Ordu Tarım İl Müdürü Yılmaz sektörlere yönelik destekleri anlattı!

Tarım konusunda desteklere devam ettiklerini söyleyen Ordu İl Tarım ve Orman Müdürü Kemal Yılmaz, “Fındıkta 2 bin 500’ü aşkın budamacı yetiştirdik. Bin 600’ün üzerinde örnek bahçe yaptık. Kivi konusunda DOKAP’a sunduğumuz bir projeyle yüz dekar alanda yüzde 80 hibe destekli kivi bahçeleri kurduk. 55 üreticimize yüz dekar bahçe desteği sağladık ve kurulumunu tamamladık. Bazı ürünler soğuk zincir istiyor. Bakanlığımızın da konuyla ilgili yüzde 50 hibe desteği var. Yine Bakanlığımızın kaynaklarını kullanarak seracılık yapan ama çeşitli nedenlerle seraları atıl kalan üreticilerimize naylon desteği vermek suretiyle o seraların üzerini kapatmaları ve tekrar üretime başlamaları sağlandı. Hayvancılık yapan işletmelere ahır ağıl yapımına destek veriyoruz. 93 tane bugün modern alan yaptık. Bunlara yüzde 50 hibe desteği sağladık. Şu an 9 tane ahırın yapımı devam ediyor. Bakanlık canlı hayvan alımına yüzde 40 hibe desteği veriyor. Damızlık canlı hayvan almak istiyorsa üreticimiz, aldığı hayvanın yüzde 40’ını biz ödüyoruz.” ifadelerine yer verdi.

info@karadenizekonomi.com / 9.02.2021

Ordu Tarım İl Müdürü Yılmaz sektörlere yönelik destekleri anlattı!

Murat Gürsoy ile Karadeniz Sohbetleri'nde bu hafta Ordu'nun tarımsal gücünü alanında en yetkin isimlerden biriyle konuştuk. Konuğumuz Ordu İl Tarım ve Orman Müdürü Kemal Yılmaz. Mavi ve yeşilin birleştiği kıyıları,  havasıyla nam salmış ve bereketli topraklarında fındık, kivi ve balcılığı ile tarıma dayalı ekonomisini canlı tutan kenti bir de Yılmaz'dan dinleyelim istedik.

-Katma değeri en yüksek tarım ürünlerinden biri olan fındık, bölgemizin vazgeçilmezi. Bakanlığın fındıkla ilgili yeni projeleri var mı?

Söylediğiniz gibi fındık hem bölgemiz hem de ülkemiz için çok değerli bir ürün. Biz de sahada sürekli verim ve kaliteyi artırmaya yönelik çalışmalar gerçekleştiriyoruz. Mesaimizin büyük kısmını fındığa ayırıyoruz. Ben göreve başlayalı 7 yıl oldu. O günden bugüne fındığın verimini artırmak için uğraşıyoruz ve sürekli yeni çalışmalar gerçekleştiriyoruz. Bunlardan bir tanesi de ‘Fındıkta Budama Elemanı Benim.’ İhracatçı birliğimiz tarafından desteklenen bu projede 2 bin 500’ü aşkın budamacı yetiştirdik. Çünkü budama önemli bir sorun ve bu konudaki eksikliği gidermek için budama elemanları yetiştirdik.

-Örnek bahçe konusunda neler yapıyorsunuz?

Bu konuda da 2019 yılında valiliğimizin himayesinde başlattığımız bir proje mevcut. 35 ayrı ekip oluşturduk ve geçen sene de bu çalışmalarımız devam etti. Her takımda 3 arkadaşımız olmak üzere toplam 105 personel görevlendirdik. Bu ekip il genelinde örnek bahçeler oluşturdu. Bugüne kadar toplamda ‘Örnek Uygulama Timleri Sahada’ projesiyle bin 600’ün üzerinde bahçe yaptık.

