27.06.2025

İthalat can yeleği olduysa, üretim batıyor demektir

Bir ülkenin dış ticaret verileri, sadece ekonomi sayfalarının konusu değildir. Aynı zamanda o ülkenin sanayi yapısını, istihdamını ve hatta geleceğe dair umutlarını da yansıtır. Son açıklanan rakamlar ne yazık ki umut değil, ciddi endişeler veriyor.

Geçmişte ihracatta gururla söz ettiğimiz sektörlerimiz, bugün ithalat karşısında adeta diz çökmüş durumda. Çikolata ve şekerleme gibi geleneksel ürünlerde dış ticaret açığı verdik. Ayakkabı gibi uzun süre dış ticaret fazlası verdiğimiz sektörlerde bile artık ithalat, ihracatı geçti. Dış ticaret dengesi değil, dengesizliği konuşur olduk.

Ama asıl sorun bu değil. Asıl tehlike daha derinlerde: Türk sanayisinin sessiz göçü.

Yatırımlar Nereye Kaçıyor?

Son yıllarda üretim tesislerini Türkiye dışına taşıyan Türk firmalarının sayısı hızla artıyor. Almanya, İtalya, Mısır, İspanya... Liste uzayıp gidiyor. Yatırımlar gidiyor, fabrikalar gidiyor, istihdam gidiyor. Geriye ne kalıyor? Bu firmaların Türkiye’ye sattığı ithal mallar.

Yani önce üretimi dışarıya taşıyoruz, sonra o ürünleri döviz ödeyerek tekrar ithal ediyoruz. İthalat bir seçenek değil, neredeyse mecburiyet haline gelmiş durumda.

Bu Gidişin Sonu İyi Değil

Bu durumun sonuçları tahmin ettiğimizden daha ağır:

Yerli üretici ithal ürünle rekabet edemiyor.

İstihdam azalıyor, işsizlik artıyor.

Katma değerli üretim geriliyor.

Ülkenin döviz ihtiyacı büyüyor, cari açık kronikleşiyor.

Üretim gücünü kaybeden bir ülke sadece ekonomisini değil, bağımsızlığını da riske atar.

Ne Yapmalı?

Bardağın boş tarafına bakmak kolay. Ama bu tabloyu değiştirmek hâlâ mümkün. Türkiye hâlâ üretim gücüne, girişimci ruhuna ve genç insan kaynağına sahip. Yeter ki yatırımcının önünü göreceği bir iklim yaratalım. Bu noktada birkaç başlık özellikle acil:

  • Ekonomi politikasında öngörülebilirlik şart. Bugün alınan karar yarın değişmemeli.
  • Yatırımcının finansmana erişimi kolaylaştırılmalı. Bankalar sanayiciye arkasını değil, yüzünü dönmeli.
  • Enerji ve girdi maliyetleriyle mücadele edilmeli. Üretim yapanla yapmayan bir tutulmamalı.
  • Yurt dışında üretim yapan Türk firmalarına geri dönüş çağrısı yapılmalı. Teşviklerle, özel desteklerle yeniden Türkiye’ye yatırım yapmaları sağlanmalı.
  • İstihdam odaklı sanayi politikaları artık lafta kalmamalı.

Son Söz

Bugün çikolata ve ayakkabı... Yarın belki tekstil, sonra makine, sonra gıda... Bu liste uzayıp gider. Eğer bugünden önlem alınmazsa, ithalat bağımlılığı bir ekonomik sorundan çok daha fazlası olur: Bir gelecek kaybı.

Ekonomi yönetimi için bu bir uyarı değil, son çağrıdır. Çünkü üretimin battığı bir ülkede ithalat, can yeleği değil sadece bir ertelemedir.

Ve ne yazık ki, bu tablo artık görmezden gelişirse ülke ekonomisi büyük bedel öder artık bu girdapdan çıkmanın zamanı gelmişti çok uzun sürmüştür bu süreç şimdi çıkış yolunu ortaya koymak gerekiyor.

 

HAFTANIN SÖZÜ

“Fikirler ucuzdur. Onları değerli kılan, uygulamadır.”

Karadeniz'in İlk ve Tek Ekonomi Portalı

Okumak İçin Resimlere Tıklayınız.
Kapat
× Anasayfa Abone ol Tüm haberler Ekonomi Bölgesel Şirketler Gündem Belediye Sektörler Politika e-Dergi e-Gazete Web TV Künye Karadeniz sohbetleri Yazarlar