Karadeniz’i kurtaracak Erfene Eko turizm projesi

Köye dönüşü hızlandıracak, eko turizm canlandıracak devasa proje Erfene Yaşam Çiftliği, özellikle bölgede büyük heyecan yarattı.

info@karadenizekonomi.com / 31.10.2022

Karadeniz’i kurtaracak Erfene Eko turizm projesi

Şehirlerin bunaltan koşuşturmasından uzaklaşmak isteyen herkesi beş kişilik çekirdek ailesi (eşi Nezahat Savaşkan, oğlu Talat Savaşkan, kızı Şaziye Taşdemir ve damatı Yiğit Taşdemir) ile kuracakları Erfene Yaşam Çiftliği’nde bir araya getirmeyi arzulayan Gültekin Savaşkan, 12 ana başlıkta topladıkları yeni yaşam alanında doğanın muhteşem döngüsünü insanlara sunmaya hazırlanıyor. Köye “üretmeye – yaşamaya – kazanmaya” dönüşü hızlandıracak, eko turizm canlandıracak devasa proje özellikle bölgede büyük heyecan yarattı

Erfene Yaşam Çiftliği Kurucusu Gültekin Savaşkan ve Eko Turizm Proje Koordinatörü Şaziye Taşdemir, hayata geçirecekleri proje ile doğal yaşamın tam da ortasında yepyeni bir hayat kurarak, geleceğe dair umutları da heyecanları da zirveye çıkardılar.

Projenin eko turizm gibi görünse de çok daha nitelikli ve özgün bir çerçevede gerçekleşeceğini dile getiren Savaşkan, “Aslında eko turizm başlığı var gözükse de orası bir yaşam alanı ve o yaşam alanında çok çeşitli öğretilerin olduğu, çok çeşitli eğitimlerin olduğu, çok çeşitli tarımsal faaliyetlerin üretildiği, o ürünlerin yarı mamulden mamule dönüştürüldüğü ve hem oradaki restoranımızda hem gelen misafirlerimizin kullanacağı şekilde, İngiltere tecrübesi de olan aşçı oğlumuzla, katkısız üreteceğimiz doğal ürünlerimizin, başta fındık, gastronimide kullanımına başka bir boyut getirerek, tarladan masaya şeklinde bir konseptle ama hep beraber yaşayarak, hep beraber öğrenerek, hep beraber uygulayarak ve tarımsal verimliliği doğal yöntemlerle ezber bozan şekilde artırarak” dedi.

 

ADI DA BİRLİKTEN GELİYOR

Projenin ismi ve gelişim süreci ile ilgili bilgi veren Taşdemir, “Hep ortaklaşa bir şey yaptığımızı vurgulamak istedik. Bunun için böyle sözlükleri karıştırırken eski bir Anadolu geleneği olan Erfene kelimesiyle karşılaştık. Erfene, yiyeceği ortaklaşa sağlanan toplantı ve ortaklaşa anlamına geliyormuş. Eski bir Anadolu geleneğimiz. İsmi bu nedenle seçtik. Logomuz ise burada fotoğrafta görüldüğü üzere iki elin birleşmesi ve bu ellerin birleşmesinden doğan bir yeşermeyi sembolize ediyor” diye konuştu.

 

