19.07.2025

Nüfus sorunu en önemli sorunlarımızdan birisi.
Geçtiğimiz günlerde Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz nüfus artış hızının binde 1,1'e düştüğünü, doğurganlık oranının kritik eşik olan yüzde 2,1 altında yüzde 1,51 olarak gerçekleştiğini açıkladı.
Basit bir matematik. Erkekler doğuramadığından nüfusun aynı kalması için kadınların hem kendileri hem de erkekler için doğurmaları gerekiyor.
Yeterli olmayabilir ama devlet gençleri evlenmeye, çocuk sahibi olmaya özendirmek için çeşitli parasal destekler sunuyor, programlar uyguluyor.
Makedonya nüfus sorununa daha farklı, bizdekinin karşıtı önlemlerle çözüm bulmaya çalışıyormuş. Medyada yer alan haberlere bakılırsa onların Cumhurbaşkanı 'bekar vergisi' alınmasını önermiş.
Hani, konut sorununu çözmek için zaman zaman gündeme gelir, 'boş konut vergisi' alınması önerilir. Onun gibi bir vergi!
Bu haberleri okuyunca hemşerim Naim Güney'in Erken Cumhuriyet Yıllarında Ordu Vilayeti (1923-1950)' adlı kitabında 'yol vergisi' İçin yazdıklarını hatırladım.
Naim Güney, memleketim Ordu’nun çok değerli bir yerel araştırmacısı, tarihçisi. Şehrimizin yakın tarihini, önemli olaylarını, iz bırakan insanlarını araştırıyor, yazıyor.
Kitabın dönemin vergilerinin anlatıldığı bölümünde çok çarpıcı bilgilere yer veriliyor.
Yol vergisi, erken cumhuriyet yıllarında uygulanan aşar, ağnam, varlık vergileri gibi travmatik sonuçlara yol açmış, toplumsal hafızada hasar bırakmış vergilerimizden birisi.
Bugünkü vergilerimize vergi adaleti yönüyle rahmet okutacak, iyi ki o dönemleri yaşamamışım dedirtecek türden bir vergi.
Osmanlı döneminde, kurtuluş savaşı yıllarında, erken Cumhuriyet döneminde farklı kanunlar, farklı adlar altında uygulanmış.
1929 tarihli Şose ve Köprüler Kanununa göre 18-60 yaş her erkek yol vergisine tabiymiş. Vergi yılda 10 gün yol ve köprü yapımında bedenen çalışılarak ödeniyormuş.
Yol vergisi, bedenen ve bizzat çalışmak istemeyenler tarafından nakdi olarak da ödenebiliyormuş. Nakdi olarak ödenecek verginin tutarı 8 liraymış.
Böyle olunca, varlıklıların parayı bastırıp angaryadan kurtulması mümkünmüş. Yoksul köylünün ise bedenen çalışmaktan başka çaresi yokmuş.
Bedenen çalışmak deyincee…
Yol vergisinden, angarya amelelikten beş çocuğu olanlar muaf tutuluyormuş. Böyle bir güzellik varmış!
Köylünün, yoksulun geçmişteki beş çocuk sevdasının gerisinde işte bu muafiyet yatıyormuş.
Öyle ki, ailelerde 'yol çocuğu' olarak anılan, babalarını angaryadan kurtaracak beşinci çocukların doğumu sevinçle karşılanıyormuş.
Yol vergisi, imar faaliyetleri için Cumhuriyet'in ilk yıllarında gerek duyulan insan gücünün, mali kaynakların sağlanmasında önemli bir işlev görmüş. Aynı zamanda, beş çocuk muafiyetiyle, arka arkaya yaşanan savaşlarla yok olan nüfusun yerine konulmasında, nüfusun artırılmasında rol oynamış.
Umalım ki, ülkemizin nüfus sorunu ‘yol vergisine’ gerek duyulmadan, daha insani önlemlerle çözüme kavuşur.