3.02.2023

Karadeniz potansiyelini neden kullanamıyor?

Karadeniz Ekonomi Gazetesi olarak, zaman zaman gazetemizin manşetinde ve özel makalemde Karadeniz Bölgesinin potansiyelini kullanamadığını düzenli olarak gündemde tutuyoruz.

illerin dinamiklerine siyasilerine, valilerine, belediye başkanlarına bu yönde çok önemli görevler düştüğünü dile getiriyoruz.

Son olarak; bölgemizde Ekonomist dergisi tarafından başarı gösteren 9 firmaya ödül verildi. Bugün Gaziantep’ten, Kayseri’den sadece ilk 500 ve ikinci 500 firma arasına 30 firma girerken, Karadeniz’in tamamının 18-19 firmada kalması, bölgedeki tüm dinamiklerinin üzerinde durması gereken çok önemli bir konudur. Yine önemli bir konu, bölgemiz açısından bugünkü Büyükşehir Belediye başkanımız, yani Türkiye’nin en uzun Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı görevini yapmış Dr. Hilmi Güler’in o görevdeyken; Karadeniz iş dünyasına ‘Neden yeteri kadar enerji yatırımlarına talip olmuyorsunuz?’ sitemi bugün de haklılığını koruyor.

Karadeniz bölgesi olarak rüzgâr enerjisinde gücümüzü kullanamıyoruz

Dünya Bankası raporuna göre, Türkiye’de belirlenen dört bölgede yüzer olarak 47 gigavat ve sabit temelli 7 gigavat olmak üzere toplamda 54 gigavatlık deniz üstü rüzgâr enerjisi kurulumu potansiyeli bulunuyor.

Dünya Bankası tarafından hazırlanan "Türkiye için Deniz Üstü Rüzgar Enerjisi Gelişimi Yol Haritası" raporunun sonuçları, çevrim içi olarak düzenlenen toplantıda paylaşıldı. Rapora göre, Türkiye'de yüzer ve sabit temelli kurulumlar için dört potansiyel alan bulunuyor. Karadeniz'de yüzer kurulumlar için 13.9 gigavat ve sabit temelli kurulumlar için 1.3 gigavatlık bir potansiyel tespit edilirken, Marmara Denizi'nde yüzer kurulumlar için 19.2 gigavat ve sabit temelli kurulumlar için 2.8 gigavatlık bir potansiyel mevcut. Çanakkale'de 7.5 gigavat yüzer ve 1.6 gigavat sabit temelli kurulumların, Ayvalık'ta da 2.8 gigavat yüzer ve 1 gigavat sabit temelli kurulumların yapılabileceği hesaplanıyor. Böylece, diğer küçük alanlarla birlikte, Türkiye'nin dört bölgesinde yüzer olarak toplamda 47 gigavat ve sabit temelli 7 gigavat olmak üzere toplamda 54 gigavatlık deniz üstü rüzgâr santralinin kurulabileceği öngörülüyor. Türkiye'nin mevcut karasal rüzgâr enerjisi tedarik zincirinden yararlanabileceği, hem iç pazar hem de Akdeniz ve Karadeniz bölgeleri için denizaşırı bir tedarik zinciri geliştirebileceği ve özellikle yüzer deniz üstü rüzgâr enerjisi sistemlerinde daha fazla potansiyelin bulunduğu tahmin ediliyor.

2022-2030 dönemi çok önemli

Enerji yatırımlarıyla ilgi yakın bir zaman önce çok önemli bir toplantı yapıldı. Bu önemli toplantıda konuşulanları kısaca hatırlayalım:

Toplantıda konuşma yapan Dünya Bankası Baş Enerji Uzmanı Yasemin Örücü, raporun üzerinde pek çok paydaşla birlikte yaklaşık 3 yıldır çalıştıklarını belirterek, "Türkiye'nin yeni açıkladığı 2035'e kadar 5 gigavatlık deniz üstü rüzgâr enerjisi kurulum hedefini memnuniyetle karşılıyoruz. Bu oldukça büyük bir adım. Biz de yol haritamızda bazı senaryolara yer verdik ve 2022 ile 2030 arasındaki dönem bu sektörün gelişimi açısından oldukça kilit bir öneme sahip" dedi.

Denizüstü Rüzgâr Enerjisi Derneği (DÜRED) Yönetim Kurulu Başkanı Murat Durak ise Türkiye'nin yenilenebilir enerji ve özellikle de rüzgâr enerjisinde bir başarı hikâyesi yazdığını ifade etti. Türkiye'de tüketilen enerjinin neredeyse yarısının yenilenebilir enerjiden geldiğini anımsatan Durak, "Ancak deniz üstü rüzgâr enerjisi Danimarka'da yaklaşık 20 yıl önce başladı ve şu anda da dünyada gelişiyor. Türkiye de son derece rüzgârlı denizlerle çevrili ve rüzgâr enerjisi sektörü de dâhil olmak üzere olgunlaşmış bir endüstriye sahip. Dolayısıyla bizim için bu know-how'ı deniz üstü rüzgar enerjisi sektörüne aktarmanın çok da zor olmayacağını düşünüyorum. Tedarik zinciri olarak da, çevremizdeki ülkelere rahatlıkla ekipman ve know-how ihraç edebiliriz" diye konuştu.

Evet, Karadeniz iş dünyası olarak enerji yatırımlarına ağırlığımızı koymalıyız. Her sektörde  Karadeniz olarak eksik kalıyoruz.

TMO, NE İSA’YA YARANDI NE MUSA’YA

Fındık sektöründe yine sular ısındı. Ortada bir gerçek var ki bugün TMO müdahale alımları olmasaydı fındık fiyatları serbest piyasada 60 TL’yi görmezdi. TMO Genel Müdürü Ahmet Güldal ile röportaj yaptık. Öncelikle şunu hatırlattı: “Biz üreticinin kurumuyuz ve üreticinin elinde fındık kalmadı. Biz, ticaret gurubunun kendi arasındaki tartışmaya girmeyiz. Tek kriterimiz ülke ve üreticimizin menfaatine iş yapmaktır.” Ayrıca, “2023 için taban fiyat açıklamışız gibi gelen tepkileri anlamış değiliz. Piyasanın üstünde 61 TL satış fiyatı açıkladık. TMO müdahalesi olmasaydı bugün bu fiyatların oluşması mümkün değildi” hatırlatmasını yaptı.

Evet, fındık sektöründe TMO ne İsa’ya ne Musa’ya yarandı ancak bir doğru var ki TMO müdahalesi olmasaydı gerçekten durum çok kötü olurdu. Sezar’ı öldürelim ama hakkını yemeyelim.

HAFTANIN SÖZÜ:

DEĞER TAŞIYAN TEK HİKÂYE VARDIR;

O DA BEDELİNİ SİZİN ÖDEDİĞİNİZ HİKÂYEDİR.

ETİKETLER;

Yazarın Diğer Yazıları

Karadeniz'in İlk ve Tek Ekonomi Portalı

Okumak İçin Resimlere Tıklayınız.
Kapat
× Anasayfa Abone ol Tüm haberler Ekonomi Bölgesel Şirketler Gündem Belediye Sektörler Politika e-Dergi e-Gazete Web TV Künye Karadeniz sohbetleri Yazarlar