Ekonominin patronu “güven”dir

Güvenin olmadığı yerde ne tür önlemler alınırsa alınsın işler yolunda gitmez. Güveni destekleyecek en büyük adımlardan biri de hukuk sisteminin ve maliye politikalarının gözden geçirilmesidir. Son günlerde bu konu üzerine hem cumhurbaşkanımızdan hem de Adalet Bakanı’ndan açıklamalar duyar olduk. Ne kadar yerine oturur bunu zamanla göreceğiz. Yani adaletin olmadığı bir yerde düzen de kuramazsınız, yurtdışı sermayesi de gelmez.

info@karadenizekonomi.com / 24.11.2020

Ekonominin patronu “güven”dir

Murat Gürsoy ile Karadeniz Sohbetleri’nin bu haftaki konuğu ülkemizin en önemli sanayicilerinden biri olan Turan Seramik’in Yönetim Kurulu Başkanı Burhan Çakmak. Başarılı işadamıyla tam da Merkez Bankası’nın faiz artırımı kararının öncesinde bir araya geldik ve anladık ki öngörülerinin yansımaları Merkez’in aldığı kararlarla fazlasıyla örtüşmekte. Ağırlıklı olarak tarıma dayalı bir ekonominin söz sahibi olduğu bölgede farklı bir işkolunda bir dünya markası olma yolunda emin adımlarla ilerleyen bir markanın tepe ismi ile yaptığımız sohbette Çakmak, Ordu Büyükşehir Belediye Başkanı M. Hilmi Güler’e de özel bir yer ayırdı. Duayen sanayiciye göre Güler, getirdiği vizyon ile önümüzdeki birkaç yıl içinde daha iyi anlaşılacak.

-Efendim öncelikle ikinci dalganın devam ettiği pandemi sürecinde 2020 yılını nasıl geçirdiniz ve önümüzdeki yıl için beklentileri nedir? diye sorarak sohbetimize başlayalım.

-İlk üç ayı ümit vaat eden bir performansla giderken virüs salgını ile karşılaştık. Ülke ekonomisi özellikle döviz darboğazı içinde bir takım sıkıntılar yaşıyordu. Pandemi süreci de bu krizi tetikledi. Nasıl ki bir malın miktarını azaltırsınız o malın değeri artar, döviz bulunamadığı zaman da döviz fiyatları yukarı yönlü seyretmeye başlar. Uzunca bir süre 6 liranın biraz altında seyreden dolar kuru tetikleyen unsurlarla 8 liraya kadar yükseldi. Tüm sektörlerde tedarik zincirlerinin bozulduğunu gözlemledik bu süreçte. Pandeminin etkisiyle talepler ve tedarikler zamanında ulaştırılamadı. Özellikle yurtdışından biriken talepler üç katına çıktı. Bir de işin sağlık yönü var tabi. Üretimin kritik zincirinden 3 beş-kişiyi kopardığınızda ciddi aksamalar oldu. Ama özellikle ihracat yapan firmalar öyle ya da böyle memnunlar. Süreç zorluydu ama döviz kurlarındaki artıştan kaynaklı TL bazında koşullar ihracatçı lehine gelişti. 

-Ama siz yine de çalışmalarınıza ve yatırımlarınıza ara vermediniz bildiğim kadarıyla…

-Evet… Bu süreçte çalışanlar noktasında eksikliklerimiz oldu. Son üç ayda 60 kişiye varan ek istihdamlarla üretimde devamlılığı sağladık. Hem verimlilik hem de işleyişin aksamaması açısından yatırım ve kapasite artışı için hız kesmedik. Makine yatırımlarınızın yanı sıra enerji temin trafosu yatırımımızı devreye soktuk. Artık çağın gereği olarak akıllı sistemler devrede. Biz de bu noktada yeni atılımlar içindeyiz. Geçtiğimiz aylarda bir elektrik dalgalanması nedeniyle fırınımız bir hafta çalışmadı. Dolayısıyla trafo yatırımı zaten kaçınılmaz olmuştu. Zira bu kesintinin bizim için bir haftalık maliyeti Ekim ayı satışlarımıza yüzde 25 azalma olarak yansıdı. Anladık ki sürdürülebilir ve kesintisiz üretim için çok daha akıllı sistemlere yönelmeliyiz.

-Biraz da genel ekonomiden bahsedecek olursak; sizce ekonomideki aksamaların altında yatan nedenler nedir?

