17.09.2022

Ayçiçeği tarımında yanlış nerede yapılıyor

Ülkemizde yemeklik yağ ihtiyacının büyük bölümü yağlı tohum bitkilerinden ve de özellikle ayçiçeğinden karşılanıyor.

Yağ üretmenin yanı sıra, daha çok da üreticilerin desteklenmesi amacıyla birlikler bile kurulmuş. Çukobirlik, Tariş, Trakyabirlik ve bölgemizdeki Fiskobirlik ile Karadenizbirlik gibi.

Fiskobirlik fındık piyasasını oluşturmada etkisini yitirmiş olsa da, üretiminde tekel olmamız nedeniyle fındık, ülkemizde yeteri kadar üretiliyor. Fiyat politikalarında tartışmalar yaşansa da dünyada en çok fındık üreten ülke olduğumuz gibi ihracatında da dünya lideriyiz hala.

Ve fakat.

Ayçiçeği tarımında büyük sorun yaşıyoruz. Tıpkı, buğday ve diğer tarım ürünlerinde olduğu gibi. Ayçiçeği üretimimiz, likit yağ ihtiyacımızı karşılayacak düzeyde değil maalesef. Yağ ihtiyacımızın yarıdan fazlasını ithal etmek durumundayız.

Bunu da daha çok Ukrayna’dan ve Rusya'dan ham yağ ithalatı ile karşılıyoruz zira bizim yağ sanayimiz, çekirdek kırma biçimine göre değil de ham yağ ile likit yağ üretme şekline göre kurgulanmış. Peki neden ihtiyacımızı karşılayacak kadar ayçiçeği üretemiyoruz. İhtiyacımızın büyük bölümünü neden Ukrayna'dan karşılamak durumundayız. Neyimiz eksik. Topraklarımız mı yetersiz.

Bildiğim kadarıyla topraklarımız ayçiçeği tarımı için de oldukça elverişlidir. Öyleyse neden?

Bu durumda en sonunda söylemem gerekeni peşinen söyleyeyim. Tarım politikamız yanlış. Hepsi bu.

Savaş sonucu geçen yıl yaşanan sorun nedeniyle, ürün bazlı destekleme yapılacağı umuduyla üreticilerimiz bu sene daha fazla ayçiçeği ektiler. Önceleri bir milyon 600 bin ton dolaylarında gerçekleşen üretim, bu yıl 2 milyon tona ulaşacak gibi.

Peki; Beklenildiği gibi ürün bazlı destek geldi mi?

Gelmedi maalesef. Destek hala 4 yıl önceki gibi 50 kuruş seviyesinde ne yazık ki.

Birliklerin alım kapasiteleri de sınırlı. Birlikler ülkemizde üretilen ayçiçeğinin ancak yarısı kadarını alabilecek durumdalar.

Açıklanan ön alım fiyatı da yeterli değil ama sorun fiyatla ilgili de değil tam olarak.

Sorun çok başka aslında.

Trakyabirlik’in 12, Kardenizbirlik‘in 10,5 liralık ön alım fiyatı açıkladığını biliyoruz.

Peki o zaman birliklerin alım merkezleri önündeki uzun kuyruklar neden oluşuyor. Öyle ya bu sorunun cevabını herkes merak ediyor olmalı.

Söyleyelim öyleyse.

Ülkemizde yağ sanayicilerine sıfır gümrükle ithalat yapma imkanı tanınmıştı biliyorsunuz.

Hal böyle olunca sanayici 10 liranın altında ham yağ tedarik edebiliyorlar ve haliyle yerli ürünü almak istemiyor. İthal ürün daha avantajlı çünkü.

Birliklerin ülkemizde yetiştirilen ayçiçeğinin tamamını alacak kapasitesi yeterli olmadığı gibi, paraları da bunu yapmaya yetmiyor maalesef.

Birliklerin ayrıca yaklaşık dört yıldan bu yana ürün bazlı desteğin artırılması yönünde çağrıda bulundukları biliniyor ama bu çağrı da bir karşılık bulmadı. Ürün bazlı destek 4 yıldır artmamışken, sanayicilere sıfır gümrükle ürün ithal etme yetkisi nasıl verilir bunu anlamakta zorlanıyorum.

Gümrüksüz ithalat uygulaması, ülkemizde açıklanan alım fiyatlarının üzerinde olsa amenna. Ama gümrüksüz ithalat izni, ülkemin üreticisinin ezilmesine neden oluyorsa buna herkes gibi ben de isyan ederim.

Böyle bir kararın alınmasında ‘ithalat lobisi’ mi etkili oluyor, yoksa iş bilmez yöneticileri mi bu türden hatalı kararların alınmasına aracılık ediyorlar bilemedim. Ama bir hata yapılıyor ve bu hata da ülkemiz tarımının gelişmesini engellediği gibi üreticilerimizin ezilmesine neden oluyor.

Sözün özü:

Destek beklentisiyle 2 milyon tona çıkmış ayçiçeği üretiminin daha da artabileceğine dair umutlar yeşermişken, gümrüksüz ham yağ ithalatı bu konudaki umutları söndürürken, bir avuç inciri de berbat etmiş. Budur.

Karadeniz'in İlk ve Tek Ekonomi Portalı

Okumak İçin Resimlere Tıklayınız.
Kapat
× Anasayfa Abone ol Tüm haberler Ekonomi Bölgesel Şirketler Gündem Belediye Sektörler Politika e-Dergi e-Gazete Web TV Künye Karadeniz sohbetleri Yazarlar