27.12.2024
2024 yılında ülkemiz yaklaşık 350 milyar dolarlık bir ithalat yapıyor. Bunun içinde bir senede 17 milyar dolardan 50 milyar dolara çıkan ihtiyaç dışı ithalatı bir kenara bırakırsak, geriye hammadde ve yatırım malı ithalatı kalıyor.
Bu da yaklaşık 300 milyar dolar ediyor. Türk Lirası olarak hesaplandığında, bu tutar 10,5 trilyon TL’ye karşılık geliyor.
Şimdi ihracatçının ve piyasa aktörlerinin dolar kuru beklentisinin 1 dolar = 45 TL olduğunu varsayalım. Bu durumda yurtdışına ödeyeceğimiz tutar 15,5 trilyon TL’ye çıkıyor. Aradaki 5 trilyon TL’lik fark, yani yaklaşık 115 milyar dolar, mevcut ihracat rakamımızın yaklaşık %50’si kadar bir ek maliyet oluşturuyor.
Bu durumda, varsayalım ki ihracat yeni kurla birlikte 25 milyar dolar artarak 275 milyar dolara ulaştı. Ancak geriye kalan 90 milyar dolarlık finansmanı sağladığımızda, aslında net ihracatımız 250 milyar dolardan 170 milyar doların altına düşmüş oluyor. Bu tablo, yüksek kur beklentisinin sadece görünürde bir ihracat artışı sağladığını, ancak ithalat maliyetlerinin ekonomimize ağır bir yük bindirdiğini açıkça gösteriyor.
Sonuç olarak, ithal ikame kültürünü geliştirmek ve bu konuda profesyonel çalışmalara hız vermek bir zorunluluk haline gelmiştir. Bu çalışmaların somut sonuçları alınmadan yüksek kur beklentisine girmek, ülkeyi sürekli olarak yeni bir ekonomik sarmalın içine sokmaktadır. İthalata bağımlılığı azaltmak, enerji, teknoloji, tarım ve sanayi gibi kritik sektörlerde yerlileşmeyi artırmak, uzun vadeli ekonomik sürdürülebilirliğimiz için elzemdir.
Vesselam.