-Bakmayın siz her ne kadar gelir adaletsizliğinin doğurduğu sıkıntılar varsa da ülkemizin kaynak ve olanakları yeterince fazla. Bu noktada karar vericilerin doğru kararlar alması gerekiyor. Örneğin; dövizin değerini hesaba katmadan ekonomiyi yönetemezsiniz. Bu aşamada dar gelirli ve alt gelir grubu ezilir. Öyle de oldu. Bu süreç yaşanırken bin lira yardımla bu işi çözmek mümkün değildi. Özellikle sayın cumhurbaşkanının “seferberlik” ilan ediyorum demesinden ürktüm doğrusu. Zira seferberlik koşulları zaten ürkütücüdür. Bu kadar mı kötü noktadayız diye düşünmeden edemedim. 

-Seferberlikle kastedilen nedir?

-Anladığım kadarıyla halkın sırtına yeni yükler… Ama eğer ki halk bu yükü de alırsa korkarım çok zorlanır. Bir işveren olarak söylüyorum, hükümetin belirlediği asgari ücret oldukça düşük. Ama belki de bizim göremediğimiz, Ankara’nın gördüğü rakamlar var. Eminim, sayın cumhurbaşkanının önünde bu tablo var. Aslında biz bunu baştan söyledik. Osmanlı İmparatorluğu’ndan bu yana sahip olduğumuz ancak sonu hiç de hoş olmayan “damat” deneyimlerimiz var. Berat beyin gidişi sonrasında TL.’nin dolar karşısında yüzde 15 değer kazanması. Burada ne oldu? ya da yapılamayan neydi? Tabi ki cevabını bilemediğimiz sorular bunlar.

-Önce paketler açıklandı, ardından kısıtlamalar tekrar geldi ve sırada acı reçete var. Bu bir heyecan yaratmakla birlikte AK Parti iktidarının ilk yılarına geri dönme çabasıdır mıdır bu hamleler?

-Bakın, “ekonominin patronu güvendir.” Güvenin olmadığı yerde ne tür önlemler alınırsa alınsın işler yolunda gitmez. Güveni destekleyecek en büyük adımlardan biri de hukuk sisteminin gözden geçirilmesidir. Ve maliye politikalarıdır. Son günlerde bu konu üzerine hem cumhurbaşkanımızdan hem de Adalet Bakanı’ndan açıklamalar duyar olduk. Ne kadar yerine oturur bunu zamanla göreceğiz. Yani adaletin olmadığı bir yerde düzen de kuramazsınız, yurtdışı sermayesi de gelmez. Yabancı yatırımcı öncelikle güven ve garanti ister. Ülkemizin içinde bulunduğu durum ekonomik sıkıntının yanında adalet mekanizmasının doğru çalışamamasından kaynaklıdır. Gerekli yetkinliğe sahip hukuk insanlarına ihtiyaç vardır. Düşünün ki hâkimlik bir kariyer mesleğidir. Adli açıdan köklü reformlara ihtiyaç olduğu ortaya çıktı.

-Sanayici olarak mali politikalar anlamında devletten ve karar vericilerden beklentiniz nedir?

-Şu anda Türkiye’nin kaynakları var. Özel sektör ve bireysel yatırım olmak üzere Türkiye’nin 226 milyar dolar bankalarda parası var. Bu paralar nereden geldi? Ama önce TL’ye güven duymak istiyor insanlar. O nedenle paralar dolarda. Bu da dolarizasyon yarattı. Yeni bir hamle başlattılar. Kim veya hangi hükümet olursa olsun ekonominin iyi noktaya gittiğini görmek insanımızda yatırım şevkini artırır. Ama her defasında tekrar başa dönmeden. Bakın, işi gücü yatırım hayali olan sanayicinin parası olmaz. Sanayici eline geçirdiği imkânları yatırıma yönlendirir. Devlete katkı sunmak ister. Biz devletten iane istemiyoruz. Ülkeye ekonomiye ve adalete güven getirilsin.

-Sizce bu kadar kolay mı bu köklü reformları uygulamak?

-Elbette değil… Tabi iktidarı zaman zaman sıkıntıya sokar bu türden kararlar. Bunları almak için bazı riskleri de göze almak lazım. Yaşayıp göreceğiz. Ekonominin yeniden ayağa kaldırıp canlandırılması ve ülkenin yeniden yatırım yapılabilir bir ülke olmasını sağlamak gerekir ki işte o zaman yedi kez yaptığınız varlık barışına da ihtiyaç duymazsınız. Köklü reformlar esasında işlerin yolunda gittiği dönemlerde yapılır. Anadolu deyimiyle “abanızın kesenize denk düştüğü” dönemlerde olur. Çünkü her reformun bir maliyeti vardır. Siz bu maliyete katlanabilecek misiniz? Eksiye geçen Merkez Bankası rezervleri ile mi yapılacak bu reformlar. Borçlarımız oldukça artmış. Ama ben her şeye rağmen iyimserim. Son günlerde söylenenler uygulamaya geçsin ülke ekonomisi iki yıla ayağa kalkar.

