10.07.2025

Ülkemizin yaşadığı en büyük ekonomik krizlerden biri 2001 kriziydi. Krizinin yaşandığı yıllarda Dünya gazetesinde Bölge Koordinatörü olarak çalışıyordum.
Kriz piyasaları yakıp kavuruyordu.
Ki;
Gecelik faizlerin yüzde bin 500'leri gördüğü dönemlerdi.
İş dünyası zordaydı.
İnsanlar, krizden çıkışı ararlarken, gazete çalışanları olarak piyasaları anlamak adına toplantılar düzenliyorduk.
Hani nasıl depremler olduğunda, yer bilimciler kanal kanal geziyorlardı ya.
Ekonomik kriz ortamında da iktisat hocaları, il il gezip krizden çıkış yollarını anlatmaya çalışıyorlardı.
Gazetenin o zamanki Genel Yayın Yönetmeni ve Başyazarı Rahmetli Osman Saffet Arolat, yakından tanıdığı dostları Prof. Dr Erdoğan Alkin, Prof. Dr. Mithat Melen, Prof. Dr. Kenan Mortan, Güngör Uras, Dr. Rüştü Bozkurt ve Ali Ekber Yıldırım'dan oluşan ekiple Anadolu şehirlerini mevlidhanlar gibi dolaşıyorlardı.
Bölge Koordinatörü olarak ben de hem Samsun'da, hem de büromuzun sorumluluk alanı içindeki bölgemiz şehirlerinde çok sayıda toplantı yapılmasını sağlamıştım.
Her kriz ortamında olduğu gibi 2001 krizinde de piyasalar daralmış, alış veriş durma noktasına gelmişti.
Ekonomistlerden o yıllarda sıklıkla ''Türkiye yeni bir borçlandırma yöntemi bulmalı'' şeklinde sözler işittiğimi hatırlıyorum.
İçinde bulunduğumuz durum, 2001'deki kriz ortamına benzemiyor elbette ancak, çarşıda pazarda rastladığımız birçok esnaf, piyasanın daraldığını alış verişin durma noktasına geldiğini anlatıyor.
Sanayideki durum da esnafın durumundan pek farklı görünmüyor.
Zira gazete sayfalarındaki fabrikalarda maaş ödenmesindeki aksamalar ile konkordato taleplerinin artmakta olduğuna dair haberlerin sıklıkla yayınlanıyor olması, sanayide de yaşanmakta olan sorunun, esnafın sorunundan pek de farklı olmdığını anlatıyor aslında.
Nicedir, yakın dostlarıma, Türkiye'nin çarşı ve pazara nefes aldıracak yeni bir borçlandırmama yöntemi geliştirmesi gerektiğini söylerken, Samsun TSO Başkanı Salih Zeki Murzioğlu tarafından, TOBB'un önceliğinde KOBİ'lere nefes aldıracak yeni bir kredi uygulamasının başladığı duyuruldu..
Ki;
Adına da ''Nefes Kredisi'' denmiş.
Adı da tam uyarına gelmiş.
''İsmiyle müsemma'' der ya eskiler, onun gibi yani.
Kredi Garanti Fonu aracılıyla 7 banka tarafından 1 milyon lira ile 2,5 milyon lira aralığında kullandırılacak nefes kredisini, iş dünyasına nefes aldıracaktır elbette.
Ve fakat.
Türk insanı olarak her şeyi sulandırdığımız gibi umarım ve dilerim, bu kredi, amacı doğrultusunda, yani piyasalara gerçekten nefes aldıracak biçimde kullanılır.
Hani bir dönem ucuz konut kredileri kullandırılmıştı da, a bankasından kredi alan kişiler, b bankasında faize yatırdıkları paranın getirisiyle kredi taksitleri ödemişlerdi.
O zamanki uygulama da konut piyasasını geçici süre hareketlendirmişti ama piyasalara uzun süren olumlu bir etkisi olmamıştı.
Demem o ki;
Bir yılı anapara ve faiz ödemesiz olarak 24 ve 36 ay vade ile yüzde 36 faiz oranıyla kullandırılacak nefes kredileri umarım ve dilerim, mevduat kredileri için yüze 50'lere varan mevduat uygulamalarının cazibesine yenik düşmez.
Bilmem anlatabildim mi?