7.05.2025

Canik'teki heyelan, bir baba ile iki kız evladını aramızdan alırken vurdu geçti.
Devasa kaya kütleleri altında ezilerek can veren baba ve kızlarının acısı yüreklerimizi dağladı.
Ateş düştüğü yeri yakıyor elbette.
Biz üzüntüden kahrolduk elbette.
Ve fakat.
Eşi ve evlatlarının devasa kaya kütleleri altında ezilişine tanık olan o annenin acısı yaşadığı sürece yüreğinde bir sızı olarak kalacaktır.
Heyelan aniden vurdu.
Ve fakat.
Dengesini bozduğunuz doğanın bir gün mutlaka hesabını soracağı da bilinir aslında.
O akaryakıt istasyonunu yapanlar, ''Burası heyelanlı bölge burada, böyle bir işletmeyi kurmak tehlikeli'' diye uyarıldıklarında, ''300 yıllık geçmişini inceledik, bir şey olmamış'' diye yanıtladıklarını işitmiştim.
Samsunluların 'derbent' olarak bildiği bölgede 300 yıl boyunca hiç bir şey olmamış ama bundan sonra da olmayacağı anlamına da gelmiyor.
Nitekim heyelan oluştu ve bir aileden ikisi çocuk üç kişiyi aramızdan aldı.
Yapı tekniğini ve doğanın sebep olacağı durumları iyi bilen bir uzman, ''Mühendislikte önemli olan ayrıntının bütün ihtimalleri en ince ayrıntısına göre hesap etmektir'' demişti.
Bu da şu anlama geliyor aslında:
Mühendislik bilimi, 300 yıl boyunca hareket gözlenmeyen heyelanlı alanlarda, 301. yılda heyelan oluşma ihtimalini hesaplamayı gerektiğini anlatır yani.
Bunu söylerken alsında şunu anlatmak istiyorum:
İşletme sahibi de gerekli önlemleri almamsı nedeniyle kusurludur elbette.
Ve fakat.
İşletme sahibi en az kusurlu olan kişidir.
Asıl kusurlu olanlar, o bölgenin yapılaşmaya açılmasına izin verenlerdir.
Zamanın Büyükşehir Belediye Başkanı ve yöneticileri yani!
Belediye başkanları, bu türden uygulamalar için imza yetkisinin devredildiğini ileri sürebilirler ancak, ancak imza yetkisini devretmek, sorumluluğu da devretmek anlamına gelmiyor.
Demem o ki;
Bu heyelan bize ders olsun.
Özellikle Derbent'tekilerin yanı sıra, heyelanlı bölgedeki yapılarda yaşayanların dikkatli olmalarını söylemekle birlikte, Kuzey Anadolu fayı üzerinde Samsun halkının da dikkatli olması gerektiğini hatırlatmak isterim.
Ve aslında deprem konusunda, şehirde yaşanlardan daha çok şehri yönetenleri duyarlı olmaya çağırmak gerektiğini düşünüyorum.
Ki;
Cevat Öncü, adaylığı sürecinde de sıklıkla uyardı ama gerek İMO Şube Başkanlığı ve gerekse SAOB Dönem Sözcüsü olduğu sıralarda Samsun’un deprem riskine dikkati çekmişti.
Japonya gibi deprem ülkelerindeki örnekleri göz önünde bulundurarak, depremlerin tek başına tehlike de oluşturmadığı bilinir.
Deprem öldürmez yani ama depreme dayanıksız inşa edilen yapıların yıkılması cana ve mala zarar verir.
Cevat Öncü'nün de defalarca uyardığı üzere, Samsun'un yapı stokunun depreme dayanıksız olduğu bilinir.
Bu cümleden olarak, bu yazıyla birlikte Samsun'u yönetenleri özellikle deprem ve heyelan konusunda bir kez daha uyarmış olalım.
Tedbir alınır belki.
Kim bilir!