17.12.2025
Samsunspor’un, evinde Başakşehir’e 2-0 yenildiği maçta bir grup taraftarın Samsunspor’un kalecisiyle bir oyuncusunu yuhaladığına tanık olduk.
Teknik Direktör Thomas Reis, maç sonrası basın toplantısında oyuncularının yuhalanmasına duyduğu üzüntüyü, “Keşke beni yuhalasalardı” sözleriyle dile getirdi.
Ayıp ettin Samsun!
Elbette bu ifadem, Samsun halkının bütününe yönelik bir eleştiri değildir. Çünkü bütün şehrin, oyuncularını yuhalayanlarla aynı tavır içinde olduğuna inanmıyorum.
Hâlbuki bu çocuklar, daha perşembe gününe kadar Avrupa’da oynanan Konferans Ligi’nin lideriydi. Çok değil, bir hafta önce İstanbul’da Galatasaray’a sahayı dar eden takım da aynı takımdı. Ki o Galatasaray’ın sadece bir oyuncusuna ödediği para, aralarında Samsunspor’un da bulunduğu mütevazı bütçeli Anadolu takımlarının bütçesi kadardı.
Daha birkaç gün öncesine kadar bu takımın bütün oyuncularına övgüler diziyorduk. Okan Kocuk’u Millî Takım aday kadrosuna davet etmediği için, Millî Takımımızın gelmiş geçmiş en iyi teknik direktörleri arasında gösterilen Vincenzo Montella’ya demediğini bırakmayan taraftarla, sahasında kaybettiği son lig maçı sonrası kalecisini yuhalayan taraftarın aynı tribünlerde olması ne yaman çelişki!
Futbolun bir oyun olduğu ve bu oyunda böyle şeylerin olabileceği söylenir. Ve fakat… Böyle diye diye de hatalarımızın üzerini daima örtmüyor muyuz?
Aşağı yukarı bütün statların tribünlerinde benzer durumlara rastlıyoruz elbette. Ama bir Samsun hemşerisi, aynı zamanda Samsunspor taraftarı ve bu şehirde gazetecilik yapan biri olarak, bu tür olumsuzlukların 19 Mayıs tribünlerinde yaşanmasını yadırgıyorum.
Hatırlayın lütfen…
Efsane Kaptan rahmetli Emin Kar’ın, “Efsane Başkan” olarak da anılmasını sağlayan o zorlu yıllarda görevi devralmasının ardından, anacığı da Samsun’da yaşayan Erhan Altın’a teknik direktörlük görevi verilmişti. Erhan Altın yönetimindeki Samsunspor, ligin ilk haftalarında fırtına gibi esiyordu. Tribünler maç öncesi ve maç sonrası Altın’a üçlü çektiriyordu.
Ve fakat…
Erhan Altın’a sahasında üçlü çektirenlerle, maçta alınan kötü bir sonuç nedeniyle istifaya çağıranlar da aynı tribünlerin taraftarlarıydı.
Ne yaman çelişki!
“Futbolun doğasında var” denilerek, daha birkaç ay önce aday kadroya davet edilmediği için Millî Takım’a layık gördüğümüz kaleciye, hatalı goller yediği iddiasıyla “yuh” çekebiliyoruz.
Oldu mu şimdi?
Futbol taraftarlığı, tutarlı olmayı gerektirmez diye bir kural yoktur sanırım.
Üç günde bir maça çıkıyor bu çocuklar.
Günümüz futbolu artık çok hızlı oynanıyor.
YouTube diye bir uygulama var; merak edenler 30 yıl öncesinin maçlarıyla günümüz maçlarını izleyip tempo farkını rahatlıkla görebilir.
Bir zamanlar üç oyuncu değiştirme hakkı varken, günümüzde takımlar beş oyuncu değiştiriyor.
Tribünde gönül verdiği takımın oyuncusunu yuhalayan taraftar, bir an olsun “Niye böyle?” diye düşündü mü acaba?
Günümüz futbol takımları, temposu düşen maçlarda tempoyu yükseltmek için özellikle “hamle oyuncusu” transfer ediyor.
Hepimizi üzen AEK maçında Yunan ekibi beş oyuncu değiştirirken, Samsunspor’un değiştirebildiği oyuncu sayısını düşünürsek, kulübe yetersizliğini anlayabiliriz aslında.
Samsunspor, AEK maçından üç gün sonra Başakşehir karşısına da neredeyse aynı kadroyla çıkmak zorunda kaldı. Haftada bir maç oynayan Başakşehir’in tempoyu diri tutmak için kaç oyuncu değiştirdiğine, üç günde bir maça çıkan senin takımının kaç oyuncu değiştirebildiğine bak.
İnsaf edin.
Biraz da anlayış gösterin lütfen.
“Başkan oyuncu alsın!” Taraftarın bunu istemesini anlarım elbette ama şehirden de takımına destek beklerim.
“Kuzeyin Kralı” diye yazmışsın 19 Mayıs’ın duvarına.
Bu iddia benim de ruhumu okşuyor.
Ancak kuzeyin diğer takımı 40 bin kişilik stadında maçlarını dolu tribünler önünde oynarken, sen takımının Avrupa sınavını bile yarısı boş tribünler önünde vermeye zorlarsan; Başkan Yüksel Yıldırım’ın, “Ne kadar ekmek, o kadar köfte” dercesine, “Destek yoksa transfer de yok” şeklindeki yakınmaları karşısında bize de söyleyecek fazla söz kalmıyor aslında.