-Bildiğimiz kadarıyla ‘Fındık Bahçenizin Bakımı Bizim, Mahsulü Sizin Olsun’ projesi de mevcut, öyle değil mi?

Evet. Bu proje kapsamında da yine il genelinde 40 tane yeni örnek bahçe oluşturduk ve bu bahçelerin budaması uzman arkadaşlarımız tarafından yapılıyor. Bunun yanı sıra gübreleme için toprak tahlili yapıyoruz. Numune sonuçlarına göre uygun gübreleme programı oluşturuluyor. Fındıkta zirai mücadele çalışmaları da yine uzman arkadaşlarımızca denetimi yapılıyor. Bugüne kadar tüm ilçelerimizde toplamda örnek 3 bin bahçe gerçekleştirdik. Bu 3 bin bahçemizde verim yaklaşık 300 kilogramlara hatta sulama sistemi kurduğumuz bahçelerde 400 kilogramı bulan verim değerlerine ulaştık. Bizim amacımız da bu bahçelerin sayısını artırmak.

-Peki, fındıkta gübreleme tarihi nedir?

Şubat ayının 15’inden itibaren kompoze gübrelerin kullanım zamanı gelmiş oluyor. Bu tarihten itibaren üreticilerimiz bahçelerine kompoze gübreyi uygulamalı ancak buna ihtiyaç yoksa bahçenin fosforlu ve potasyumlu gübrelerini kasım ayında uygulamışsa, mart ayında tomurcukların patladığı zaman azotlu gübrenin birinci yarısını uygulamalılar. İkinci yarıyı da mayıs ayında atacaklar. Bilinçli bir üreticinin bunları yapması gerekiyor yoksa yüzde 40 verim kayıplarına sebep oluyor. Şu an fındıkta kozalak akarı tam yapraksız dönemdeyiz. Üreticilerimizin bunları toplayıp ocağın dibine bırakması lazım.

-Yaptığınız çalışmalarla nasıl bir sonuç elde ettiniz?

Son 5 yıllık verilerimiz ile bir önceki 5 yıllık verilerimizi karşılaştırdık. Bunun sonucunda ortalama verimde 21 kilogramlık artış gördük. Mevcut arazi miktarını dikkate aldığımız zaman, bu ilin ekonomisine 1 milyar liralık katkı sağlamışız demek oluyor. Tabi bu ilave katkı her geçen yıl artacak. Çalışmalarımız çığ gibi büyüyor, üreticilerimiz bahçede her gün çalışıyor.

-İklim değişikliği ve tarım sigortası hakkında neler söylemek istersiniz?

Dünyada bir iklim değişikliği yaşanıyor ve bu ülkemizde de oldukça hissediliyor. Kış aylarındayız ama dışarda ciddi bir sıcaklık söz konusu. Havanın böyle olması bitkileri ciddi zararlara uğratabilir. Tabi üreticimizden bu etkileri azaltacak birtakım tedbirleri gerçekleştirmesini istiyoruz ancak bunlar da bir yere kadar. Donun etkisini biraz hafifletip, bir miktar ürünü kurtarabilirsiniz ancak bu noktada üreticinin tek sahibi TARSİM. Üretici kesinlikle tarım sigortasını yaptırmalı.

-Geçmiş yıllara baktığınız zaman insanlar tarım sigortası konusunda daha çok bilinçlendi mi?

İklimde yaşanan bu değişiklikler tarım sigortasını zorunlu hale getirdi diyebiliriz. Önceki yıllara göre bir artış var tabi fakat genelde bir afet yaşandığında üretici tarım sigortasının değerini anlıyor. Bir felaketi yaşamadan tarım sigortası yaptırılmalı. Buradan da duyuralım; tarım sigortası kivide 21 Şubat, fındıkta ise 11 Mart tarihine kadar yaptırabiliyor. Ayrıca bakanlığın Dijital Tarım Pazarı (DİTAP) projesine dâhil olan üreticilere de tarım sigortasında yüzde 5’lik bir indirim uygulanıyor.

