Teknede tatil

Murat Gürsoy ile Karadeniz Sohbetleri’nde bu hafta denizlerdeyiz. Konuğumuz yatçılıkta “dünya lideri” diye adlandırabileceğimiz bir firma olan Trio Deniz’in Yönetim Kurulu Başkanı Murat Bekiroğlu. Dünyaca ünlü yat markalarının Türkiye distribütörü olan Bekiroğlu ile tüm yönleriyle sektördeki gelişimini, denizi ve tekne tutkusunu konuşacağız. Ve tabi ki pandeminin tekne turizmine yansımaları ile değişen tatil anlayışlarını…

info@karadenizekonomi.com / 3.05.2021

Teknede tatil

Türkiye’de son 20 yıldır en çok talep gören teknelerin başında yelkenliler geliyor. Yelkenli aslında denizciliğin temelini oluşturan bir segment. Hem denizle iç içe bir yaşamı simgeliyor hem de yelken yapmak pratiği daha çok denizcilik tecrübesi kazandırıyor. Diğer yandan, Türkiye, tüm dünyada akaryakıtın en pahalı olduğu ülkeler arasında. Dolayısıyla, çok daha küçük motorları olan ve yelken yapılarak motorsuz seyir yapılabilen yelkenliler, tekne sahiplik maliyetini çok ciddi anlamda düşürüyor. Dolayısıyla, yelkenliye olan yüksek ilginin aynen devam edecektir. 

-Bilenler biliyor ama yine de soralım Trio Deniz’in kaç yıllık bir geçmişi var?

-2005 yılında kurulduk. Yani yatçılık sektöründe 16 yıllık geçmiş ve deneyime sahibiz. Sektörünün lider firmalarından birisiyiz. Bu süre içinde yüzde yüz müşteri memnuniyeti sağlayarak ve en iyi iş pratiklerini uygulayarak çalıştık. Sanlorenzo, Bluegame, Prestige, Jeanneau, Sacs, Hanse, Moody ve Excess gibi hepsi segmentiyle özdeşleşmiş, standartları belirleyen dünyaca ünlü 8 farklı ikonik markanın Türkiye distribütörüyüz.

-Hanse Group tarafından iki farklı kategoride “yılın bayisi” ödülüne layık görüldüğünüzü biliyoruz. Global satış lideri SanLorenzo’da elde ettiğiniz başarıyı neye borçlusunuz?

-Trio Deniz geride bıraktığımız yıl içerisinde aynı anda hem Hanse hem Prestige hem de Jeanneau markaları tarafından “yılın bayisi” seçildik. 2021 yılı satış rakamlarına göre de Sanlorenzo’nun Avrupa’daki en büyük bayisiyiz. Tüm bu başarıların birkaç sebebi var. Öncelikle, Türk insanı her geçen gün denizin ve teknenin değerini daha çok anlıyor. Türkiye’de marinalar çoğalıyor, denize kıyısı olan şehirlerde yelken kulüpleri ve yelken okullarının sayısı artıyor, Amatör denizci belgesi alan kişi sayısı her yıl katlanarak artıyor. Denize ve tekneye olan bu ilgi doğal olarak tekne satış rakamlarına da yansıyor.

-Bu performansı kaç kişilik ekiple gerçekleştiriyorsunuz?

-Aslında satış yerine hizmet odaklı bir firma olarak anılmak daha çok hoşumuza gidiyor. 8 kişilik bir satış ekibine karşılık 6’sı mühendis 45 kişilik bir satış sonrası ve teknik hizmetler ekibiyle İstanbul, Bodrum ve Göcek’teki kendi servis merkezlerimizden tekne severlere hizmet veriyoruz. Kısacası, en çok tekne satan değil, sattığı ürünün arkasında en sağlam duran, müşterisine en hızlı ve en nitelikli hizmeti veren firma olmak için yatırım yapıyoruz ve emek veriyoruz. Ne mutlu ki bu yatırım ve emek yıllar içerisinde karşılığını buldu ve şu an temsilcisi olduğumuz tüm dünya markaları tarafından her yıl ödüllere layık görülür hale geldik.

-Bir distribütör olarak Türkiye yat sektörünün gelişimini nasıl değerlendiriyorsunuz?

-Türkiye’de yat sektörü genç, dinamik ama aynı zamanda belli bir büyüklüğe de ulaşmış durumda. Dolayısıyla, birçok dünya devi için Türkiye en önemli ülkelerden birisi. Hem Avrupa ülkelerindeki birçok geleneksel pazarla yaklaşan ciddi bir büyüklüğe sahip hem de geleneksel pazarların aksine hala ciddi bir büyüme potansiyeline sahip.

-Birçok sektör için zor koşullarda geçen 2020 yılında yat sektörünün seyri nasıl oldu?

-Elbette dünyada ve ülkemizde virüsün etkileri çok yoğun oldu. Ama pandemide büyüyen sektörlerden biri olduk. Tıpkı otomotiv sektörü gibi yoğun taleplerle büyüdü. Ama üretim alanında ve tedarikte sıkıntılar yaşanmadı değil.

