24.07.2023

Fındık sektörünün ekonomisi

Fındıkta stok affı nedeniyle hem izlenebilirlikte hem de fiyatta rekabet edemiyoruz.

Konu 1: Fındıkta izlenebilirlik
Fındıkta stok affı nedeniyle hem izlenebilirlikte hem de fiyatta rekabet edemiyoruz. Devletimiz 2014, 2018, 2020, 2021, 2022 ve 2023’te Türkiye genelinde stok affı getirdi. Lakin devletimiz şunu hesaplayamadı: Fındık sektörünün ekonomisini…

İşin özü, A firması elinde kabuklu fındık olmadığı halde 3000 ton kabuklu fındık var diyor. Örneğin; 2022’de 800.000 ton stok affı yapıldı. Gerçekten böyle bir fındık varsa 2023 yılında 1.750.000 ton ticaret gerçekleşmesi gerekiyordu ama gerçekleşmedi.

Stok affıyla fındığa getirdiği ucuz vergi ödendi. Böylece sürdürebilirlik, izlenebilirlik ve Fairtrade (adil ticaret politikası) ortadan kalktı.

Allah’tan korkan, devletin vergisinden çalmak istemeyen, sürdürülebilirlik ve izlenebilirlik politikası yapan düzgün firmalar piyasa ile rekabet edemedi. Stok affı yapan firma 1 kg fındıkta 2600 TL kâr ediyor. Bunu devletin vergisinden çalmayan, izlenebilirlik ve Fairtrade politikasına uyan firma ile rekabet edebilmek için kullanıyor.

Biz stok affına karşı değiliz. Bir firma stok affı yapmışsa şayet devletin vergi memurlarının, elinde fındığının var olduğunu beyan edenlerin stokunu saymasını istiyoruz.
 

KONU 2: TÜRKİYE’DE VE DÜNYADA FINDIK KIRIM FABRİKALARI VE ÜRETİM REZİLLİĞİ
Dünyada domuz ahırından dönüştürülmüş fındık kırma fabrikaları gördüm. Bilgiyi teyit etmek isteyenler Gürcistan’daki işletmeleri inceleyebilirler. Tabii işlerine gelirse…

Türkiye’de ve dünyada kırım fabrikalarında uluslararası sertifikasyon ve modele dayalı hiçbir şekilde üretim yapılmamaktadır. Hâlihazırda Türkiye’deki kırım fabrikalarında, 50 60 yıl öncesine dayanan teknoloji ve hijyen sistemi ile üretim yapılmaktadır. Bunu bildikleri hâlde hammaddeyi ucuza almak için kimse sesini çıkarmıyor. Bu bilgiyi de teyit etmek isteyenler olursa Türkiye’deki ve dünyadaki kırım fabrikalarını incelemeye almasını isteriz. Tabii ki isterlerse ve işlerine gelirse…

Türkiye’deki istatistiklere bakıldığında %70 civarı kırım fabrikası fazlalığı vardır. Ayrıca Türkiye’de ve dünyada %95 oranında hijyenik kırım fabrikası eksikliği olduğu düşüncesindeyim. Türkiye’deki uluslararası ihracat firmaları maliyetlerini düşürmek için bu kırım fabrikalarından hammadde tedarik etmektedir. Avrupa’daki çikolata firmalarına, kendi tesislerinde çok azını yapmalarına rağmen tesislerimizde yaptık diyorlar.

Türkiye’de az sayıdaki uluslararası sertifikasyon ve modele dayalı üretim yapan kırım tesislerinden, bu büyük ihracatçı firmalar hammadde tedarik etmek istemiyorlar. Bunun sebebi, maliyetin fazla olması ve daha sonraki zamanlarda karşısına ihracatta rakip çıkabilir düşüncesidir.

Türkiye’de kırım fabrikalarında çalışan işçilerin özlük hakları yoktur. Özellikle seçme bantlarında çalışan bayan işçilerin çalışma koşulları Fransız İhtilali öncesindeki işçilerin koşulları ile aynı desek abartılmış sayılmaz. Türkiye’de seçme bantlarında çalışan bayanların %50’si sigortasız çalışmaktadır. Ayrıca % 95’i 1950’lerden kalma sefer tasları ile yemeğini evinden kendisi getirmektedir. Çalışan bayan işçilere çalıştırdıkları firma çay dahi vermemektedir. Türkiye’deki kırım fabrikalarının bunu yapmasının sebebi maliyetleri düşürmektir. Türkiye’de uluslararası büyüklükteki ihracatçı firmalar bunları bildikleri halde bu kırım fabrikalarından hammadde tedarik etmektedirler. Çünkü şartlara bakılmaksızın yapılan iş uluslararası büyük firmalarının da işine gelmektedir. Her şeyden önce hammaddesini ucuz alıyor.

Peki, neden mi işini dörtdörtlük yapan kırım fabrikalarından almıyor? Bunun temel nedeni, üretim maliyetinin yüksek olmasıdır.

Avrupalı çikolata firmaları nasıl olsa göstermelik Fairtrade reklamlarına inanıyor. Dünyadaki tüketici nasıl olsa göstermelik Fairtrade reklamlarına inanıyor.

