“Yatırım teşviklerinde bölge ayrımı yapılmasın”

Yaşar Group CEO’su Polatcan, “ Yatırım teşvik sistemleri değişen küresel ve ulusal koşullara göre sürekli yenilenmeli, bölge ayrımı yapılmaksızın seçilmiş sektörlere sunulmalı ve proje bazlı çeşitlendirilmelidir.”

info@karadenizekonomi.com / 3.09.2019

“Yatırım teşviklerinde bölge ayrımı yapılmasın”

“Ülkenin şu an içinde bulunduğu durum en riskli dönemlerden bir tanesidir. İşsizlik oranlarının her geçen gün artması, üretimin azalmasına sosyal dengelerin bozulmasına neden olmaktadır.” Bu sözler Yaşar Group CEO’su Mustafa Polatcan’a ait. Türkiye’nin içinde bulunduğu ekonomik sorunların çözümü için yapılması gerekenleri anlatan Polatcan her şeyden önce ekonomik krizin derinliği ve getirdiği sorunların iyi tespit edilmesi gerektiğini vurgulayarak şunları söyledi; “Dünyada ilk 20 ülke arasında 17’inci sırada yer alan Türkiye ekonomisi, son yıllarda jeopoitik istikrarsızlıklar, yüksek faizler, azalan yabancı sermaye, art arda yapılan seçimler gibi faktörlerin olumsuz etkisi altında kalmıştır. Ülkemizin 2023 yılı hedefleri arasında dünyanın ilk 10 büyük ekonomisi arasına girmek, yıllık Gayri Safi Yurtiçi Hasıla (GSYH)’i 2 trilyon dolara, kişi başına düşen milli geliri 20 bin doların üzerine çıkarmak, 500 milyar dolarlık ihracat ile ihracatta ileri yüksek teknolojili ürünlerin payını yüzde 20’lere ulaştırmak yer almaktadır. Bu hedeflere katma değeri  yüksek ürünler, verimlilik, kalite, ölçek ekonomisini ve çağın gerektirdiği organizasyon becerisine sahip bir üretim ve sanayi yapısı olmadan ulaşılamaz.”

Sistemin statik değil dinamik olması gerek

Sanayinin rekabet gücünün artırılması için sistemin statik değil dinamik olması gerektiğini belirten Polatcan, “Son yıllarda Yatırım Teşvik Sistemi ve Kamu Destekleri Yatırım Teşvik sistemi doğru bir yönde ve anlayışta geliştirilmektedir. Ancak sistemin statik değil dinamik olmasına ihtiyaç duyulmaktadır. Teşvik Sistemi, değişen küresel ve ulusal koşullara göre sürekli yenilenmelidir. Ayrıca sadece bölgesel teşvikler arzu edilen ivmeyi kazandırmaya yetmeyecek. Teşvikler bölge ayrımı yapılmaksızın seçilmiş sektörlere, özellikle orta ve yüksek teknolojik  ürünlerin üretilmesinde sunulmalı ve proje bazlı çeşitlendirilmelidir. Türkiye’de istihdam üzerindeki sosyal güvenlik ve vergi yükü OECD ortalamasının çok üzerinde yer almaktadır. Bu yük sanayinin maliyetini ve rekabet gücünü olumsuz etkilemektedir. İstihdam üzerinde de caydırıcı yönde etki yapmaktadır.” dedi.

Kaynak Kullanımı Destekleme Fonu kaldırılmalı

AR-GE ve inovasyon için sağlanan destekler üzerinde revizyon yapılması gerektiğini bu sayede ülkenin inovasyon, üretim ve ihracat üssü haline dönüşeceğini de dile getiren Polatcan konuşmasını şöyle sürdürdü; “ AR-GE destekleri artarak sürdürülmelidir. Son yıllarda sanayicimizin en büyük sorunlarının başında finansman sıkıntısı geliyor. Sanayide rekabet gücünü artırmak için, ithalatta tüketim malı dışarıda bırakılarak, kapasite raporlarında belirtilen hammadde ve yatırım malı ithalatında Kaynak Kullanımı Destekleme Fonu (KKDF) tamamen kaldırılmalı, sanayicilere kapasite belgelerine bağlı olarak KKDF ödemeden ithalat yapabilme imkanı tanınmalı, finansman imkanlarından daha fazla yararlanılmasına yönelik çalışmalar yapılmalı, KOBİ’lerin finansmana erişim imkanları artırılmalı, KOSGEB’in  sıfır faizli kredi destekleri sürekli olarak sunulmalıdır.”

Polatcan son olarak sanayicinin en önemli sorunlarından biri olan ara eleman ihtiyacını çözmek için mesleki eğitim reformunun bir an önce gerçekleştirilmesi ülkenin üretime odaklanarak borçlanma ekonomisinin yerine üretim ve istihdam odaklı ekonominin kuruluşuna bir an önce başlaması gerektiğini sözlerine ekledi. KARADENİZ EKONOMİ

 

Kapat
× Anasayfa Abone ol Tüm haberler Ekonomi Bölgesel Şirketler Gündem Belediye Sektörler Politika e-Dergi e-Gazete Web TV Künye Karadeniz sohbetleri Yazarlar