-2021 yılı için hedef ve beklentilerinizi ve sizin bakış açınızla sektörün gelişimini öğrenmek istersek öngörüleriniz nedir?

-Az önce belirttiğim gibi pandemi, tüm dünyayı ve sektörleri sarstığı gibi teknecilik sektörünü etkiledi. Talep anlamında düşüş olmamakla ve aksine artış olmakla birlikte özellikle üretim alanında ve tedarik zincirinde ciddi aksamalar ve gecikmeler oluşmaya başladı. Tüm dünyada tekneye olan talep son 20 yılın en üst seviyesinde.

-Pandeminin getirdiği kapanma ve kısıtlamaların bu talepte etkili olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz sanırım…

-Tabi ki… Buna sosyal mesafe, izolasyon ihtiyacı ve uzaktan çalışma pratiğinin yaygınlaşmasını da eklersek salgın insanları denize ve tekneye yöneltti. Tekne, kalabalıklarla muhatap olmadan en kaliteli zaman geçirebileceğiniz ortamların başında geliyor. İş hayatları aktif ve yoğun olan deniz severler daha önceleri zaman eksikliğinden dolayı tekne alma konusunda tereddüt ederken, şimdi evden çalışma yerine tekneden çalışma konseptiyle hem iş hayatlarını sürdürüyorlar hem de teknelerinde kaliteli ve sosyal mesafeli bir hayat sürebiliyorlar.

-Geçen yıldan kazandığınız deneyimle soralım o halde. Bu özel durum tekne tatilini seçeneğini tetikler mi?

-Tam da öyle oldu. Çok olumlu gelişmeler yaşandı geçen yıl. Trio Deniz, tekne turizmi sektöründe Göcek’teki Saysail markasıyla yer alıyor. Hanse ve Excess markalı teknelerden oluşan 10 teknelik filomuzla kaptanlı ve kaptansız tekne kiralama hizmeti veriyoruz. Pandemi sebebiyle haklı olarak otel ve tatil köyü konseptine mesafeli yaklaşan insanlar teknede tatil yapmayı tercih ettiler. Gelen talepler doğrultusunda bu yıl da aynı olacağını düşünüyorum.

-Bu sorumuz da meraklıları için… Her yıl Avrupa’da ve ülkemizde önemli fuarlara katıldınız. Son iki yılı saymazsak… Yat sektöründe yeni trendler nelerdir?

-Pandemi nedeniyle 2020 baharından bu yana birçok uluslararası fuar iptal oldu. Şubat ayında İstanbul’da gerçekleşen CNR Avrasya Boat Show da aynı şekilde yapılamadı. 2021 sonbaharıyla normale dönüş beklense de fuarların ancak 2022’nin ikinci yarısında ve 2023 yılında eski verimine kavuşacağını düşünüyoruz. Türkiye’de son 20 yıldır en çok talep gören teknelerin başında yelkenliler geliyor. Yelkenli aslında denizciliğin temelini oluşturan bir segment. Hem denizle daha iç içe bir yaşamı simgeliyor hem de yelken yapmak pratiği deniz severlere daha çok denizcilik tecrübesi kazandırıyor. Diğer yandan, çok pratik faydalar da söz konusu.

-Yakıt fiyatlarındaki pahalılık da bunda etken mi sizce?

-Bu son derece doğru bir tespit. Türkiye, tüm dünyada akaryakıtın en pahalı olduğu ülkeler arasında. Dolayısıyla, çok daha küçük motorları olan ve yelken yapılarak motorsuz seyir yapılabilen yelkenliler, tekne sahiplik maliyetini çok ciddi anlamda düşürüyor. Dolayısıyla, yelkenliye olan yüksek ilginin aynen devam edeceğini düşünüyoruz.  

-Sektörün önünün daha da açılmasında en önemli sorun sizce nedir?

-Tekne barınma konusundaki kapasite ve çeşitlilik eksikliğinin yanı sıra hâlihazırdaki marinaların yüksek fiyatları bana göre sektörün önündeki önemli sorun. Tekne sahipleri marinalara yıllık bağlama bedeli, karaya alma bedeli, elektrik, su, usta giriş parası gibi farklı kalemlerde ciddi paralar ödüyorlar. Ülkemizde var olan altyapı marinaya ihtiyacı olmayan ve römork üzerinde taşınabilen teknelere uygun değil. Birçok sahil şehrinde halka açık römorkunuzla gittiğinizde teknenizi suya indirecek tek bir rampa bile yok. Bu rampaların çoğaltılması, bunların yanlarına römorkların park edebileceği otoparklar yapılması tekne sahiplerinin marina bağımlılığını ve dolayısıyla her yıl katlanmak sorunda oldukları tekne sahiplik maliyetlerini ciddi anlamda azaltacaktır ve tekneciliği daha geniş kitlelerle buluşturacaktır.

Kapat
× Anasayfa Abone ol Tüm haberler Ekonomi Bölgesel Şirketler Gündem Belediye Sektörler Politika e-Dergi e-Gazete Web TV Künye Karadeniz sohbetleri Yazarlar