FINDIKTA, EŞİT ŞARTLARDA YARIŞTIRILMIYORUZ!

Keşap Fındık Üreticileri Birliği Başkanı Mustafa Şahin, fındıkta iller arasında farklılıklar olduğuna dikkat çekerek''Eşit şartlarda yarıştırılmıyoruz''dedi.

info@karadenizekonomi.com / 23.03.2017

FINDIKTA, EŞİT ŞARTLARDA YARIŞTIRILMIYORUZ!

Şahin, Karadeniz Ekonomiye özel yaptığı açıklamasında şunları ifade ettti.

Bütün yarışlarda, her yarışın, yarış koşulları bulunmakta olup, koşullara uymayan müsabıklar, ya yarışmaya alınmamakta veya yarış sonu diskalifiye edilmektedirler. Türkiye’de fındık üretiminde bulunan çiftçileri, üretimlerinden pazara kadar geçen bir yıllık zaman ve mesafeyi, bir yarış pisti olarak kabul eder ve yarışın sonunda da elde edilecek olan ödülün, üretimden gelir elde etme, çiftçiyi destekleme veya başka değerlere sahip olmak olarak düşünür isek, doğu ile batı bölge çiftçilerinin, EŞİT ŞARTLARDA YARIŞTIRILMADIĞINI GÖRÜRÜZ

Nedenine gelince; fındık üreten onaltı İl çiftçilerinin, fındık üretimine etki eden maliyet unsurlarına baktığımızda maliyetin; üretim alanlarının ölçek büyüklüğüne, ulaşım, iletişim ve taşıma koşullarına, coğrafi ve fiziki değerlere, toprak yapısı ve verimliğine, demografik yapıya, insan gücü teminine, 

üretimde girdi maliyetlerine, mekanizasyon ve endüstriyel tarımın ne kadar kullanıldığına, birim alandan alınan ürüne bağlı olarak değiştiğini, bu değişimin, bırakın bölgeler arası farklılıklar göstermesini, İl’ler arasında bile önemli ölçüde farklılıklar gösterdiğini görmekteyiz.

Şöyle ki; fındık üretimi yapılan bölge ve İl’ler arasında ürün maliyetleri, oldukça farklılıklar göstermektedir. Örneğin, birinci standart bölgede, dekara alınan l00 kilo fındığın maliyeti, kilo başına ortalama 6.00 TL, Orta ve Batı Karadeniz bölgelerinin endüstriyel veya yarı mekanizasyon ile tarım yapılan bölgelerinde ise bu rakam, 1.50 ila, 2.00 TL arasında değişmektedir. Bu durum, İl’ler, hatta bazı ilçeler arasında bile önemli ölçüde maliyet farklılıklarının olduğunu göstermektedir

İşte, bu durumdan dolayı birinci standart bölge üreticilerinin, doğal şartlardan kaynaklanan olumsuzluklar nedeni ile üretim maliyetlerinin yüksek olmasından kaynaklı, pazarda fındıktan, diğer üreticiler ile aynı değerde kar marjı elde edemedikleri de bilinen bir gerçektir. Diğer bir ifade ile bir malın üretim maliyeti, tüm üretilen alanlarda eşit değil ise, üründen elde edilecek karın da eşit olamayacağı, bilimsel bir gerçektir. İşte bu gerçek, haklı olarak birinci Standard bölge çiftçilerini, sürekli fındığın fiyatı konusuna yoğunlaştırmakta ve yüksek sesle dillendirilmesini teşvik etmektedir.

Hal böyle iken, ülke fındık fiyatlarının bölgeler arasında cins ve kalitesine göre aynı değerlerde olması, tüm üreticilerin maliyet farkı nedeniyle bir kilodan aldıkları karın aynı olmadığını, doğu illeri ile batı illeri arasında kar marjlarının ise üç katına kadar çıktığı görülen bir gerçektir.

Yani, fındığın kilosu ister bir lira, isterse de bin lira olsun, bölgeler arasında fındık maliyeti aynı olmadığı için maliyet oranının yüzdesine göre kazanç açısından sürekli kaybeden doğu illerinde üretim yapan çiftçiler olacaktır.

Buradaki düşünceye esas olan ana tema, batı bölgelerindeki çiftçilerin ne kadar kazandığının hesabı değil, kazanç ne miktar olursa olsun, kazancın genele dağılımının eşit olmamasıdır.

Bu eşitsizliğe birde, Alan Bazlı Destek adı altında verilen ve çiftçinin, fiyat kayıplarını önlemeyi maksatlayan desteklerin, fiyat farkını önlemediği gibi maliyet, performans ve alan yeterliliği ile alanın aile gelirine olan katkı esaslarına bakılmadan, varlık esaslarına göre bir dekara da 170.00TL, bin dekara da 170,00 TL. değerlerde ödendiğinden, aileler arasında fiyattan doğan eşitsizliği daha da körükleyerek sosyal adaleti de o nispette bozacak düzeye gelmiştir.

Bunların yadsımaları olarak bu güne kadar birinci standart bölgede üretim yapan herkesin, fındık politikasını, sürekli fındık fiyatlarına endeksleyerek fiyatın alçak veya yüksek olması konusunda yazma, çizme ve konuşma gibi eylemlerinin, birinci standart bölgede üretim yapan ve gelir kaybı yaşayan çiftçilere bir yarar sağlamadığı da görülmüştür.

Bundan böyle artık fındık politikasında makas değişikliğine gidilerek, gerçek politikamızı, fiyattan ziyade maliyet unsurları üzerine kurarak, bir kilo fındıktaki kar marjının emsallerinin çok altında kaldığı gerekçesine öne çıkararak fındıkta birim miktarda elde edilecek gelirin, pazarda aynı fiyat esasına göre sağlanamayacağından hareketle, diğer çiftçiler ile gelir eşitliğinin başka destek argümanları veya mevcut desteklerde yapılacak iyileştirme yöntemleri ile sağlanmasını savunmak, en akılcı ve adaletli yol olacağı kanaatindeyim.

Ayrıca; makul bir fiyattan sonra sürekli fiyattan bahsetmek, doğu illerinde üretim yapan çiftçilerin yararına olmadığı gibi, yüksek fiyata bağlı olarak da batı bölgelerinde taban arazilere sürekli fındık dikilmekte ve dünyada fındık üretim alanlarının genişlemesine sebep olmaktadır. Bu durum, genelde Türk fındığı, özelde ise doğu bölgesi çiftçilerinin aleyhine olan bir gelişmedir.

Öteyandan, Dünya da dekara, en maliyetli üretim ile en düşük verim, Doğu Karadeniz bölgesinden sağlanmaktadır. Böyle gider ise birinci standart bölgede üretim yapan çiftiler, en zorda kalacak çiftçiler olacaktır. Yoksa yolun sonu görünüyor, hepimiz aynı geminin içindeyiz. Tekrar tekrar düşünelim. 

Kapat
× Anasayfa Abone ol Tüm haberler Ekonomi Bölgesel Şirketler Gündem Belediye Sektörler Politika e-Dergi e-Gazete Web TV Künye Karadeniz sohbetleri Yazarlar