Bentaş’ın yeni hedefi ‘Şampiyonlar Ligi’

Bentonitten ürettiği kedi kumu ile bir dünya markası yaratan Bentaş Bentonit CEO’su Turgay Ömür, pandemi koşullarına rağmen ülke ekonomisinin büyümede ivme katedeceğinden emin görünürken, geliştirdikleri stratejik hamlelerle referans listelere girmelerinin de an meselesi olduğunu söyledi. Samsun Limanı’nın lojistik kapasitesinin üçte birinde payları olduğunu belirten Ömür, Ünye Limanı’nın devreye girmesi halinde Ordu ekonomisine katkılarının daha fazla olacağına vurgu yaptı. 66 ülkeye satış yapan Bentaş Bentonit’in yeni hedefi ise, İSO ilk 1000 listesinde yer almak var.

info@karadenizekonomi.com / 27.10.2020

Bentaş’ın yeni hedefi ‘Şampiyonlar Ligi’

Bentaş Bentonit adıyla 2007 yılında sanayiciliğe adım atan şirketin kurucusu ve CEO'su Turgay Ömür ve aynı zamanda oğlu olan şirketin genel müdürü Fatih Ömür, Murat Gürsoy ile Karadeniz Sohbetleri'ne konuk oldular. Şirketin göz kamaştıran gelişim sürecini,  başarılı markalarının dünya ölçeğinde ödülle taçlandırılmasını ve girdikleri referans listelerde isimlerini daha yukarıya taşıma yolundaki çabalarını onlar anlattı biz yazıya döktük. Buyurun sohbete...                                                                               

-Türkiye'de bir başarı hikâyesine esin kaynağı olan bentonitin sizinle birlikte sessizce başlayan yolculuğu markanızı dünya çapında bilinirlik ödülüne götürdü. Elbette ki bu başarıda şirket yönetiminde söz sahibi olan oğlunuz Fatih Ömür'ün payı vardır. Ama ona bu yolu açan da sizdiniz. O nedenle bu sürecin gelişimini sizden dinlemek isteriz...

-2007 yılında şirketin tescili ve bir sonraki yıl Ordu Fatsa Organize Sanayi Bölgesi'nde gerçekleştirdiğimiz yatırımlarla başlayan bir yolculuk... Tesisimizi 2009 yılında üretime açtık. Yaklaşık 11 yıldır bir yandan üretim diğer yandan pazarlama yapıyoruz.  Başlangıçta bir tesisimiz vardı. Bugün itibariyle Fatsa'da üç tesisimiz var. Yılbaşı itibariyle dördüncü tesisimiz de faaliyete geçecek. Ankara ve Nevşehir'de de güç birliği yaptığımız işletmeler var.

-Siz deneyimlerinizle işletmenizde sistemi oturturken size omuz veren isimler arasında üç oğlunuz Fatih, Murat ve Yavuz Ömür de vardı eminim. O nedenle şimdilerde şirketin genel müdürlük koltuğuna oturan Fatih Ömür'e soralım. Böylesine gelişim sağlamış bir işletmenin tepe yöneticisi olmak nasıl bir duygu?

- Öncelikle çok zor ama bir o kadar da keyifli. Ağır bir sorumluluk ayrıca. Çünkü babadan gelen bir başarı hikayesi var. Asıl mesleği mali müşavirlik olan babamızın şöyle bir anlayışı vardı. Mali müşavirlik babadan çocuklara geçen bir meslek değil diyerek biz üç kardeşin geleceğini garanti altına almak için şirket yapılanmasında bizlere sorumluluk verdi.

- Bu süreci siz nasıl anlatırsınız Turgay Bey?

- Bentaş Bentonit'i 10 çalışanı ve bir tesisi ile kurduğumda çocuklarımın geleceğini de düşünerek stratejiler geliştirdim. 40 bin ton üretim kapasiteli bir firmaydık başlangıçta. Türkiye'deki kedi kumu pazarı ise o yıllarda en fazla 10 bin ton civarındaydı. Bu durumda yapmamız gereken ihracata odaklanmaktı. Biz de öyle yaptık. Hemen Almanya'da bir fuara katıldık.  O günden bugüne uluslararası çapta 22 ayrı fuara katıldık. Türkiye pazarında da yavaş yavaş ivme kazandı kedi kumu pazarı. İçeride de ulusal ölçekte 8 fuara katılmışız ki bu sene pandemi dolayısıyla ertelemeler olmasına rağmen Antalya'daki fuarı fazlasıyla önemsemiştik. Bu tür fuarlarla sektörün önünü açıyor ve Türk pazarını canlı tutmaya çalışıyor ve ürünlerimizi tüketici ile buluşturuyoruz.

