21.03.2021

Reforma kimse karşı çıkmaz

Cumhurbaşkanı R. Tayyip Erdoğan tarafından açıklanan yeni reform paketine her zaman olduğu gibi tüm kesimlerden destek gelirken pakette tarıma ilişkin konu başlıklarının olmaması dikkat çekiciydi.

Cumhurbaşkanı R. Tayyip Erdoğan tarafından açıklanan yeni reform paketine her zaman olduğu gibi tüm kesimlerden destek gelirken pakette tarıma ilişkin konu başlıklarının olmaması dikkat çekiciydi. Ülke ekonomisinin en önemli kaynaklarından olan turizm gelirlerinin garantiye alınmasına yönelik olarak Turizm Bakanlığı’nın ülkemize turist gelmesini engelleyecek aşı kartına ilişkin olarak lobi çalışmalarını ortaya koyamaması da eleştiri konusu oldu. Aslında iş dünyası söylemden çok acil eylem beklentisinde ve burada da kamunun ön almasını istiyor. Yani, reform paketinde yer alan “kamu harcama disiplini, şeffaflık, tasarruf vurgusu, vergi düzenlemelerinin sadeleştirilmesi, vergi inceleme sürelerinin kısaltılması ve dijitalleşmesi, güven unsuru, kamu ihalelerindeki şeffaflık ve bürokrasinin azaltılması” gibi konu başlıklarında bir an önce eyleme geçilmesi gerektiğinin altını çiziyorlar. Karadeniz Ekonomi Gazetesi olarak iş dünyası ile yaptığımız görüşmelerde eksiklikler ve eylem vurgusu hep ön plana çıktı. Özellikle Kredi Garanti Fonu’nun katma değeri yüksek üretimi ve nitelikli istihdamı uygun maliyetli selektif kredilerle destekleyecek şekilde yeniden yapılandırılacak olması çok değerli görülüyor. Bu hafta Karadeniz Sohbetleri’nde ülkemizin öne gelen ekonomi yazarlarından ve aynı zamanda Ekonomitubetv sahibi olan Sami Altınkaya’yı konuk ettik. Sevgili Altınkaya’nın da ifade ettiği gibi “kim reforma karşı çıkabilir?”

Bu röportajdan çok kısa bir özet verirsek: “Reforma karşı çıkan vatanını sevmiyordur. Reform karşı çıkılacakta bir şey değildir. Ama baktığımız zaman 19 yılda 23 ayrı reform paketi açıklamışız. Sadece son 5 yılda 12 reform paketi uygulamaya girmiş. Ama bu kadar çok reform paketi açıklarsanız bu paketler piyasalar tarafından çok ciddiye alınmaz. Bir önceki reform paketi ile ondan önceki reform paketi oradaki söylemlerle buradaki söylemler arasında bir farklılık yok. Büyüme var, enflasyonu düşüreceğiz var daha katma değerli ürünler üreteceğiz var. Benim reform paketinde en çok beğendiğim nokta kripto paralarla ilgili kısımdı. Türkiye dijital para konusunda cumhurbaşkanlığı bünyesinde bir heyet veya komisyon kurulacak. Bunlar dünyaya entegre olmak adına iyi bir şey. Bana göre bu reform paketindeki diğer paketlerde olmayan bu reform paketinde olan tek şey bu. Ama reform paketinde büyümeden bahsediliyor ama kalkınmadan bahsedilmiyor. Bakıyorsunuz enflasyon yüksek, faiz oranları yüksek, döviz kuru yüksek. Üretim rakamlarına bakıyorsunuz bir düşüş var. Normal enflasyonun yüzde 15-16 seviyelerinde olduğu bir yerde sanayi enflasyonunda üretim maliyetlerinin artış hızında bir yükselme var. Yani yüzde 26-27’lerde. Bu ne anlama geliyor? Yüksek maliyette üretim yaptığınız zaman bu yüksek maliyet, market raflarındaki ürünlerin fiyatlarına yansıyacak. Maliyet enflasyonu diye bir enflasyonumuz var. Maalesef ihracatımızın yüzde 65’i ithal ara mal ürünlerine dayanıyor. Sayın cumhurbaşkanı bu konuda şöyle bir vurgu yaptı. İthal ikamesi olan ürünleri ve ara mal üretimlerini ithalata karşılık gelecek şekilde Türkiye’de üretmek isteyen şirketleri teşvik edeceğiz. 5. ve 6. bölge teşvikleri uygulayacağız. Bu güzel bir şey. İthalatı azaltmazsanız, ihracatınızdan çok para kazanamazsınız.