-Geçtiğimiz yıllarda kivi üretiminde Ordu’da rekor kırılmıştı. Şu anki durum nedir?

Sulama imkânı olan üreticilerimizin fındığın yanına iki üç dekarlık bir alanda bile olsa kivi ayırmalarını ve ürünlerini çeşitlendirmesi gerektiğini hep söylüyorum. Çünkü kivi çok getirisi olan bir ürün. Ordu kivisi de 2019 yılında coğrafi işaretle tescillenerek Türkiye’de bir ilk oldu. Depoya dayanımı uzun ve kendine has bir aroması var. Dışardan alıcılar özellikle Ordu kivisini satın almak için ilimize geliyorlar. Sorunuza gelecek olursak, 2020 yılında 8 bin 200 ton kivi üretimi gerçekleştirerek önceki rekoru kırdık ve il ekonomisine 50 milyon TL’lik katkı sağladık.

-Peki, kivinin marka değeri kazanmasıyla başka projeleriniz var mı?

Elbette. Yeni bahçeler oluşturmak için çalışmalara başladık. DOKAP’a sunduğumuz bir projeyle yüz dekar alanda yüzde 80 hibe destekli kivi bahçeleri kurduk. 55 üreticimize yüz dekar bahçe desteği sağladık ve kurulumunu tamamladık. Ayrıca geçen senenin sonunda bakanlığa sunduğumuz bir projemiz daha onaylandı. Böylelikle yeni bahçeler oluşturup, kivi üretimini daha iyi yerlere taşıyacağız.

-Kivi üretiminde ülkemizde kaçıncı sıradayız?

İlk üçteyiz diyebiliriz. Zaman zaman ikinci oluyoruz, Bursa önümüze geçiyor.

-Soğuk hava depoları konusunda çalışmalar yapılıyor mu?

Soğuk hava deposu kesinlikle şart. Mesela ahududu gibi ürünler için de çalışmaya başladık. Bazı ürünler soğuk zincir istiyor. Bu nedenle soğuk hava depo sayımızı artırmamız lazım. Bakanlığımızın da konuyla ilgili yüzde 50 hibe desteği var. Başvuruların gelmesi durumunda değerlendirip üreticilerimize soğuk hava deposu konusunda da destek vereceğiz. Ayrıca fındık için de soğuk hava depolarını olmazsa olmaz görüyorum. 

-Şimdi de bir başka zengini olduğumuz baldan bahsedelim biraz. Ordu Arıcılık Araştırma Enstitüsü bünyesinde kurulan bal paketleme tesisi ve analiz laboratuvarı sahte balın engellenmesinde büyük rol üstleniyor. Türkiye'de en fazla bal üretiminin yapıldığı ilimizde arıcıların emeğinin karşılığını almasını da sağlayacak. Arıcılığın daha çok gelişmesi için çok büyük bir adım. Daha fazla neler yapılabilir bu konuda?

Türkiye’nin en çok balın üretildiği il Ordu. Yaklaşık 18 bin ton civarında bal üretimimiz söz konusu. Sektörde faaliyet gösteren üç bine yakın arıcımız var. Yaklaşık 600 bin koloniyle de bal üretimi gerçekleştiriyoruz. Kurulan yeni bir tesisimizde BALMER projesi adı altında ürünler paketleniyor. Bugüne kadar birtakım sıkıntılar oldu ancak güzel gelişmeler var ve çok iyi duruma gelecek. Her zaman söylüyorum, bu tesis bölge arıcılığının gelişmesine, arıcılarımızın baldan daha çok kazanmasına imkân sağlayacak. Arıcılık denince akla sadece bal gelmemeli. Polen, propolis, arı sürü gibi diğer arı ürünlerini de arıcılarımızın üreterek buradan da ilave katkı sağlamalarını istiyoruz.