-Son yıllarda sık sık karşımıza çıkan ve adeta tanrının bir lütfu olan bentonit aslında pek çok alanda karşımıza çıkıyor. Ama siz pet pazarında bu ürünü bir başka düzeye taşıdınız. Ve ülkemizin göğsünü kabartan bir ödülün sahibi oldunuz. Bir dünya markası olmak nasıl bir heyecan ve duygu kattı size?

-Biz kedi kumunda başarıyı hedeflemiştik. Amacımız sadece ürünü çıkartıp satmak değil işleyip katma değerli bir ürün yaratmak ve bir marka olmak hayalimiz vardı. Buna inancımızla önce bir kaç marka tescili yaptık. Bir tanesi VanCat, bir başkası da uluslararası kullanım için Cats White oldu. Fakat VanCat uluslararası pazarda daha çok ilgi gördü. Çeşitli arge çalışmaları ve yatırımlarla pazarda iyi bir yer edindik. Sosyal medya da önümüzü açtı. Burada konvansiyonel medyada da kendimize yer bulduk. Ve bir süre sonra bu tür çalışmaların toplamı bize İngiltere kaynaklı World Branding Awards ödülünü getirdi. Bizim dışımızda aralarında THY'nin de bulunduğu alanında gerçekten çok büyük değeri olan üç markayla ödül almak gurur vericiydi. Ülkemiz adına pet sektöründe ödül alan bir markaya sahip olmaktan gurur duyduk.

- Fatih Bey, sahneye çıkıp aldığınız tek ödül bu değil bildiğimiz kadarıyla. Biraz da diğer ödüllerinizden bahseder misiniz?

-Bu ödülün arka planında emeği olan çok sayıda insan vardı. Genel müdür olmadan önceki son üç yıl boyunca VanCat üzerinde çalışıyordum. Kurumsallaşma ve markalaşmaya fazlasıyla kafa yorduk. E-ticaretten geri dönüşler de dikkat çekiciydi. Ayrıca müşterilerimizle sıcak temas halindeydik. Olası sorunlar ve hatalı ürünlere karşı anında reaksiyon verdik. Hep çözüm odaklı davrandık. Babamın başta da belirttiği gibi ihracat öncelikli bir firma olarak yola çıkmıştık. Gerçi ilk yıllarda üretimimizin yüzde 90'ı ihracata dönükken iç pazardaki talep artışıyla şimdilerde yüzde 80'lik ihracat kapasitesine sahibiz. Tabi toplam üretimin büyük kısmının ihracata yönelik olması ile belli bir ciroya ulaştık. Bu durum Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) tarafından değerlendirilince kedi kumu İhracatçılar Birliği'nin de dikkatini çekti. Bugün itibariyle VanCat 49 ülkeye ulaşıyor çünkü. Bu da bize İhracatın Yıldızları ödülünü getirdi.

-49 ülkeye ihracat yaptığınızı söylediniz. AB ülkeleri ağırlıklı mı çalışıyorsunuz?

- Rusya en başarılı olduğumuz ülke. Ayda en az 25 konteyner ürün satıyoruz. Yunanistan, Ukrayna, Malta, İspanya ve Portekiz ilk aklıma gelenler. Almanya'da biraz daha farklı bir pozisyon aldık. Orada farklı bir senaryomuz var. Çünkü Almanya ve Fransa gibi ülkeler markalaşmayı çok önceleri halletmişler. Dolayısıyla orada markalaşmak daha zor. O nedenle özellikle Almanya'da büyük zincir marketlere kendi markalarıyla fason üretim yapıyoruz. Yılda yaklaşık 5 milyon kutu dolduruyoruz.

- Peki bu kadar ihracat aynı zamanda lojistik hareketlilik anlamına geliyor. Hangi limanları kullanıyorsunuz?

- Öncelikle Samsun Limanı. Onlar da bu desteğe kayıtsız kalmadılar. Dolayısıyla tutar bazında yüzde 65 büyümeyi yakaladık. Dövizdeki artışı da dikkate alırsak tabi ki.

- Süreç sonrasına ilişkin ekonomik ve sosyal anlamdaki öngörüleriniz nedir?

