyük.
Türkiye’de işverenler, artan enerji maliyetleri, yüksek faiz oranları ve döviz kurlarındaki dalgalanmalar nedeniyle zaten ciddi bir mali baskı altında. Bu koşullarda, sigorta prim indirimindeki 1 puanlık düşüş, işverenlerin maliyetlerini daha da artıracak. Özellikle küçük ve orta ölçekli işletmeler (KOBİ’ler), bu yükü kaldırmakta zorlanabilir. İşverenlerin artan maliyetleri karşılamak için çalışan sayısını azaltma veya ücretlerde kısıtlamaya gitme gibi yöntemlere başvurması, işsizlik oranlarının artmasına ve çalışanların alım gücünün daha da düşmesine neden olabilir. Bu düzenleme, kamu maliyesine kısa vadeli bir katkı sağlayabilir, ancak uzun vadede işverenlerin üzerindeki yükü artırarak ekonomik büyümeyi yavaşlatma riski taşımaktadır. Oysa ki, ekonomik toparlanma için işverenlerin desteklenmesi, istihdamın artırılması ve üretimin teşvik edilmesi gerekiyor.
Kanun teklifinde, imalat sektörüne sağlanan 5 puanlık indirimin 2025 ve 2026 yıllarında devam edeceği belirtiliyor. Bu, imalat sektöründe faaliyet gösteren işverenler için olumlu bir adım olsa da, bu desteğin yalnızca geçici bir süreyle sınırlı olması, uzun vadeli planlama yapan işverenler için belirsizlik yaratıyor. İmalat sektörü, Türkiye ekonomisinin lokomotifi olarak görülüyor ve bu sektöre yönelik teşviklerin sürekliliği, yalnızca işverenler için değil, ülke ekonomisi için de kritik öneme sahip. Ancak, diğer sektörlerde faaliyet gösteren işverenler için böyle bir ayrıcalığın olmaması, ekonomik dengesizliklere yol açabilir. Hizmet sektörü, tarım ve ticaret gibi diğer sektörlerdeki işverenler de benzer zorluklarla karşı karşıya. Bu nedenle, teşviklerin yalnızca belirli sektörlerle sınırlı kalmaması, daha geniş bir kapsama yayılması gerekiyor.
Öte yandan, sigorta prim indirimindeki düşüş, kayıt dışı istihdamı artırma riski taşıyor. İşverenler, artan maliyetleri karşılamak için çalışanlarını kayıt dışı çalıştırma yoluna başvurabilir. Bu durum, sosyal güvenlik sistemine olan güveni zedeleyebilir ve uzun vadede daha büyük sorunlara yol açabilir. Kayıt dışılıkla mücadele için daha kapsamlı önlemler alınması ve işverenlerin üzerindeki yükün hafifletilmesi, bu riskin önüne geçmek için kritik öneme sahip.
Son, sigorta prim indirimindeki düşüş, kamu maliyesi açısından kısa vadeli bir çözüm sunabilir, ancak uzun vadede işverenler ve istihdam üzerinde yaratacağı olumsuz etkiler göz ardı edilmemelidir. Ekonomik toparlanma ve büyüme hedefleri doğrultusunda, işverenlerin üzerindeki yükü artırmak yerine, onları destekleyecek daha kapsamlı teşvik politikalarına ihtiyaç vardır. Türkiye ekonomisinin bel kemiği olan KOBİ’ler ve diğer sektörlerdeki işverenler, bu zorlu dönemde daha fazla destek bekliyor. Kamu kaynaklarının etkin kullanımı elbette önemlidir, ancak bu kaynakların işverenlerin ve çalışanların lehine kullanılması, ekonomik büyüme ve istihdamın artırılması için hayati bir gerekliliktir. İş dünyasının üzerindeki yükü artırmak yerine, onları destekleyecek politikalar geliştirmek, yalnızca işverenler için değil, tüm Türkiye için daha parlak bir geleceğin kapısını aralayacaktır.