Finansman giderlerine kısıtlama maliyetini artırdı
Kullanılan yabancı kaynağın öz sermayeyi aşan kısmına ilişkin; faiz, komisyon, vade farkı, kâr payı, kur farkı ve benzeri adlar altında yapılan giderlerin yüzde 10’unun gider olarak gösterilememesi zorda olan işletmelere yeni bir yük daha getirdi.
info@karadenizekonomi.com / 6.04.2021
Resmi Gazete’de 4 Şubat tarihinde yayımlanan Cumhurbaşkanlığı Kararı ile getirilen finansman gideri kısıtlaması, daha uygulama başlamadan işletmelere olan maliyeti arttı. Kararname ile işletmelerin kullandığı yabancı kaynağın öz sermayeyi aşan kısmına ilişkin; faiz, komisyon, vade farkı, kâr payı, kur farkı ve benzeri adlar altında yaptıkları giderlerin yüzde 10’unun gider olarak gösterilemeyeceği hükme bağlanmıştı. Bu hüküm 1 Ocak 2021’den itibaren başlayan vergilendirme dönemi kazançlarına uygulanacak.
Uygulamaya tepkiler
TÜRMOB Başkanı Emre Kartaloğlu
“uygulama gizli vergi artışı anlamına geliyor”
Gelir İdaresi Başkanlığı’nın internet sitesinde yayımlanan Cumhurbaşkanlığı Kararı’nın uygulama tebliğinde de işletmelerin yükünü artıracak hükümlerin yer almasına ilk tepki gösteren isimlerden biri TÜRMOB Başkanı Emre Kartaloğlu oldu. Özellikle döviz borcu olan işletmelerin kur artışlarından olumsuz etkileneceğini söyleyen Kartaloğlu, “kurda yaşanan ani yükselişlerin, işletmelerin tedarik maliyeti yanı sıra bu tarz vergi mevzuatı kaynaklı düzenlemelerden dolayı, üretim maliyetlerini de artıracağını” ileri sürdü. Döviz borcu olan işletmelerin kur değişiminden dolayı kur farkları ve komisyon gibi ödemeleri kazanç tespitinde yüzde 10’unun gider olarak kabul edilmemesi ekstra bir maliyet yaratacaktır. Zor durumda olan işletmeler için sorunların büyümesine sebep olacaktır” diye konuşan Kartaloğlu, gider kısıtlamasını “gizli vergi artışı” olarak nitelendirdi ve işletmelerin artan maliyeti fiyata yansıtacağını, bunun da enflasyonist etkisi olacağını bildirdi.
Kurtuluş Ozan Keser Yeminli Mali Müşavir
NTS YMM Denetim ve Danışmanlık A.Ş
“Düzenleme hem gelir vergisi hem de kurumlar vergisi mükellefleri için geçerli olacaktır. Bununla birlikte, kredi kuruluşları, finansal kuruluşlar, finansal kiralama, faktoring ve finansman şirketleri finansman gideri kısıtlamasından muaf olacaklardır. Yine yatırım maliyetine eklenen finansman giderleri de gider kısıtlamasına konu olmayacaktır. Yürürlükte olan 163 sayılı Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği uyarınca yatırımların finansmanında kullanılan kredilere ilişkin faiz ve kur farklarının ilgili kıymetin aktife alındığı ilk dönem yatırım maliyetine eklenmesi zorunludur. Kredi faiz ve kur farkları, sonraki dönemlerde, tercihe bağlı olarak gider veya maliyet olarak dikkate alınabilecektir. Özellikle son bir yıllık dönemde hem dövizdeki artışın hem de pandeminin şirket özkaynakları üzerinde yarattığı tahribat açıktır. Kur farkı, şirket faaliyetlerinin sekteye uğraması nedeniyle oluşan zarar çoğu zaman yabancı kaynaklarla karşılanmaktadır. Finansman gideri kısıtlamasının bu durumdaki işletmeler için ilave bir vergi yükü yaratacağı açıktır. Öte yandan, sadece finansal yabancı kaynaklardan değil, ticari yabancı kaynaklardan kaynaklanan finansman giderleri de kısıtlamaya tabi tutulmuştur. Bu anlamda, gider kısıtlamasının kapsamının oldukça geniş tutulduğu söylenebilir. Kısıtlamaya esas alınacak öz kaynak ve yabancı kaynak karşılaştırılmasının hangi tarih itibariyle yapılacağı, döviz cinsinden borçlanmaların hangi kur ile çevrilip karşılaştırmaya tabi tutulacağı, kur farkı gelirlerinin finansman giderlerinden düşülecek bir unsur olup olmayacağı, kur farkı faturalarında yer alan KDV’lerin durumu ise henüz açıklığa kavuşmuş değildir. Bakanlık, çıkaracağı bir Genel Tebliğ ile bu hususlar başta olmak üzere uygulamada ortaya çıkabilecek soru ve sorunlara cevap verecektir ancak uzunca bir süre finansman gideri kısıtlamasını konuşacağız gibi görünüyor.”
Birol Celep
Ege Kuru Meyve ve Mam. İhracatçıları Birliği Başkanı
“Bu konuda somut verilerle bakmak lazım”
“Reel olarak gelen rakamlar tam oturmuş değil. Ona bakarsak ABD Başkanı Biden de benzer şeyler söylüyor. Zenginden bunu alıp bu politikayı ABD’nin altyapı onarımları için yapılacak harcamalarda 8 yıla yayacağım ve bunun da kaynağını 15 yılda yine ülkemdeki ekonomik yatırımcı hatta dış ülkelerde yatırım yapanlardan artırarak gerçekleştireceğim diyor. Bu çok mantıklı değil mi? Dolayısıyla burada somut veriler var. Ülkemiz için bu somut verilere sahip değiliz.