HAYALİMİ ÇOCUKLAR DA PAYLAŞTI

Şehir ve üst-düzey yönetici, şirket yaşamını arkalarında bırakıp, yepyeni bir yaşam alanı kuran ailenin projeye başlama noktasından bahseden Savaşkan, “On senedir bir hayalimiz vardı çünkü her köye geldiğinde köyde insan kalmadığını, genç kalmadığını, gördükçe, o topraklarda üretken bir şeyler yapmayıp asgari ücretli işler için şehirde yarış yaptıklarını görünce, çok üzülüyordum, çözüm üretmeliydim ve sürüklemeliydim. Hayalimi çok şanslıyım ki çocuklarım da paylaştı. Çünkü çocuklarım ve eşim köy yaşamının içinde giren insanlarız. Aslında belirli oranda çok da yurt dışında olsak bile benim hayatım köyde sayılabilir. Fotoğrafta görüldüğü gibi beşimiz. Şehirde de ve şehir dışında bir on-on beş manevi evladınız, abimiz, kardeşimiz dediğimiz insanlar da oluşumun içinde yer alıyorlar. Hep beraber bir şeyler yapacağız. Çok güzel olacak. Damadımız Yiğit, Ankaralı, ressam. Kızımız İngilizce öğretmenliği doktorasını bitiriyor. Oğlumuz da aşçı. İki tane de danışanımız var. Bu danışmanları özellikle bahsetmek istiyorum. Taner Aksel Bey Perma Kültür diye bir alan var. O alanın Türkiye'deki bir vakfının kurucusu. Toprak sevdalısı bir abi. İbrahim Hakan Gün, ilimizde, Ünye, yaşayan yine bir doğal yollarla verimli tarım sevdalısı öğrenme, öğretme sevdalısı olan bir ziraat mühendisi abimiz. Dolayısıyla hep beraber ekip olarak çalışıyoruz” şeklinde konuştu.

“NEDEN EMEKLİLİĞİ BEKLEYELİM?”

Taşdemir, Erfene Yaşam Çiftliği projesi ile ilgili hayalini gerçekleştirdiğini belirterek, “Proje, on yıldır babamın bir hayali. Fakat benim için biraz da pandeminin etkisi vardı. Yok desem yalan olur açıkçası. Orada pandemi süresince evde kilitli kalmak, kapalı kalmak çok bunalttı beni ve de bu doğada yaşam hep bir emeklilik hayali olarak görülür ya. Bu niçin emekliliğimizi bekliyoruz? Bunu yapmak için diye düşündük açıkçası. Böyle yaşayabileceğimiz bir merkezi inşa etmeye başlamanın ilk adımlarını daha henüz gençken atmak istedik” dedi.

EŞSİZ BİR LOKASYONA SAHİP

Erfene Yaşam Çiftliği Projesi’nin detayları ile ilgili bilgileri paylaşan Savaşkan, arazimiz “Gökömer-Zafer köylerimizin sınırında, 52 dönüm bir arazi. Hepsi bir arada, bitişik iki parsel ama müstakil tapu. Düz alanları da, tepesi de olan arazimiz, muhteşem doğa manzarısına sahip; Melet ve Turnasuyu ırmakları vadileri arasında tepede, batısında Kurul Kayası ve Kuzey-Batısında Boztepe ve Ordu ve Karadeniz. Gökömer Köyü hattında çok sayıda köy olduğu için de yolu kışın dahi kapanmayan Ordu-Giresun yoluna 13 kilometre ve havalimanına 23 kilometre. Lokasyonumuz yaşam ve bahsedeceğimiz faaliyetler için oldukça uygun bir lokasyon” ifadelerine yer verdi.

ARADIĞINIZ HER ŞEY BURADA

Projede yer alacak faaliyetler hakkında da bilgi veren Savaşkan, “Temiz, sağlıklı gıda üreteceğiz diyoruz. Bu gıdanın üretilmesi için toprağımızı zenginleştirmemiz lazım. Tıbbi aromatik bitkiler konusunda eğitimliyim. Orada, bu tıbbi aromatik bitkilerinin bir kısmını yetiştireceğimiz gibi onlardan kişisel ve ev ürünleri hijyenimiz için, bakımımız için ürünlerin üretildiği bir üretim de olacak. Arkasından çok sayıda eğitim atölyemiz var. Bu eğitim atölyemiz sadece bu beş çekirdek üyenin uzman olduğu konularda değil. Konusunda uzman olan insanlar gelip o konuyu paylaşsın istiyoruz, bizleri ve halkımızı üretken düşünmeye, üretmeye yönlendirsin istiyoruz. Ordu'nun çocuklarına da hafta sonunda gelip aileleriyle beraber doğayı keşfettiği bir kamp düşünün. İngilizce öğretmeni olan eşim ve kızım, doğa içinde diğer atölyelerle entegre İngilizce eğitimi de yapacak. Orası bir rengarenk meyvelerin, çiçeklerin olduğu bölge olacağı için çeşitli ağaçların, çok çeşitli ağaçların, şu an fındık orası. 50-52 dönüm fındık. Fındık 15-20 dönümle sınırlanıp diğer ürünlerin üretildiği, fotoğrafçılar ve doğa içinde zaman geçirmek isteyenler için bir cazibe merkezi olacaktır. Kendi özelini isteyen doğa aşıklarını unutmadık. Onlara da karavanla veya çadırla konaklayabileceği bir alan da yarattık” diye konuştu.