-Enflasyon peki…

-Ülkemizde enflasyonun yüzde 12 olmadığını herkes biliyor. Bunu bilmek için istatistik uzmanı olmaya da gerek yok. Markete giren her insan hisseder. Ama sizin bu küçülttüğünüz oranda dahi mevduata faiz vermezseniz o zaman bu parayı bulan adam gider dövize çevirir ve bu da dolarizasyon getirir. Piyasa da bunu algıladı, dövizin geri gelmesinden ve borsanın yukarı çıkmasından bunu anlıyoruz. 450 puan gibi faiz artışı beklentisi hâkim piyasalarda.

-Merkez Bankası kararları için beklentiniz nedir?

-Akıl der ki enflasyonun bir adım önüne geçin. Ama öte yandan baktığımızda fonlama maliyetleri yüzde 14 buçuk olmuş. Cumhurbaşkanı, enflasyonun üzerindeki faiz hesapları bozar diyor. Bunlara baktığımızda bir öngörümüz yok. Minimum faiz yüzde 15 olmalı. Eğer piyasalar beklediği faiz artışını göremezse finans piyasasında, döviz, altın ve hisse senedi piyasalarında panik başlar. Bu tercihleri yapmak kolay bir iş değil tabi.

-Faiz artışının da bir maliyeti olacak diyorsunuz…

Olmaz mı? Oturduğumuz yerden konuşuyoruz ama ekonomiye vuracağı darbenin hesabını yapıyorlar. Oysa sorunlar bugüne kadar halının altında biriktirilmemeliydi. Kısa zamanda ülke çok büyük bir borcun altına girdi. Pandemi koşulları da etkili oldu. Bütçe açığının bu kadar yüksek olması kabul edilebilir değil. Kesinlikle tasarruf yapılmalı ama herkes yapmalı.

-Hep güncel ekonomiyi konuştuk… Biraz da Turan Seramik’ten bahsedelim…

-İstihdam sayımız 300 kişiyi aştı. Üretim çeşitliliği ile ihracata ağırlık veren bir firma olmaya yöneldik. Kolay ve basit üretilen ürünleri devre dışı bırakıp daha zor ürünlere yöneldik. Asma klozet, gizli depolu klozet gibi batı Avrupa ülkeleri ile Rusya’nın ağırlık verdiği ürünler yapıyoruz. ABD’ye yönelik bir üretim planlaması içindeyiz ayrıca.

-Markalaşmaya verdiğiniz önemi biliyoruz. Turquality üzerinde bir planlamanız da var bildiğimiz kadarıyla…

-Evet… Turquality konusunda çalışma başlatmayı planlıyoruz. Kış sezonunu atlattıktan sonra hedef planımız içinde var.

-Ordu için baktığımızda yeni bir OSB beklentisi var. Ve Ordu Büyükşehir Belediye Başkanı M. Hilmi Güler’in girişimleri… Sizin bu noktadaki gözlemleriniz nedir?

-Yeni OSB’nin hayata geçmesi ve sanayiye tahsisi konusunda geç kaldık. Aslında OSB’lerde yer seçimi çok önemli. Eğer bir OSB, Sanayiciye tahsis edildikten sonra yüzde 60 oranında dolmuyorsa iyi yer seçilmemiş demektir. Şu ana kadar bazı adımlar atıldı ama kamulaştırma paralarının henüz ödenemediğini biliyorum. Bu arada Ordu Büyükşehir Belediyesi’nin bir girişimi oldu.100 dönümlük kadar bir yerin bedelini karşılama kararı alınmış. Ben şuna inanıyorum ki; sayın Güler’in şehrimize çok katkısı olacak. Bunu şu anda göremiyor olabilir hemşerilerimiz. Ama üç-beş yıl sonra yaptıkları anlaşılacaktır. Yoklukta var etmeye çalışan birisi. Tarımsal ekonomide çeşitliliğin önemi pandemide ortaya çıktı. Onun küçük dokunuşları şimdilik fark edilmiyor ama bence Güler üzerinde durulması gereken bir isim. O nedenle duamızla arkasındayız. Beyt-ül mala sahip çıkan bir insan ve kentin imkânlarını peşkeş çekmeden çalışıyor. Şehrin ekonomisine büyük katkısı olacağına inanıyorum ve desteği hak ediyor.

 

 

 

Kapat
× Anasayfa Abone ol Tüm haberler Ekonomi Bölgesel Şirketler Gündem Belediye Sektörler Politika e-Dergi e-Gazete Web TV Künye Karadeniz sohbetleri Yazarlar