Yeşil ekonomide geç kalmanın bedeli

İklim değişikliklerinin ve kuraklığın hüküm sürdüğü günümüz dünyasında sürdürülebilir kalkınmanın temel stratejisi kabul edilen yeşil ekonomi anlayışının çevresel kaygılar ile ekonomik amaçlar arasındaki çelişkiyi ortadan kaldıracak bir yol olduğu düşüncesi artık daha çok dillendirilmeye başlandı.

info@karadenizekonomi.com / 19.07.2021

Yeşil ekonomide geç kalmanın bedeli

Bu konu Karadeniz Ekonomi Dijital Platformları’nda Analiz programına konuk olan ekonomist-yazar Şeref Oğuz’un da üzerinde ısrarla durduğu bir konu oldu. Yeşil mutabakatı 1994 yılında tartışılmaya başlanan ve 1996 yılında yürürlüğe giren AB ile Gümrük Birliği’nde başımıza gelen felaketleri ve çözümleri ortaya koyan bir kavram olarak tanımlayan Oğuz, “o dönem nasıl ki CE kısaltmasıyla bir belge tanımlandı ve bu belgeye sahip olmayanların hiçbir şekilde ihracat yapamayacağı kayıt altına alındı. İlk başlarda her ne kadar buna aldırış etmesek de o belge olmayınca satış yapılamayacağı ortaya çıkınca düzenlemenin önemi ortaya çıktı. Ülkemizde bu düzenlemeye uyum sağlayanlar çok kazandı uyum sağlayamayanlar döküldü. Benzer durum yeşil mutabakat için de söz konusu olacaktır” uyarısında bulundu.

Gecikmenin faturası

Konuya ilişkin duyarlılığını “her ne olursa olsun gezegeni kirletmeyeceksin” sözleriyle ortaya koyan Oğuz, “yeşil mutabakat şartlarına uyum gösteren şirketlerimiz ileri gidecek diğerleri ise silinecek. Bugün veya yarın coronavirüs salgını elbette kontrol altına alınır ama yeşil ekonominin getireceği yeni standartları bize hem zaman hem finans açısından çok fazla maliyet yükleyecektir. Yani gecikmenin faturası çok ağır olur” dedi.

TİM de üst düzey uyumu hedefliyor

Özellikle Türk tekstil sektörü, eylem planıyla kalıcı bir dönüşüm sağlayarak küresel ihracattaki pazar payını daha da artırmayı amaçlarken Avrupa Yeşil Mutabakatı normlarına üst düzey uyumu hedefliyor. Konuya ilişkin görüş belirten TİM Başkanı İsmail Gülle, “Eylem planımızdaki hedeflerle Türkiye’yi sürdürülebilirlik alanında marka ülke haline getireceğiz. Yılın ilk yarısında 6,2 milyar dolar ihracatla tüm zamanların en yüksek ihracatını gerçekleştiren ve dünyanın en büyük beşinci ihracatçısı olan tekstil sektörü sürdürülebilirlik konusunda öncü olmak için ‘sürdürülebilir tekstil’ vizyonunu tüm sektörde tabana yaymak amacıyla hazırlanan eylem planının detayları belli oldu.  Plan kapsamında tekstil sektörü atık suların geri kazanımı, su ve enerji tüketiminin azaltılması, geri dönüşüm gibi birçok önemli konuda somut adımlar atacak. Ayrıca, karbon emisyonunun azaltılması için yol haritası hazırlanacak” ifadelerini kullandı.

Kutu

Yeşil mutabakat nedir?

1990’lı yıllardan itibaren küresel bir gündem maddesi haline gelen sera gazı emisyonu, küresel ısınma ve iklim değişikliğinin sonucu olarak bu sorunlarla mücadele kapsamında bölgesel veya uluslararası düzeyde birçok çalışma yürütülmektedir. Son olarak 2015 yılında imzalanan Paris İklim Anlaşması ile dünyadaki ülkelerin tamamına yakını, sera gazı emisyonlarının ve küresel ısınmanın azaltılması için birtakım taahhütlerde bulunmuştur. Bu sorunların çözümü için şimdiye kadar en somut adımları atan ve diğer ülkeleri de bu konuda teşvik eden Avrupa Birliği (AB), sürdürülebilir bir dünya inşa etme konusundaki kararlılığını daha da derinleştirmektedir. Kasım 2019’da yayınladığı Avrupa Yeşil Mutabakatı (European Green Deal) bildirisi de bu kararlılığın ve hassasiyetin bir sonucu olmuştur. Bu mutabakat, sadece AB üye ülkeleri için değil, AB ile siyasal, ekonomik ve coğrafi açıdan ilişkisi bulunan tüm ülkeler açısından büyük bir önem arz etmektedir. Bunun yanı sıra AB ile doğrudan veya dolaylı olarak bağlantı içerisinde olan kamu ve özel sektör kuruluşları ve uluslararası kuruluşlar da yayınlanan mutabakatın kapsamı alanına girmektedir. (ÖZEL HABER-REŞAT GÜNGÖR)

Kapat
× Anasayfa Abone ol Tüm haberler Ekonomi Bölgesel Şirketler Gündem Belediye Sektörler Politika e-Dergi e-Gazete Web TV Künye Karadeniz sohbetleri Yazarlar