-Yıllık bal üretiminden ne kadar kazanç elde ediliyor?

Yaklaşık olarak ilimize 350 milyon civarında bir katkı sağlıyor. Ama eğer biz arı sütü üretimini buna katarsak daha farklı olur. Çünkü arı sürü çok ciddi getirisi olan bir ürün. Bu konuda da Arıcılık Araştırma Enstitümüz, Büyükşehir Belediye Başkanlığımız ve İl Tarım Orman Müdürlüğümüz ortak hareket etmek suretiyle arıcılarımıza arı sütü üretimi konusunda eğitimler verildi. Arı sütü üretimlerini artırmak amacıyla daha çok arıcımızın bu şehrin ekonomisine katkısını artıracağız. Bu sektörle uğraşan üreticilerimizin daha çok para kazanmasını sağlayacağız.

-Elimizdeki kaynakları yeterli düzeyde kullanabiliyor muyuz?

Atıl araziler ilimizde de mevcut. Özellikle Mesudiye ve Akkuş ilçelerimizde atıl arazilerimiz, tarla alanlarımız var. Diğer ilçelerimizde çok fazla atıl arazimiz söz konusu değil. Çok küçük alanlarımız olabilir ama geneli fındıkla kaplı veya kiviyle. Bu ilçelerimizde de il dışında kalan, İstanbul ve farklı şehirlerde kalan çok sayıda üreticimiz var. Bu alanlarda farklı kaynaklardan farklı projeler uygulamak suretiyle 2020 yılında Büyükşehir Belediyesi’nden sağlanan kaynakla 4 bin dekar alanı yem bitkisi üretimine açtık. Yine büyükşehirden siyez buğdayı üretimini artırmak projesi kapsamında 500 dekar alanı buğday üretimine açtık. Aynı şekilde bakanlığımız kaynakları kullanılarak bin 600 dekar alanı yine buğday üretimine açtık. Kullanılmayan arazileri üretime kazandırıyoruz.

-Peki ya seracılık?

Yine bakanlığımızın kaynaklarını kullanarak seracılık yapan ama çeşitli nedenlerle seraları atıl kalan üreticilerimize naylon desteği vermek suretiyle o seraların üzerini kapatmaları ve tekrar üretime başlamaları sağlandı. Aynı şekilde mantar tesislerimiz için de yine bakanlığımıza sunduğumuz bir proje ile bu alanlarda kompost tedarik edip bu üreticilerimizi yine üretime başlamasını sağladık. Atıl olan arazilerimizi değerlendirmek adına her türlü çalışmayı yapıyoruz. Mesudiye’de çilek bahçeleri oluşturduk. İlimiz genelinde bir zamanlar çilek üretimi 12 dekarda 15 tona düşmüş bugün ise 450 dekarda bin 100 tona çıktı. Bir karış yer bile bırakmıyoruz.  Ekilecek, dikilecek yerleri üretime açıp, kazandıracağız.

-Biraz da su ürünleri sektörünün ilimiz ekonomisine katkısını konuşalım…

Ordu bir sahil şehri ve su ürünleri de bu anlamda ekonomik getiri sağlayan bir sektör. Tabi iki türlü su ürünlerinin sektöre katkısı var; birincisi avcılıkla elde edilen su ürünlerinin satışıyla ilin ekonomisine sağlanan katkı, ikincisi de üretimle. Kurduğumuz balık çiftliklerimiz var. Hem iç sularda hem de denizde ağ kafeslerde balık yetiştiriciliği yapılıyor. Bu yapılan üretimle yetiştiricilikle elden edilen su ürünlerinin levrekle somon olarak yetiştiriliyor. Türkiye’de Ordu nüfusuna kayıtlı yaklaşık 6 bin 500 kişi sektörde görev alıyor. Amatör olarak avcılık yapan, balıkçılıkla uğraşan 4 bin kişi mevcut. Denizde faaliyet gösteren 465 ruhsatlı teknemiz var. Yani bu sektör ilimiz için son derece önemli. Tabi bu avcılıktan elde edilen ürün miktarı yıldan yıla değişkenlik gösteriyor.

