Alper  ''Samsun'da toplu konut projesi kapsamında 3.750 konut yapılacak. İlçeler şu şekilde; Çarşamba: 600, Canik: 320, Havza: 150, İlkadım: 200, Kavak: 200, 19 Mayıs: 380. Merkez 1.900. Merkez neresi? Diğer ilçeler haklı olarak tepki gösteriyor.'' şeklindeki paylaşımını da Samsun Valiliği'nin twitter hesabındaki paylaşımına dayanarak yapmış.

Alper'in bu paylaşımına, profilinde Avusturya’da yaşadığı şeklinde not düşen bir kişi ''Tek derdin bumu şimdi, eleştirecek bir şey bulamadın merkeze mi takıldın'' şeklinde bir yorum yazmış.

Ben de buna takıldım haliyle.

Alper'i ''Tek derdin bumu şimdi, eleştirecek bir şey bulamadın merkeze mi takıldın'' diye eleştiren kişinin sosyal medyadaki hesabına bakıldığında Kavaklı olduğu ve bu nedenle Samsun'u iyi bildiği anlaşılıyor.

Samsun'da ''Merkez'' diye tanımlanan bir yer yok şimdilerde.

Samsun Büyükşehir olmadan önce bir merkez ilçesi vardı ve o da günümüzde İlkadım ilçesi adını alan yerdi.

Samsun Büyükşehir olunca ''Merkez, ya da Merkez ilçe'' olarak bilinen bir yer yok yani.

Kaldı ki, konut projesinde İlkadım’da 200 konutun yapılacağı zaten belirtiliyor.

Alper, günümüz kuşağının hala soran ve sorgulayan gazetecilerindendir.

Mesleğinin dürtüsü olarak ''Merkez neresi?'' diye soruyor haliyle.

Bir gazetecinin yapması gerektiği gibi yani!

Sorun burada değil.

Sorun ''Tek derdin bumu şimdi, eleştirecek bir şey bulamadın merkeze mi takıldın'' şeklindeki anlayışta.

Samsun'da yaptırılacak 3 bin 750 konuttan, 600'ünün Çarşamba'da, 320'sinin Canik'te, 150'sinin Havza'da, 200'ünün Kavak'ta, 380'inin 19 Mayıs'ta ve 200'ünün de İlkadım'da yaptırılacağı zaten açıklanmış.

Bin 850 konutun hangi ilçelerde yaptırılacağı belirtilmişken ve İlkadım'da 200 konutun yaptırılacağı duyurulmuşken, ‘Bin 900 konutun Merkez'de yaptırılacağı’ şeklindeki bilgiyi ''Merkez neresi?'' diye sorgulamayacak mı bir gazeteci.

Bunun neresi yanlış.

Samsun'da ''Merkez'' diye bir bilinmiyorken bin 900 konutun nerede yapılacağını merak etmek sadece gazetecinin hakkı değil ki.

Alper'i eleştiren arkadaş, bunu senin de merak etmen gerekiyor aslında.

Tuzun kuru olabilir.

Bunun için o soruyu sorma tenezzülünde bulunmayabilirsin ama kümese bile 400 bin lira istenmeye başlandığı Samsun'da konut fiyatlarının uçmasından endişe eden 10 binler var bu şehirde.

Gazeteci merak eder.

Merak etmek işinin gereğidir yani.

Bunu da kişisel merakını gidermek için yapmaz.

Gazetecinin bütün çabası, ödediğin vergilerden oluşan kamu bütçesinin nerelere harcandığını sen öğren diyedir aslında.

Sahi bir insan neden bunu istemez ve bu nenle gazetecileri neden eleştirir

Şimdi gel de böyleleri için…

Akrep gibisin kardeşim, korkak bir karanlık içindesin akrep gibi.

Serçe gibisin kardeşim, serçenin telaşı içindesin.

Midye gibisin kardeşim, midye gibi kapalı, rahat.

Ve sönmüş bir yanardağ ağzı gibi korkunçsun, kardeşim.

Bir değil, beş değil, yüz milyonlarlasın maalesef.

Koyun gibisin kardeşim, gocuklu celep kaldırınca sopasını sürüye katılıverirsin hemen ve âdeta mağrur, koşarsın salhaneye.

Dünyanın en tuhaf mahlukusun yani, hani şu derya içre olup deryayı bilmeyen balıktan da tuhaf.

Ve bu dünyada, bu zulüm senin sayende.

Ve açsak, yorgunsak, alkan içindeysek eğer ve hâlâ şarabımızı vermek için üzüm gibi eziliyorsak kabahat senin, demeğe de dilim varmıyor ama kabahatin çoğu senin, canım kardeşim!

Diye yazan Nazım Hikmet'e hak verme.