4.07.2025

Miras hukukundan kaynaklı olarak parçalı arazilerde tarım yapmak zorunda kalan bir ülkeyiz.
Bu durum da, tarımda verimliliği üst düzeye çıkarmamızı engelleyen en önemli faktör olarak öne çıkıyor.
Ki;
Ülkemiz bir an önce arazi toplulaştırmasını yapmalı ve dekar başına verimi en üst düzeye çıkarmalıdır.
Bunun içindir ki; Konya topraklarının yarısı kadar bir alana sahip Hollanda tarım ürünleri ihracatında nicedir lider ülke olarak örnek bir çalışmayı sürdürüyor.
Uzun süreden beri 'İyi tarım' uygulamalarından söz ediliyor.
Dekar başına verimi artırmadan, iyi tarım uygulamalarında da başarı beklenemeyiz.
Şunu söylemeye çalışıyorum aslında çiftçinin karnını doyurmadan iyi tarım yapamayız.
El alem on binlerce dönüm arazi üzerinde tarım yaparken, 3-5 dönümde yapılan tarımsal üretimden para kazanamaz.
Amasya'da Siverline markasının yaratıcılarından dostum Hüseyin Alış geçenlerde AMESİA'nın sözleşmeli tarım projesinden söz edince heyecanlandığımı itiraf etmeliyim.
Dünya gazetesinde çalıştığım yıllarda, 20 yıl kadar önce tarafımızdan organize edilen bir toplantıda, aralarında Dünya Gazetesinin Başyazarı Rahmetli Osman Saffet Arolat, Dr. Rüştü Bozkurt, Ali Ekber Yıldırım, Prof.Dr. Kenan Mortan ve Gaziaosmanpaşa Ünversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Yaşar Akça'nında bulunduğu gazeteci ve akademisyenle Amasya'da iyi tarım uygulamalarını konuşmuştuk.
Ki; iyi tarım uygulamaları denen olgu ülkemizde yeni yeni konuşulmaya başlanmıştı.
Toplantıda iyi tarım uygulamalarıyla bir domates kökünden 60 salkım ürün alınabileceği konuşuluyordu.
Aradan en az 20 yıl geçti ama hala bir domates kökünden 60 salkım ürün alınabilecek türden iyi tarım uygulamalarına geçemedi ülkem.
Bunu başaran ülkeler var ama.
İsrail mesela çölün ortasında topraksız ortamda domates üretmeyi başarmış.
Dara düşen ayı, gerekirse kaval bile çalarmış misali gibi yani.
Anadolu'nun Allah vergisi verimli toprakları üzerinde yaşıyoruz ama bir Konya'nın yüzölçümü kadar toprağı olan Hollanda kadar olamıyoruz.
''Neden?'' diye kendimize sormalı ve bunun cevabını aramalıyız.
Yıllar önce Hüseyin Alış ve Kenan Mortan Hoca ile Amasya’da Ayten Çöl'ün mucize yarattığı çiftliğini gezdiğimizde kendi kendime, ''Ayten Hanım, iyi tarım uygulamasına çoktan geçmiş'' demiştim.
Ayten Çöl'ün çiftliğinde elde ettiği başarı, spesifik bir örnek olarak düşünülebilir ama yol göstericidir bence.
Damızlık sığır yetiştiricileri birliği olarak 1998 yılında kurulmuş olan AMESİA, bünyesinde kurulu AMESİA Gıda, bu yıl itibariyle sözleşmeli tarım uygulamasını başlatmış.
Sözleşmeli tarımı iyi tarım uygulamalarının bir parçası saymak mümkün pekala.
AMESİA Gıda'dan yapılan açıklamaya göre, Bu model kapsamında, üretim süreci belirli planlar doğrultusunda ilerleyecek ve ürünler, önceden yapılan sözleşmelere göre yetiştirilecek.
Sözleşmeli tarım, üretici ile alıcı arasında önceden belirlenen şartlar çerçevesinde yapılan üretim anlaşmasını ifade eder. Bu sistem, üreticilere alım garantisi sunarken, alıcılara ise düzenli ve kaliteli ürün tedariki sağlaması hedefliyor.
Bu kapsamda, Arı Kadınlar Kooperatifi üyeleri ve Amesia Gıda Üretim Planlama ekibi ile birlikte gerçekleştirilen toplantıda üreticilere sistem hakkında bilgi verilirken, 2025 yılı planlanan üretilecek ürünlerin sözleşmeleri de imzalanmış.
2025 sezonunda nohut, mercimek, mısır, fasulye ve domates gibi ürünlerin üretimi sözleşmeli ve planlı bir şekilde devam edecek ve Amasya'da tarımsal üretim yapan özellikle kadın üreticilerimin ürettiklerine, planlı üretim kapsamında alım ve fiyat garantisi verilecek.
''Marifet iltifata tabidir'' denildiği gibi.
Damızlık sığır yetiştirmek amacıyla kurulmuş olan AMESİA, bünyesinde oluşturduğu gıda firmasıyla, iyi tarım uygulamaları için iyi bir proje gerçekleştirmiş.
Başarılarının devamı dileğiyle, bize de iyi bir şeyi alkışlamak düşer sanırım.