GIDA ORMANINA DÖNÜŞTÜRMEK İSTİYORUZ

“Her şeyin doğal içerikli olmasını istiyoruz” diyen Taşdemir, “Üreteceğimiz, misafirlerimizin de kullanacağı, uygulama atölyelerini de yapacağımız sabunumuz, soğuk sıkım zeytinyağı ve diğer temiz-doğal ürünlerden yapacağımız kadar doğal.” Masaya getirdiğimiz birçok ürünün doğal ve temiz üretildiği rengarenk meyve ağaçlarının, tıbbi-aromatik bitkilerin, sebzelerin olduğu bir araziyi “Gıda Ormanını” düşünün. Dolayısıyla oranın bir gıda ormanına dönüşmesini istiyoruz. Aynı zamanda da insanların hem dinlenip hem de bir şeyler öğrenebileceği bir yer olsun istediğimiz için mesela sanat atölyelerimiz de olacak” ifadelerine yer verdi.

PERMAKÜLTÜR YAŞATILACAK

Permakültür ile ilgili detayları paylaşan Savaşkan, “Permakültür aslında 1970’lerde Avusturalya’dan bir ziraatçiden çıkan doğayla, insanla uyum içinde yaşam felsefesi. Avustralya, Türkiye'nin 9 katı büyüklüğünde bir ülke. Ama tarıma uygun arazilerin, yaşama uygun arazilerin çok az olduğu bir ülke. O nedenle, Bill Mollison ve öğrencileri bu arazilerin tarıma, gıda üretimine uygunluğunu artırmamız felsefesi ile yola çıkıyor. Aynı alanda beş altı üründe üretilerekten birbirini besleyen, çoklu fayda sağlayan, doğanın enerjisinin verimli kullanıldığı, üreten yaşam alanları sistemleri tasarlıyorlar ve adını Permakültür diyorlar. Bu sayede hem verimi iki katı arttırıyorsun hem iş gücünü yarıya indiriyorsun. Köye dönüş için çok önemli proje bu” dedi.

AMAÇ, ÖĞRENME TURİZMİ

“Amacımız öyle bir ekosistem yaratmak ki minimum insan girdisiyle, minimum insan etkisiyle bu sistem kendi kendini döndürebiliyor olsun, kendi olsun” diyen Taşdemir, “Böyle olacağı için de biz sistemi bir kere kurduktan sonra sizin yapacağınız iş gücü aslında çok kalmıyor. Ve aynı zamanda da şeyden bahsetmek isterim. Bu faaliyetlerimizde eğitim atölyelerimizde, permakültür atölyeleri de vermek istiyoruz. Orada ufak tefek uygulamaları nasıl yapılır bunu göstermek istiyoruz.” ifadelerine yer verdi.

OLAYIN SIRRI ÜRETKEN OLMAKTA

Köy yaşamına uyum sağlama ile ilgili neler yapılması gerektiğini dile getiren Savaşkan, “Köyde bir yaşam deyince insanlar gençlerin sıkıldığı bir ortamdan bahsediyoruz sanıyor genelde maalesef. Ama bizim yaşadığımız ve tasarladığımız yaşamda hepimizin üretken olduğu, bir şeyler öğrendiği, ürettiği ve faydalı olduğu, toplumla aktiviteler yapacağımız bir yaşam. Örneğin, Şaziye, Yiğit hayatında ilk defa fındık başına girdiler. Hayatında ilk defa bostan tarla yaptılar, yükseltilmiş sebze yataklarında, Ama öyle keyif aldılar ki, yöre halkının merakla izleyişleri ve soruları deneyime daha güzel bir boyut kattı” şeklinde konuştu.

