Herkes eteğindeki taşları döksün

Kendisi de fındık ihracatçısı olan ve Altaş TV’de yayınlanan Murat Gürsoy’la Karadeniz Ekonomi Programı’na konuk olan Ordu Kent Konseyi Başkanı Ömer Aydın, yeni sezon öncesinde Ulusal Fındık Çalıştayı’nın acilen toplanması çağrısı yaptı. Çoğu zaman spekülasyona açık bir zeminin oluştuğu fındık konusunda tüm paydaşların eteğindeki taşları dökmesi için çalıştayı bir fırsat olarak gören Aydın, Toprak Mahsulleri Ofisi’nin fındığa getirdiği istikrardan da övgüyle bahsetti.

info@karadenizekonomi.com / 29.06.2021

Herkes eteğindeki taşları döksün

Aydın; “Yaklaşan sezon öncesinde Tarım Bakanlığı ve TMO öncülüğünde Fındık Çalıştayı için harekete geçilmelidir. Bize bir gün bile yeter.”  

-Her sezon öncesinde olduğu gibi bu günlerde de fındıkta rekolte ve fiyat tartışmaları başladı. Bu gelişmeleri nasıl yorumlarsınız?

-Sadece rekolte ve fiyat tartışmaları değil karşılıklı suçlamalar ve hedef göstermeler de başladı. Burada iki yıl öncesine dönmekte fayda var. Bundan iki yıl önce Tarım Bakanı ve TMO Genel Müdürü’nün Ordu’da start verdiği Ulusal Fındık Çalıştayı’ndan tüm paydaşlar memnun ayrılmıştı. Hatta bu memnuniyet daha sonraki yıllarda geleneksel hale getirilmesine de zemin hazırlamış ve bu yönde sözler verilmişti. Araya pandemi girince geçen sezon yapılamadı. Ancak bu sezon için önümüzde iki aylık bir süre var. Ve Fındık Çalıştayı bu yıl Fiskobirlik ev sahipliğinde Giresun’da düzenlenebilir. Bize bir gün bile yeter. Ziraat Odası başkanları, İhracatçı Birlikleri başkanları, TSO ve Ticaret Borsası başkanları ile diğer paydaşlar bu toplantıda bir araya gelip eteklerindeki taşı dökebilirler.

-Bir yandan da sıcak tartışmalar yaşandığını görmekteyiz. O nedenle bu türden bir organizasyonu sezon öncesinde yapmakta fayda var gibi düşünüyoruz. Bu doğru bir tespit midir?

-Haklısınız… Bizce de Ulusal Fındık Çalıştayı’nı yeni sezon öncesinde yapmakta fayda vardır. Başta da belirtildiği gibi rekolte ve fiyat beklentisiyle devam eden sürecin tam içinde olduğumuz aylardayız. Tüm kesimlerle görüşüyoruz. Sıcak tartışmalar başladı çoktan başladı ama aslında üç yıldır fındıkta tüm taraflar her şeye rağmen mutlu görünüyorlar. Sezon öncesinde fiyatların TMO tarafından açıklanması sektöre bir istikrar getirdi. Ordu Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Hilmi Güler fındığı sahiplendi. İşte bu nedenle Çalıştay fikrini önemsiyoruz. Çünkü fındıkta ülkemizin kazanımlarını ve rekabetçi özelliğini korumak için doğru politikalar üretmek adına fındık ailesinin tüm paydaşlarla toplanmasında büyük fayda vardır. Bu çağrıyı bir kez daha tekrarlayalım.

-Böylece spekülasyonların da önü kapanır diye mi düşünüyorsunuz?

-Tam da öyle. Aksi halde paydaşlar birbirlerinden gittikçe uzaklaşacaklar bu da karşılıklı diyalog yerine kavgayı getirecek. Biliyorsunuz, Ziraat Odası başkanları Ankara’da TMO’ya bir ziyaret gerçekleştirdiler. Tabi ki gitsinler. İhracatçılar da borsa başkanları da gider. Sorun bu değil. Ayrıca fındıkta varlıktan zarar gelmez. Tüm zarar yokluktan gelir. Türk fındığının rekabet gücünü koruyalım üretmekten korkmayalım.

-Fındık sanayicisinin hedef gösterildiğine yönelik eleştiriler de var. Bu konuda neler söylersiniz?

-Bence bir an önce fındık sanayicisini ve yerel sanayicimizi suçlayıp hedef göstermekten vazgeçelim. Şöyle geriye dönüp baktığımızda kimler geldi kimler geçti. Bir avuç sanayici ancak kaldı. Ordu’da 55 fabrika vardı şimdi 10 fabrika ya var ya yok. Fındık sektörü ihracatçı sayısı çok azaldı. Onların değerlerini bilelim. Ölenleri rahmetle anıyor, hayatta olanlara sağlık diliyorum.

-Gelelim rekolte tartışmalarına…

Ülkemizde üç yıl arka arkaya 800 bin ton fındık olmuyor. Son 10 yılın ortalama fındık rekoltesi 650 bin ton civarında gerçekleşti. Ayrıca 800 bin ton olsa ne olacak? Bunun yarısı kabuk geriye kalır 400 bin ton iç fındık kalır. Biz bunu pazalayamıyorsak utanalım. Fındıkta rekoltenin azlığını veya çokluğunu konuşmak yerine daha çok üreterek dünyaya fındık yedirmeye kafa yoralım. Fındıkta üretimi artırmakla eş zamanlı olarak maliyetleri düşürmek zorundayız. Tabi ki üretici fındıktan kazansın ki bahçeye baksın. Bunun yolu da maliyetleri düşürmekten geçiyor. Fındıkta talep sorunu yok… Arz sorunu var. Tüm istikrarsızlık bu arz sorunundan kaynaklanmaktadır.