Türkiye’de siyasetçiler konuyla alakalı hiçbir sorunu çözmez. Türkiye’deki uluslararası ihracatçı firmalar da hiçbir şeyi kolay kolay değiştirmek istemezler. Dünyadaki bütün çikolata fabrikaları mevcut sistemdeki sorunları düzeltmek için fazla çaba harcamamaktadır. Ne zaman iş ulusal basında ve dünya basınında konuşulursa ancak o zaman çözülür düşüncesindeyim.

Türkiye’deki fındık sektöründe Fairtrade her zaman göstermelik olmuştur. Birkaç şapka, birkaç eldiven, sosyal medyada gösteriş amaçlı hazırlanmış birkaç video sadece göstermeliktir.  Bilgiyi teyit etmek isteyenler inceleyebilirler. Tabii ki isterlerse…

Türkiye’de ve dünyada fındık sektöründe gerçek Fairtrade meşalesini ivedilikle yakmamız gerekiyor. Adil ticaret, gelişmekte olan ülkelerdeki üreticilere yardım etmeyi ve sürdürülebilirliği teşvik etmeyi amaçlayan pazar odaklı organize bir sosyal harekettir. Bu hareket, sosyal ve çevresel standartlarının yanı sıra üreticilere daha yüksek ödeme yapılmasını savunur.

Adil ticaret gereği şirketimizin sürdürülebilirlik departmanına altı ziraat mühendisi istihdam ettik. Hollanda menşeli bir firmadan, maddi değeri 1 milyon TL olan iki adet toprak analiz cihazı getirdik.  Peki, biz bu cihazları neden aldık? Türkiye’de ziraat odalarının ve Fındık Araştırma Enstitüsünün parça başına ücret aldığı toprak analizini ücretsiz yapmak için getirdik. 2022 yılında toplamda 1870 çiftçiye ücretsiz bir şekilde toprak analizi yaptık. Adil ticaret gereği ziraat mühendislerimiz çiftçilerimize sayısız eğitim verdi.

Adil ticaretin politikalarını uygulamanın bizim gibi toplumlarda olumlu olduğu kadar olumsuz geri dönüşleri de oldu. Doğup büyüdüğümüz Gürgentepe ve Gölköy ilçelerinde fındık manavları ile iyi ilişkilerimiz bozuldu. Adil ticaret politikalarının getiridiği yükümlülükler bu iki ilçemize ters geldi. Sadece Gürgentepe ve Gölköy’e değil, Türkiye’deki fındık sektörüne de ters geldi.

Adil ticaret gereği Rainforest sertifikasyonlu ürünler üretmeye çalıştık. Rainforest’ı Türkiye’de çocuk işçiliğine karşı ve sosyal projeli olduğu için seçmiştik.  Oysaki Türkiye’de Rainforest ın kırtasiyecilikten ibaret olduğunu yaşadıklarımızdan sonra anladık. Türkiye’deki belgelendirme işi tam anlamıyla göstermeliktir. Bilgiyi teyit etmek isteyenler saha araştırması yapabilirler. Tabii ki gerçekten isterlerse…

Biz adil ticaret politikalarının gerekliliklerini yerine getirirken ne dünyadaki ne de Türkiye’deki firmalar, bunları doğru yapıyoruz diye bize destek vermek istemediler. Sebebi ise yukarıda daha önce de söylediğim gibi hammaddeyi ucuza almak istemeleridir.

Türkiye’de ve dünyadaki fındık alıcısı şunları unuttu: Fındık üreticisi olmasaydı eğer fındık manavı da olmazdı. Milyonlarca doları bulan fındık entegre tesisleri, dünyadaki fındıklı çikolata üreten fabrikalar, milyarlarca doları bulan fındıklı mamuller olmazdı.

Fındık üreticisi olmasaydı eğer dünyada milyarlarca kişi lezzetli kakaolu fındık kremalarını, fındıklı çikolataları, fındıklı dondurmaları, çerezlik fındığı ve içerisinde fındık olan daha nice ürünü tüketemezdi. Fındık üreticisi olmasaydı fındık sektöründe milyonlarca kişi istihdam edilemezdi.

Fındık tüketimi en çok Avrupa kıtasındadır. En fazla ihracat edilen ülke ise Almanya’dır.

Almanya başta olmak üzere Avrupa’daki birçok ülkeyi köşe bucak dolaştım. Sahadaki gözlemlerimden ve analizlerimden birisi de Avrupalı tüketiciler, göstermelik olarak hazırlanmış adil ticaret belgeleriyle kandırılıyor. Bu iddiamı teyit etmek isteyenler, Danimarkalı bir gazeteci gibi Türkiye’de fındık sektöründe üç aylık bir araştırma yaparsa gerçekleri görür diye düşünüyorum.

Örneğin, Türkiye’de Danimarkalı bir gazeteci fındık hasat dönemindeki çocuk işçiliği üzerine bir haber yaptı. Bu haber Avrupa basınında yer aldı. Bunun üzerine Türkiye’de fındık tarımında çocuk işçiliği % 15 seviyelerine kadar indi.

Dünyada konuşulmayan ve tartışılmayan hiçbir sorun çözülmez diye düşünüyorum.

Yazarın Diğer Yazıları

    Karadeniz'in İlk ve Tek Ekonomi Portalı

    Okumak İçin Resimlere Tıklayınız.
    Kapat
    × Anasayfa Abone ol Tüm haberler Ekonomi Bölgesel Şirketler Gündem Belediye Sektörler Politika e-Dergi e-Gazete Web TV Künye Karadeniz sohbetleri Yazarlar