30.05.2022

Kıtlık bizim kapımızı da çalacak mı?

The Economist dergisi geçen haftaki kapağında savaşın dünyayı kırılgan bir açlığa doğru ittiğini ve bunu düzeltmenin herkesin işi olduğunu ifade etmişti. Yani ülkemizde bize gerekli olan ortak akıl tüm dünyaya gerekiyor.

 

Tarım ve gıdada birçok uzmanın daha önceden gündeme getirdiği bir husus; paranız olsa da temin edebileceğiniz ürün olmayacak veya siz o ürüne ulaşabilecekler arasında öncelikli bir durumda olmayacaksınız. Karşı karşıya olduğumuz riskleri tekrar gözden geçirelim.

Ukrayna ve Rusya tahıl ürünleri arzı konusunda dünya üzerinde önemli bir yere sahip. 2021 senesinde Rusya 39 milyon ton ile dünya sıralamasında birinci sırada iken; Ukrayna 17 milyon ton ile beşinci sırada yer alıyordu ki bu dünya pazarının %28’ini oluşturuyordu. Ayrıca hayvan beslenmesinde kullanılan mısır ve arpa gibi ürünlerin üretiminin yanı sıra ayçiçeği tohumu üretiminde Ukrayna birinci; Rusya ise ikinci sırada yer alıyor. Ayçiçeği tohumu üretiminde dünya toplam üretiminin %11,5’ini oluşturuyorlar.

Ukrayna’daki çiftçiler şu an ekim yaptıkları topraklara geri dönebilseler bile toprakları zarar görmüş, bu sene için üretmeyi planladıkları ekinler yok olmuş ve bu ürünleri yetiştirmek için aldıkları kredileri ödeyemez duruma gelmiş bulunmaktadırlar. Savaş öncesi Ukrayna ayda 5 milyon ton buğday ihraç ederken, geçen ay bu rakam 1.1 milyon tona düştü. Burada üretimde yaşanan sıkıntıların yanı sıra; ürünlerin diğer ülkelere gönderileceği limanların da tehlike altında bulunmasının büyük payı var.

Her ne kadar savaşın tahıl piyasasına etkileri yüksek olsa da üretim yapan diğer ülkelerde de farklı sorunlar meydana geliyor. Bunların başında da iklim değişikliği ile birlikte gelen kuraklık mevcut. Hindistan’da sadece Mayıs ayında değil , öncesinde Mart ayında yaşanan kuraklık vaktinden önce çok fazla sıcaklığın olması verimliliği de aynı zamanda etkiledi. Bu durumda ülke genel gıda güvenliğini korumak amacı ile buğday ihracatında kısıtlama getirildi. Kısıtlamanın yanı sıra ihtiyaç halinde olan ülkelerle ticaretin devam edeceği bilgisi de paylaşıldı. Bu açıklamanın ardından Mısır ile 500 bin tonluk anlaşma yapıldığı bildirildi. Şu an dünya üzerinde 26 ülke gıda ihracatı konusunda kısıtlama uygulamaktadır. Arzın kısıtlandığı bir ortamda fiyatların yükselmesi de kaçınılmaz oluyor. Yılbaşından itibaren %53 artan buğday fiyatları Hindistan’ın açıklamalarından sonra %6 daha arttı.

Ülkemizde de sık rastlanan bir durum üreticinin fiyatı artan ürünün üretimine yönelmesidir. Fakat mevcut olan ekonomik koşullarda bu pek mümkün olmuyor. Girdi maliyetlerinin her an yükseldiği bir ortamda üreticiler fiyatı artış göstermesine rağmen tahıl grubuna yönelmiyor. Özellikle Rusya’nın enerji piyasasındaki varlığını da düşündüğümüzde bu anlaşılabilir bir durum. Enerjideki artışın yanında gübre ve diğer girdi maliyetlerindeki artış üretimi daha az maliyetli olan ürünlere yönelmede önemli bir rol oynuyor.

Tüm bu gelişmeleri göz önüne aldığımızda ülkemizde kıtlık yaşanır mı? Bize birşey olmayacağını düşünerek hiçbir önlem almaz ve sadece seyirci kalırsak sorun yaşayacağımız kesin. Topraklarımız verimli, üretim yapabilecek olan işgücümüz de mevcut. Onların bu üretim sürecinden çıkmamaları için gerekli olan destekleri sağlamak, ekilebilir olan topraklarımızı korumak ve meydana gelebilecek olan olumsuzluklarda çözüme ortak olmak zorundayız. Elimizi taşın altına koymadığımız sürece sahip olduğumuz kaynakları verimli kullanmamız mümkün olmayacaktır.

Geçen hafta merkez bankasının faiz kararına da değinmek uygun olacaktır. Beklenti çerçevesinde faizlerde herhangi bir değişiklik olmadı. Enflasyon ile mücadelede faizlerde yukarı yönlü bir hareketin olması gerekir fakat henüz böyle bir adımın geleceğine dair pek ümit yok. Olmadığı için de dünya üzerinde mevcut olan değişimler zar zor belirli seviyede tuttuğumuz döviz kurlarının yukarı yönlü hareketine engel olamadı. Hazinenin üzerindeki yük her geçen gün artıyor ve kur korumalı mevduatın da eski cazibesi kalmadı. Yeni çıkması planlanan ürünlerin de etkisinin geçici olabileceği düşünülmeli. Ekonomimizin bu kadar hassas olduğu bir durumda dünyada meydana gelen en küçük bir değişim bizi fazlası ile etkiliyor. Daha büyük sorunlarla mücadele edebilmek için ekonominin biran önce düzlüğe çıkmalıdır.

ETİKETLER; Karadeniz Ekonomi

Karadeniz'in İlk ve Tek Ekonomi Portalı

Okumak İçin Resimlere Tıklayınız.
Kapat
× Anasayfa Abone ol Tüm haberler Ekonomi Bölgesel Şirketler Gündem Belediye Sektörler Politika e-Dergi e-Gazete Web TV Künye Karadeniz sohbetleri Yazarlar