Güler misin? Ağlar mısın?

Türkiye Cumhurbaşkanlığı’na aday olacak kadar bir dereceye erişmiş birisi çıkıp, halâ “Fındıkta Hamburg Borsası”ndan “dem vuruyor” ise, demek ki biz yıllardan beri boşu boşuna “bilinçli üretici, bilinçli tarım, bilinçli ticaret, bilinçli devlet adamı, bilinçli siyasetçiden”ten söz etmiş durmuşuz!

CHP adına milletvekilliği yapmış, genel başkanlığa ve Cumhurbaşkanlığı’na bile aday olmuş Sayın Muharrem İnce’nin Ordu’ya yaptığı son ziyaretindeki konuşmasında; “Fındığın anavatanı Türkiye, ama borsası Almanya’da, Hamburg’ta” dedikten sonra, “Türkiye bunları hak etmiyor” diye yaptığı şikayet yok mu?

İnanın; “Bu kadar da olmaz dedirtecek türden!

Neden mi?

Fındıkta Hamburg Borsası artık gerçek değil de, bir masal! Fındık ihracatı Türkiye’de fiyat buluyor, buradan fiyatlandırılıyor.

Bunu herkes biliyor da,  Sayın İnce’nin de bilmesi gerekmez mi?

Hadi, “Muharrem İnce, fındıkta 30-40 yıl önce olup bitenlere, yani geçmişe takıldı kaldı” diyelim!”

Sadece Türkiye’nin değil, dünyanın en çok fındık üreten ili olan Ordu’da Sayın İnce’nin bu söylemlerini dinleyenler arasından hiç fındıktan anlayan, fındıkta ne olup bittiğini idrak edenler yok mu idi? Neden bunlardan birileri çıkıp buna itiraz etmedi. Kendisine çaktırmadan doğruyu anlatmadı?

Aslında Sayın İnce; “Türkiye bunu hak etmiyor” söyleminde haklı ama farklı!

Çünkü sanırım bu “hak etmiyor” dediği konu, Hacı Bektaş Veli’nin;  “Her ne arar isen kendin de ara” dediği türden bir yerden olsa gerek!

Yani demek istiyorum ki; “Türkiye, fındığın borsasının halâ Hamburg’da kurulduğunu sananları da hak etmiyor!”

*

O ki bugün de fındıktan başladık, oradan seyr-ü sefer eylemeye devam edelim.

2 yıl önce karabasan gibi fındığın yapraklarına çöreklenen ve İstanbul Fındık ve Mamulleri İhracatçıları Birliği Başkanı Ali Haydan Gören’in, “300 milyon dolarlık zarara sebep oldu”  dediği küllemenin ruhuna rahmet okutacak derecede yeni bir zararlının, kahverengi kokarcanın Türkiye’ye giriş yaptığını bilelim.

Ve de, üniversitede kürsüsünü bırakıp, Gürcistan’dan İtalya’ya kadar yollara düşerek fındıkta yüzde 60-70’ye kadar zarar verebilen zararlı ile mücadeleye kendini adayan Prof. Dr. Celal Tuncer’den tutunda UFK Başkanı Sebahattin Arslantürk’e kadar fındıkta cümle alemin adeta seferberlik ilan ettiğini bir kere daha hatırlatalım. Öncelikle de, tehlikenin büyüklüğünü idrak edip bahçelerimize sahip çıkalım.

*

Hadi, oldu olacak Türk fındığının tamamını dünyanın dört bir yanına ulaştırarak, 3 dolara bile ihtiyaç duyduğumuz bir süreçte bu ülkeye milyarlarca dolar döviz kazandıran sanayici-ihracatçının, TMO’nun yaptığı ben diyeyim “yanlışlığın”, siz söyleyin “haksız rekabetin” devlete maliyetinin de 200 milyon dolar olduğunu da belirtelim!

*

Yetmedi!

Basında “fındık” kelimesinin “F”sini gördüğü anda, “doğru veya yanlış” demeden, “patlayım bir demeç de, el alem beni görsün” hesabı yapanlar 2-3 kişiden de iki satırla bahis eylemez isek, onları da yad etmemiş, dolayısı ile haksızlık etmiş oluruz!

Bu vesile ile hafızama; “medya maymunluğu” tanımı da gelmiyor değil!

Ancak, kıssadan hisse yapacağımız için önümüzdeki günlere kalsın!

Belki bu arada tanıma ve tarife örnek teşkil edeceklerin biraz aynaya bakar da, “Biz ne yapıyoruz?” diye kendi kendilerine sorarlar!

Bakarsınız, bize de bunlardan söz etme gereksizliği de kalmaz!