Fiyat İstikrar Kurulu gibi bir sürü kurum ve departman var. Bana kalırsa bu tür kurumlarla bürokrasiyi daha da artırıyoruz gibi. Oysa Merkez Bankası’nın temel birinci görevi Türkiye’de fiyat istikrarını sağlamaktır. Böyle bir kurul oluşturursanız bununla ilgili merkezin yanına bir kurul daha koyuyorsunuz. Farklı işlerde, farklı konularda, farklı düşüncelere sahip olurlarsa ne yapacaksınız? Kocaman soru işaretleri var kafamda. 1970’li yıllarda hayatımıza giren, çarşı, pazar ve marketlerdeki fiyatları kontrol etmek önceliği olan bu kurul uygulamaya girdiğinde karaborsalar olmuş. Eğer biz serbest pazar ekonomisi uyguluyorsak fiyat istikrarı kuruluna gerek yok. Yapmamız gereken şey tüketicinin bilinçlenmesi. Fiyatları kontrol

edecek devlet değildir. Tüketicidir yani vatandaştır. Merkez Bankası ile bu komite arasında ciddi bir farklı görüş olabilir. Bu farklılık da bence ekonomide ikilemi getirebilir.”

Merkez Bankası şahin duruşunu korudu

Hafta içinde gözler Merkez Bankası’nın faiz artırıp artırmayacağına odaklanmıştı. Beklenenden fazlası oldu. Merkez Bankası politika faizi olan bir hafta vadeli repo ihale faiz oranını 200 baz puan artırarak yüzde 17'den yüzde 19 seviyesine yükseltti. Piyasaların beklentisi faizin 100 baz puan artırılması yönündeydi. Bu artış ekonomistler tarafından “şahin duruş” olarak yorumlandı. Karar kısa vadede yabancı yatırımların gelmesi anlamında etki yapabilir. Enflasyonun gidişatını da düşünürsek önümüzdeki dönemde iyi bir reel faiz verebiliriz. Öncelikle yabancı sermayenin çıkışını durdurucu bir etki olacaktır ancak önümüzdeki dönemde bu açıdan dalgalı bir seyir yaşanması da mümkün görünüyor.

Fındıkta 2021 sezonu hazırlıkları başladı

Fındıkta bugün itibariyle Avrupa’ya 175 bin ton iç fındık ihracatı gerçekleşmiş durumda.

Kabuklu olarak 350 bin ton kabuklu fındık yapar. Bu rakamın kabuklu olarak yeni sezona kadar 520 bin tona ulaşmasını bekliyoruz. Yeni sezon her yıl olduğu gibi Mart ve Nisan ayları için “don oldu olmadı” tartışmaları ile başladı. Sezon yaklaştıkça “geleneksel” olarak rekolte tartışmaları ile devam edecek. Oysa tüm bunların bilimsel karşılığı olmalı. Bu tür tartışmaların önüne geçmek için Tarım Bakanlığı devreye girsin isteriz ama alışkanlıklardan vazgeçmek belli ki zaman alacak. Son üç yıldır fiyatların sezon öncesi açıklanması tüm paydaşlar tarafından olumlu karşılanırken ülkemize tarım ürünleri arasında en fazla döviz girdisi sağlayan fındık için Ulusal Fındık Kurultayı’nın da söz verildiği gibi sezon öncesinye yani Mayıs ayında yapılmasında fayda görmekteyim. Kimse virüsün arkasına saklanmasın. Parti kongrelerinin 10 binlerce kişiyle yapıldığı günlerden geçerken Mayıs ayında tüm paydaşların az sayıda katılacağı bir kurultay, normalleşme sürecinin başladığı bugünlerde ve Mayıs ayında çok da güzel olur. Tarım Bakanlığı’na bölge paydaşlarının bir isteği olarak bu konuyu hatırlatalım istedik. Özetle, sektör daha şimdiden 2021 yılını konuşmaya başladı.

 

HAFTANIN SÖZÜ

 

Yükün dürüstlükse belki gücün düşer ama başın düşmez.

TAZİYE

Sanat Yapı A.Ş Yönetim Kurulu Başkanı değerli iş insanı hemşerimiz Saltuk Orkun Eribol’un kıymetli babası emekli Hâkim-Avukat Alptekin Eribol’un vefat haberini üzüntüyle öğrendik. Değerli arkadaşımız Saltuk Orkun Eribol’a, ailesine ve sevenlerine Karadeniz Ekonomi Gazetesi olarak başsağlığı diliyoruz.

ETİKETLER; Karadeniz Ekonomi

Yazarın Diğer Yazıları

Karadeniz'in İlk ve Tek Ekonomi Portalı

Okumak İçin Resimlere Tıklayınız.
Kapat
× Anasayfa Abone ol Tüm haberler Ekonomi Bölgesel Şirketler Gündem Belediye Sektörler Politika e-Dergi e-Gazete Web TV Künye Karadeniz sohbetleri Yazarlar