Karadeniz Sohbetlerinde Murat Gürsoy’un programına katılan Rezonans GYO Kurucusu Hüseyin Ali Karaçam, Türkiye gayrimenkul piyasasında faiz ve kredi koşullarının sektörü etkilediğini belirtti. Faizlerin hâlâ yüksek olduğunu vurgulayan Karaçam, önümüzdeki aylarda kredilerde gevşeme, 2026’da ise rahatlama beklediklerini ifade etti. Orta gelirli vatandaşların konuta erişiminde kentsel dönüşüm projelerinin önemine dikkat çeken Karaçam, devlet desteklerinin her yıl arttığını ve bu bölgelerden alınacak dairelerin yatırım açısından avantajlı olduğunu söyledi.

Ticari gayrimenkulde ofis bölgeleri ve lojistik depolara talebin yükseldiğini belirten Karaçam, gayrimenkul yatırım ortaklıklarının yatırımcılara hızlı nakit ve likidite sağladığını dile getirdi. Kredi maliyetlerinin yüksek olduğunu hatırlatan Karaçam, piyasadaki daralmaya rağmen yatırım fırsatlarının devam edeceğini kaydetti.

Karaçam Murat Gürsoy’un sorularını şu şekilde yanıtladı:

 

Konut kredileri hâlâ yüksek, rahatlama 2026’da bekleniyor

Soru: Faiz oranları ve enflasyon gayrimenkul yatırımlarını nasıl etkiliyor?
Cevap: Faiz oranları hâlâ yatırımcı açısından yüksek. Şu an konut kredileri 2,69–3,1 seviyesinde seyrediyor. Bu durum alım gücünü sınırlıyor ve piyasadaki hareketi baskılıyor. Önümüzdeki 2–3 ayda kredilerde bir gevşeme, 2026 yılında ise daha belirgin bir rahatlama bekliyoruz. Bu gelişme alım-satım faaliyetlerini artırabilir.

Soru: Orta gelirli vatandaşın konuta erişim zorluklarını nasıl aşması mümkün?
Cevap: Kentsel dönüşüm projeleri bu noktada kritik öneme sahip. Devlet destekleri her yıl artıyor ve özellikle deprem kuşağında yer alan bölgelerde yatırımlar teşvik ediliyor. Kentsel dönüşüm bölgelerinden daire almak hem devlet desteklerinden yararlanmayı sağlıyor hem de uzun vadede kâr potansiyeli sunuyor. Mevcut kredi koşullarıyla orta sınıf için normal piyasa şartlarında konut almak zor; destekli projeler bu açığı kapatıyor.

Ofis ve lojistik depolara talep artıyor!

Soru: Ticari gayrimenkulde ofis, AVM ve lojistik depolar açısından trendler nasıl ilerliyor?
Cevap: Kira amortisman süreleri uzadığından dükkânlara talep azaldı. Ofis bölgeleri giderek ön plana çıkıyor; her şehirde merkezi ofis alanları oluşacak. Lojistik depolara ise özellikle sanayi ve savunma sektörü firmaları yoğun talep gösteriyor. AVM projeleri ise şehir merkezleri yerine çevre bölgelerde planlanmalı; bu yaklaşım şehir planlamasını destekliyor ve küçük esnafın rekabet gücünü koruyor.

Soru: Gayrimenkul yatırım ortaklıkları yatırımcıya ne tür avantajlar sağlıyor?
Cevap: Artık yatırımcıların doğrudan tapu almasına gerek yok. Borsa İstanbul’da işlem gören GYO’lar üzerinden yatırımcılar hisse alıp satabiliyor. Yaklaşık 1,28 milyon kişi bu sistemden faydalanıyor. En büyük avantajı, hisselerin anlık olarak nakde çevrilebilmesi. Böylece yatırımcılar nakit ihtiyacı olduğunda hızlı işlem yapabiliyor ve piyasa dalgalanmalarından korunabiliyor.

Soru: Kredi sıkılaştırma politikaları sektöre nasıl yansıyor?
Cevap: Kredi maliyetleri yükseldi ve geri ödemeler ciddi şekilde arttı. Örneğin 1 milyon TL kredi çeken bir kişi, vadesine göre 3–4 milyon TL geri ödeme yapmak zorunda kalabiliyor. Bu durum konut talebini sınırlıyor ve fiyat artışlarını baskılıyor. Geçmiş yıllarda krediler bitmeden evin değeri krediyi aşarken, artık bu garanti verilemiyor.

 Sektörde konkordatolar ve iflaslar artabilir

Soru: Önümüzdeki 5 yılda Türkiye gayrimenkul sektörü hangi riskler ve fırsatlarla karşı karşıya?
Cevap: Sektörde konkordatolar ve iflaslar artabilir; özellikle küçük ve orta ölçekli firmalar risk altında. Ancak daralma döneminde yatırım fırsatları da ortaya çıkacak. Fiyatlar baskılandığında doğru projelerde alım yapan yatırımcılar önemli kazançlar elde edebilir. Yatırımcılara tavsiyem, piyasadan tamamen çekilmek yerine fırsatları değerlendirmeleri yönünde.