31.10.2025
 
Katma değerli üretim, makineli tarım ve rekabetçi politikalarla Türk fındığının gücü artıyor.
Dünyanın en büyük fındık üreticisi olan Türkiye, küresel pazarda yıllardır liderliğini koruyor. Ancak artık sadece üretim gücüyle değil, katma değerli ürünlerle, sürdürülebilir üretimle ve yenilikçi politikalarla öne çıkma zamanı. Türk fındığı, bugün ülkemize 2–3 milyar dolar döviz girdisi sağlıyor. Oysa çikolata, ezme, sütlü ürünler ve kozmetik gibi alanlarda işlenip ihraç edildiğinde, bu rakam 10 milyar dolara ulaşabilecek potansiyele sahip.
Ferrero Fındık Genel Müdürü Bamsı Akın’ın basına yansıyan açıklamalari ve satır aralarında yaptığı açıklamalarda gibi, “Türk fındığının geleceği kaliteye bağlı.” Ancak bugün artık bu hedef, yalnızca küresel alıcıların değil; Türk fındık sanayicisinin, üreticisinin, ziraat odalarının ve kamu kurumlarının ortak vizyonu haline gelmiş durumda. Başarılı çalışmaları sahada gözlemliyoruz.
Sürdürülebilir Tarımda Güçlü İşbirliği
Ferrero’nun uyguladığı sürdürülebilirlik ve iyi tarım uygulamaları, bugün Tarım İl ve İlçe Müdürlükleri, Ziraat Odaları ve Türk fındık sanayicileri tarafından başarıyla hayata geçiriliyor. Bu güçlü işbirliği sayesinde verimlilik ve kalite Türk fındık dikim sahalarında gözle görülür biçimde artıyor.
Çiftçiler modern üretim tekniklerine erişiyor, sulama sistemleri yenileniyor, tarımda bilgi paylaşımı yaygınlaşıyor. Sonuç olarak hem ürün kalitesi hem de çiftçinin kazancı artıyor.
Üreticinin Daha Fazla Kazanması İçin Yeni Dönem
Türk fındık sektörünün geleceğinde, üreticinin daha fazla kazanması temel öncelik olmalı. Bunun yolu ise üretim maliyetlerini azaltmaktan geçiyor.
Artık fileli sistemler, makineli hasat ve modern bahçe yönetimi gibi yenilikçi uygulamaların yaygınlaştırılması gerekiyor.
Bu sistemlerle hem iş gücü maliyetleri azalacak hem de hasat süresi kısalacak. Makineli tarıma geçiş, özellikle genç çiftçiler için tarımı yeniden cazip hale getirecek; sürdürülebilir, verimli bir üretim modelinin kapısını aralayacaktır.
Zorlu Bir Sezon, Güçlü Bir Ülke
Bu yıl iklim koşulları bakımından özel bir yıl yaşanmış olsa da, Türkiye fındıkta her alanda en güçlü ülke olma konumunu sürdürüyor. Üretim kapasitesi, işleme teknolojisi ve ihracat tecrübesiyle Türk fındığı, küresel pazarın merkezinde yer almaya devam ediyor. Unutulmaması gereken büyük bir gerçek Türk fındık sektörünün paydaşlaŕı kayıp ederse herkes kayıp eder.
Bu güçlü temeller üzerine inşa edilecek rekabetçi politikalar ve yeni başarı hikâyeleri, sektöre yeni bir ivme kazandıracaktır.
Yeni Pazarlar ve Katma Değerli Ürünler
Geleneksel Avrupa pazarlarının yanı sıra Çin, Hindistan ve Güneydoğu Asya gibi hızla büyüyen pazarlarda Türk fındığını tanıtmak büyük önem taşıyor. Bu ülkelerde fındık tüketiminin artması, Türkiye için yeni fırsat kapıları açacaktır.
Katma değerli ürünler, yenilikçi markalaşma çalışmaları ve güçlü bir tanıtım stratejisiyle Türk fındığı, dünyada sadece ham madde değil, yüksek değerli bir marka ürünü haline gelebilir.
Yeni Başarı Hikayesi Rekabetçi Politikalarla Yazılacak
Türk fındığının geleceği; kalite, verimlilik, sürdürülebilirlik ve inovasyon üzerine kurulu yeni bir vizyonla şekillenecek.
Rekabetçi politikalar, makineli üretim, iyi tarım uygulamaları ve güçlü sanayi işbirlikleri sayesinde Türk fındığı, her sorunu aşacak potansiyele sahiptir.
Bu topraklar, fındığın anavatanı.
Yeter ki üretimde kaliteye, Ar-Ge’ye ve yeniliğe odaklanalım.
Türk fındığının geleceği parlak; bu ülke, dünyada fındığın kaderini belirlemeye devam edecek güçtedir.
HAFTANIN SÖZÜ
“Sabır, zorlukları fırsata çeviren en güçlü stratejidir.”