BİLİNÇLİ HAREKET ŞART

Projenin şu anki durumu hakkında bilgi veren Savaşkan, “Şu an orada yapacağımız, o bahsettiğimiz 12 faaliyetlerin altyapısı için hem kendimizi geliştiriyoruz, çok sayıda çiftliklere ve girişimcilere ziyaretler yapıyoruz. Bu senemizi hatta belki 2023’ün de bir kısmını fiili bir eyleme geçmeden arazide bir senemiz bu altyapıyı hazırlama ve o on iki faaliyetimizin alanlarıyla ilgili hem kendimizi geliştirme hem eğitimi alma bir kısmını da eğitim de veriyoruz. Fiziki işlemlerimiz 2023’ün ikinci yarısında başlayacaktır” dedi.

GÖZLEM ÇOK ÖNEMLİ

Projenin hayata geçmesi için gözlem yapmanın çok önemli olduğuna vurgu yapan Taşdemir, “Permakültür felsefesinin birinci adımı da gözlem yapmak. Bir sene boyunca gözlem yapmayı öneriyorlar. Arazinizin her mevsimde arazinin koşullarını görmek için bu koşullarda keşfedeceğiniz farklı şeylerden haberdar olmanız için, yağmur durumu olsun, rüzgâr durumu olsun, su, suyun akışı olsun. Hem kendimiz eğitim hazırlıklarıyla hem de Permakültür felsefesine paralel bir gözlem ve hazırlık yapıyoruz” dedi.

HİÇBİR KİMYASAL OLMAYACAK

Projenin bölge turizmine ve ekonomisine katkısını da değerlendiren Savaşkan, “Hiçbir proje sürdürülebilir olamaz eğer ekonomik boyutu yoksa. İnsan ilişkilerinde de karşılıklı birbirimize fayda olması lazım. Mikro fındık işletmemiz, bölge ekonomisine ciddi katma değer oluşturacaktır. Misafirlerimiz orada “özde organik”, doğal üretim sıfır kimyasal, sıfır suni gübre ile üretilmiş fındığımızı tatacaklar, lezzet farkını fark edecekler” diye konuştu.

KADINLAR İŞ BAŞINDA

Taşdemir, “Toplumsal Gelişim Merkezi Eğitim ve Sosyal Dayanışma Derneği (TOGEMDER) Kadın Eliyle Eko Turizm Proje başlattı Türkiye çapında. Ve bu proje dâhilinde yedi bölgeden birer il seçmeye karar verdiler. Karadeniz'den Ordu'yu seçtiler. Ordu'dan da eko turizm temsilcisi olarak beni seçtiler. Ve bu kadın eliyle eko turizm projesi kapsamında istenilen biz yedi kadını İstanbul'a bir eğitime davet ettiler. Çeşitli daha önce işlerinde başarı göstermiş kadın girişimciler bize tecrübelerini paylaştılar. TOGEMDER’in onursal başkanı Cumhurbaşkanımızın eşi Emine Erdoğan” dedi.

ÇOK HEYECANLIYIZ

Proje nedeniyle yaşadığı heyecanı dile getiren Savaşkan, şu ifadelere yer verdi: “Heyecanlıyız bu proje için. Bir senedir planlama aşamasında olan artık fiiliyatta bir şeyler yapmaya başlıyoruz. Çok heyecanlıyız. Bir şeyler gerçekleştiği zaman da herkesi bekliyoruz. Köylerimiz inşallah buna benzer projelerle eskiden yaşadığımız ve şimdi özlediğimiz o tabloya, o kalabalıklara, o üretkenliğe, imece usulü paylaşmaya ulaşacak.”

Kapat
× Anasayfa Abone ol Tüm haberler Ekonomi Bölgesel Şirketler Gündem Belediye Sektörler Politika e-Dergi e-Gazete Web TV Künye Karadeniz sohbetleri Yazarlar