- Aslına bakarsanız umutsuz değilim. Biz Avrupa'nın Çin'i gibi görülüyoruz. Belki Çin ucuz iş gücü ve teknik anlamında bizden daha rekabetçi ama Avrupa'ya olan fiziki yakınlığımız bizi daha öne çıkartıyor. Pandemiden daha çok zarar gören Avrupa ülkeleri üretim için Çin'e bağlıydılar. Dolayısıyla Avrupalılar üretim noktasında ciddi sıkıntı yaşadılar. Tedarikçi ülke olma fırsatı var ülkemizin. Önümüzdeki yıl büyümemizi Avrupa'ya nazaran daha kolay sağlayacağımızı düşünüyorum. İşletme olarak da bu dönemde istihdamımızı yüzde 50 arttırdık. Şu anda 300'e yakın çalışanımız var. Ve bu çalışanlarımız emek yoğun değil sadece palet yükleme için işbaşındalar. Çünkü diğer alanlarda tam otomasyon ve robotik teknoloji kullanıyoruz.

- Üretim ve ihracat kapasitenizin çarpan etkisi yaptığı sektörler de var. Biraz da bu sektörlerden bahseder misiniz?

- Palet sektörü mesela... Lojistik aynı şekilde... Ambalaj sektörü de var. Şu anda 6 bin 500 palet kapasiteli deposuna sahibiz. Bölgenin en büyük hacimli deposu. İçerisi tamamen ambalaj. Bin ton ambalaj kullanıyoruz. Mersin Limanı'nı da kullandığımız oluyor ama ağırlıklı olarak Samsun çıkışlı.  Haftada 100 konteyner civarında Samsun'dan ürün ihracatı gerçekleştiriyoruz. Yani Samsun Limanı'nın işlevselliğinde katkımız büyük. Artan kapasite ile bu işlev daha da yukarı çıkacak. Şu andaki payımız üçte bir oranında ki bu çok iyi bir rakam. Keşke Ünye Limanı konteyner taşımacılığına açılsa da il ekonomisine katkı sağlasak. Kaldı ki beş tırımızın her gün Samsun'a gidişi bizim için maliyet olmakla birlikte Ünye ve Ordu ekonomisine getireceği katkıyı önemsiyorum. Buradan sizin aracılığınızla Ünye Limanı için çağrı yapıyorum.

- Kedi kumunda elde ettiğiniz başarıyı sağlık alanına da taşımak istemez misiniz?

- O alan ilaç firmalarının işi aslında. Bizim o denli bir geçmişimiz yok. Biz kedi kumunun dışında seramik bentonitini üretiyoruz. Özellikle Hindistan, Çin, Almanya ve İtalya'ya satıyoruz. Gıda bentoniti ve kâğıt üretimi planlıyoruz.

-Az önce dördüncü bir tesisten bahsettiniz. O yatırımda son durum nedir?

- Aralık ayının ikinci yarısında testleri tamamlayıp aktif üretime geçmeyi planlıyoruz. Bununla toplam kapasitemiz 180 bin tondan 240 bin tona çıkacak.

- Biraz da pandemi sürecinden bahsedelim. Bu dönemi nasıl geçirdiniz?

- Bir taraftan virüse karşı nasıl önlem almalıyız diye kafa yorarken diğer yandan talep patlaması ile karşılaştık. Özellikle İtalya ve İspanya'da ikiye katlanan taleplerle karşı karşıya kaldık. Bu talebe cevap vermek için kredi ve ödeme vadelerini açtık.

- Türkiye'nin TİM listesinde ilk 1000 ihracatçıları arasında olmak nasıl bir duygudur ve İSO referans listelerinde yer almak için de çok beklemeyeceksiniz gibi geliyor bana. Doğru mu düşünüyorum?

- Kendi markamızla 49 ülkeye satış yapmakla birlikte toplamda 66 ülke ilgi alanımızda. Yukarıya doğru bu ivme çıkacak. Önce İSO'nun ilk 1000 firması içinde yer alma hedefimiz var. Çünkü şu anda Türkiye’de 21 milyon 500 bin dolarlık ciro bu listenin alt limiti. Biz o rakama çok yakınız aslında. Toplam ciro noktasında da 250 milyon lira alt limit de bize çok yakın. 2021 yılında bu hedefe kendimizi hazır hissediyoruz. Bu prestiji kendimize yakıştırıyoruz.

- Teşekkür ederiz…

Kapat
× Anasayfa Abone ol Tüm haberler Ekonomi Bölgesel Şirketler Gündem Belediye Sektörler Politika e-Dergi e-Gazete Web TV Künye Karadeniz sohbetleri Yazarlar