-TMO’nun stratejileri hakkındaki düşünceleriniz nedir?

-Ofisin her yıl olduğu gibi alış fiyatını beklerken buğdayda olduğu gibi satış fiyatını da deklare etmesini bekliyoruz. Satış fiyatını açıklarsa fındıkta spekülasyonların önüne geçer. Hatırlarsınız bir sezon oldu. 16 liradan aldığı fındıkları 24 liradan sattı. Bu kısa vadede tolere edilebilir belki ama uzun vadede çok farklı sonuçları olur. TMO zarar eder. Örneğin; 30 liradan aldım. Mayısta veya daha sonra 35 liraya satacağım diyerek süpekilasyonların önüne geçer ve zarar etme riskini de ortadan kaldırmış olur. TMO’dan bir başka konuda da öncülük bekliyoruz. Şöyle ki; fındıkta vahşi depolardan kurtularak hijyen depolara geçilmeli. Bu konuda da ofis ön almalı.

-İki yıla yaklaşan zamandır küresel bir salgınla mücadele ediliyor. Pandemi sürecini bir de sizin ağzınızdan dinlemek istersek neler söylersiniz?

-Salgın ilk olarak gıda güvenliğinin ve tarımsal üretimin ne kadar önemli olduğunu tüm dünyaya gösterdi. Ayrıca, bu süreçte başta turizm ve hizmetler sektörü olmak üzere tüm sektörler büyük zarar gördü. İş dünyası halkımız büyük zararlar gördü. Bu noktada açıklanan ekonomik paketlerin ülke ekonomisi düzelinceye ve iş dünyası ayağa kalkıncaya kadar devam etmesi gerektiğini düşünüyorum. Allah bir daha böyle şeyler göstermesin. Aşıyla beraber güzel günler 1 Temmuz’dan itibaren inşallah başlayacak.

-Siz aynı zamanda Ordu Kent Konseyi Başkanı’sınız. Bir sivil toplum örgütü yapılanması olarak eminiz ki kentin tamamını ilgilen konularda pek çok girişime de kapı aralıyor ya da öneriler sunuyorsunuz? Biraz da yaptıklarınızdan bahseder misiniz?

-Karma ekonomik bir yapıya sahip olan Ordu’da kent konseyi olarak büyükşehir belediye başkanımıza düşüncelerimizi ve projelerimizi sunuyoruz. Sayın başkan başta tarım ve turizm olmak üzere kentin gelişimi, büyümesi ve kalkınması için her şeyi yapıyor. Üniversitesi havalimanı, Karadeniz-Akdeniz Otoyolu gibi önemli çeşitli kazanımlarımız var. Yeterli mi? Elbette değil. Acil eylem planı olarak Ordu, Fatsa ve Ünye’deki OSB’ler acilen sağlam bir altyapı ile yatırımcıya sunulmalı ve yatırımcısına yer gösteremeyen il konumundan kurtulmalıyız. Ünye Limanı çok önemli. Bu limanı geliştirerek üstünlüğümüzü arttırmalıyız. Başta 5 yıldızlı otel sayısı olmak üzere ilimizde turizm yatırımlarını artırmalı ve denizden yararlanan bir il olmalıyız. Kurul Kayalıkları, Yason Burnu, Çambaşı ve Perşembe Yaylası turizm çeşitliliğimizin farklı lokasyonları oldu. Sayıları daha da çoğaltmalıyız.

-Az önce sanayicilerimizin sayıca azlığından bahsetmiştiniz. İşte o azlık içinde ilk sırada yer alan ve hepimizin çok yakından bildiği Sagra gibi bir marka değeri var Ordu’nun. Geçtiğimiz haftalarda Sagra OYAK Grubu tarafından satın alındı. Biraz da bu gelişmeleri konuşalım.

-Önce şunu söyleyeyim. OYAK fındığa değer katacak. 1936 yılında merhum Kahraman Sağra tarafından kurulan ve Türkiye’nin ilk fındık işleme sanayi olan Sagra, OYAK bünyesine katıldı. Üretimine Ordu da devam edecek olması nedeniyle hem kentin bir markası hem de istihdam kaynağı olmaya devam edecek. İşletmenin kurucusu Kahraman Sagra huzur içinde uyuyabilir. Ordu’muzun dünyaya açılan çikolata tadında bir penceresi olan Sağra fındık sanayisinde tam bir devrim yaptı. Sağra ailesi öncülüğünde birçok sanayici de Ordu’nun fındığın başkenti ve bir ihracat merkezi olmasının önünü açtı. Sağra ailesi de fındıktan katma değer yaratmasını tüm engellere, tüm bürokrasiye, tüm oyunlara ve ekonomik krizlere rağmen Türkiye’ye çok güzel öğretmiş aydın bir ailedir. Sonuçta Ordu’da ilk kez Sağra ailesi tarafından kurulan fındık entegre tesislerinin sayısı yıllar geçtikçe çoğalıyor. Artık on binlerce insan da ekmeğini bu tip onlarca fındık entegre tesislerinden sağlıyor.

 

Kapat
× Anasayfa Abone ol Tüm haberler Ekonomi Bölgesel Şirketler Gündem Belediye Sektörler Politika e-Dergi e-Gazete Web TV Künye Karadeniz sohbetleri Yazarlar