-Örnek verebilir misiniz?

Mesela 2020 yılında 28 bin ton avcılıktan elde edilen su ürünlerimiz var. Bin 400 tonlarda yetiştiricilikten elde edilen üretimimiz bugün 3 bin 500 tona çıkmış durumda ve sektöre ekonomik olarak sağlamış olduğu katkı avcılıktan elde edilen ürün miktarına bağlı olmak kaydıyla 350- 450 milyon civarında. Ürün miktarı artarsa bazı iller 40 bin ton oluyor, bazı iller 25 bin ton oluyor. 40 bin ton olduğunda bu ekonomiye sağlanan katkı 500 bin ton oluyor. Her anlamda su ürünleri sektörü ilimiz için çok değerli.

-Yetişen levrek ve somonları ihracat mı yapıyoruz?

Levrekte de somonda da bir miktar ihracatımız var. Özellikle somonda ihracat yapılıyor ve bunun önümüzdeki günlerde daha da artacağına inanıyorum. Şu anda kafes balıkçılığı üretim kapasitemizde 5 bin ton civarında.

-Girdi maliyetleri konusunda şikâyetler geliyor. Bu konuda ne gibi çalışmalar mevcut?

Bakanlığımızın girdi maliyetleri yükseldi. Bunu hepimiz kabul ediyoruz ancak girdi maliyetlerinin etkisini azaltmak amacıyla bakanlığımız her sektöre kendi alanlarıyla ilgili destek sağlıyor. İlimiz için en önemlisi mazot ve gübre desteği. Bunun dışında hayvancılık yapan işletmelere ahır ağıl yapımına destek veriyoruz. Ahır ağıl yapmak isteyenlere yüzde 50 hibe desteği veriyoruz. 93 tane bugün modern alan yaptık. Bunlara yüzde 50 hibe desteği sağladık. 8 milyon toplam hibe desteği vermişiz. Şu an 9 tane ahırın yapımı devam ediyor. Bakanlık canlı hayvan alımına yüzde 40 hibe desteği veriyor. Damızlık canlı hayvan almak istiyorsa üreticimiz, aldığı hayvanın yüzde 40’ını biz ödüyoruz. Bakanlığımızın buzağı desteği de var. 470 TL’den 925 TL’ye değişen rakamlarda biz bir buzağı için destek ödemesi yapıyoruz. İlimizde de şu an 25 milyon civarında toplam buzağı desteği gerçekleştirdik. Anaç koyun desteği bu sene 30 TL’ye çıktı. Bir anaç koyun için 30 TL veriyoruz.

-Eklemek istediğiniz bir şey var mı?

Kuraklığın gündemde olduğu bu dönemde sulama yatırımları çok büyük önem arz ediyor. İmkânı olan üreticilerimize bizim vereceğimiz desteklerden yararlanmak suretiyle bahçelerinde sulama sistemleri kurmalarını istiyorum. Önümüzdeki dönemde sulaması olan üreticilerimiz bu farkı kesinlikle hissedecektir. Bakanlığımız tarım, ekonomi ve kırsal altyapı yatırımların desteklenmesine yönelik hibe programları uyguluyoruz. 250 bin liradan başlayıp 3 milyon TL’ye kadar destek sağlıyoruz. Küçük ölçekli projeler 20 Şubat, büyük ölçekli projelerin son tarihi ise 6 Mart.

-Teşekkür ederiz…

Kapat
× Anasayfa Abone ol Tüm haberler Ekonomi Bölgesel Şirketler Gündem Belediye Sektörler Politika e-Dergi e-Gazete Web TV Künye Karadeniz sohbetleri Yazarlar