Kim ne derse desin değişmeyen kurallar vardır. Bugüne kadar da aksi ispatlanmadığı için herkes tarafından kabul edilir. Bunun için de ekonomist olmaya gerek yoktur. Sadece düşünebilen bir insan olmak yeterlidir.

Bir ülkede enflasyon yükselince kullandığımız ürün ve hizmetlerin fiyatı artar. Kalıcı çözüm ise daha fazla üretim yapmaktır. Yani enflasyonu düşürmek istiyorsanız, tek çıkış yolu üretimi artıracaksınız.

Enflasyon, sebep değil sonuçtur. Sağdan soldan bulunacak borçla yükselen enflasyon düşmez. Sıcak para uyuşturucu gibidir. Esrar ve eroin nasıl ki insanın kanına girdimi çıkmak istemez. Vücudu kendine bağımlı yapar ve esir eder. Sıcak para da böyledir. Dışarıdan alınan borç ekonomiye uyuşturucu etkisi yapar. Battıkça borca batarsınız. Merkez Bankası’nın basacağı para da ancak ateşi söndürür. Bu tür geçici önlemler yerine kalıcı çözümler bulunmalıdır. Nasıl ki ilaçları zamanında alırsak iyileşiriz. Uygulanabilir ve kalıcı çözümlerle ekonomiyi de üreten hale getirebiliriz. Bunun için dışardan doktor aramaya gerek yoktur. Birinin bizi denetlemesine gerek kalmaksızın, tavizsiz ve kararlı bir şekilde tedbirleri uygulamaya koyarsanız ekonominizi ayağa kaldırırsınız.

Bunu nasıl başaracağımızı basit bir örnekle anlatayım. Bir kümesimiz var ve kümeste 100 tane tavuk besliyoruz. Her bir tavuk günde bir yumurta yumurtluyor. Yani 100 tavuk günde 100 yumurta veriyor. Her bir yumurtanın 1 lira olduğunu düşünelim.

Kümesteki tavukların yarısını sattık. Kalan 50 tavuk, günde 50 yumurta yumurtluyor. O zaman bir yumurtanın fiyatı 2 liraya çıkıyor.

Eğer tavukların sayısını 100 den 200 e çıkarırsak, kümesteki tavuklar günde 200 yumurta verir. O zaman da bir yumurtanın fiyatı 50 kuruşa düşer.

Yani üretimi ne kadar artırırsak fiyatları o kadar aşağı çekeriz. Bir de katma değerli üretimi artırırsak, enflasyon yanınızdan bile geçemez. O zaman tavuk gibi düşüneceğimize, daha fazla yumurta yani daha fazla üretim için acil önlemler alalım. Popülist değil geçrekçi, günlük değil kalıcı tedbirlerle ekonomiyi daha fazla üretir hale getirelim. Dünya ekonomilerini de buna inandıralım. Çünkü yatırımlar güvenli limanları tercih eder. Huzurun ve hukukun olduğu yerler her zaman yatırım için caziptir. Yatırım olursa da üretim artar ve enflasyon düşer. O zaman ürün ve hizmet fiyatları iner.  

Bir İstanbul seçimidir gidiyor. Odaklanmamız gereken konu sadece ekonomidir. Bırakın İstanbul’u kim yönetirse yönetsin. Siyaset İstanbul’a kitlenirken, vatandaşın odak noktası cüzdanı, işi ve aşıdır.