16.05.2025

Türkiye, dünya fındık üretiminde tartışmasız lider. Her yıl yaklaşık 3 milyar dolarlık döviz girdisi sağlayan bu stratejik ürün, yalnızca Karadeniz Bölgesi’nin değil, tüm Türkiye’nin ekonomik sigortalarından biri.
Ancak bu güçlü yapının sürdürülebilirliği, üretici kadar ihracatçının da ayakta kalabilmesine bağlı.
Bugün fındık sektöründe büyük bir dönüşüm yaşanıyor. Yeni pazarlar, artan kalite beklentisi, dijitalleşme ve sürdürülebilirlik baskısı ihracatçının omuzlarına yeni sorumluluklar yüklüyor. Tüm bu gelişmelere rağmen ihracatçının en temel ihtiyacı olan finansmana erişim, ne yazık ki hala çözülmeyi bekleyen bir sorun olarak karşımızda duruyor.
Özellikle Ağustos, Eylül ve Ekim ayları, yani fındığın hasat sonrası pazara indiği dönem, ihracatçı için en kritik zaman dilimidir. Ürünü zamanında almak, fiyatları dengelemek ve dünya pazarlarına güçlü bir başlangıç yapabilmek için bu aylarda ihracatçının finansman gücünün sağlam olması gerekir. Aksi halde hem iç piyasada fiyatlar spekülasyona açık hale gelir, hem de ihracatçı dünya pazarındaki fırsatları kaçırır.
Bu nedenle Ticaret Bakanlığı’nın fındık sektörüne özel bir finansman destek modeli geliştirmesi kaçınılmazdır.
İhracatçıya sezonluk düşük faizli kredi imkânları tanınmalı, Eximbank aracılığıyla vadeler uzatılmalı, Alım gücünü artıracak teşvik mekanizmaları hızla devreye alınmalıdır.
Bugün fındık ihracatçısına sağlanacak finansal destek, sadece bir sektörü değil; Türkiye’nin döviz rezervlerini, istihdamını, bölgesel kalkınmasını ve gıda ihracatındaki rekabetçiliğini doğrudan etkileyecek stratejik bir hamle olacaktır.
Unutmayalım: Türk fındığına verilecek her destek, ülkemize döviz, üreticiye umut, bölgeye yatırım olarak dönecektir.
Artık laf değil, adım atma zamanıdır.
Fındık altınsa, finansman da onun anahtarıdır.
HAFTANIN SÖZÜ
“Liderlik unvanla değil, etkiyle ölçülür.”