22.09.2023

Türkiye'nin yol haritası

İş dünyası ve halkımız için geleceği tahmin etmek, yatırım iklimini şekillendirmek ve ekonomiyi planlamak büyük bir öneme sahiptir.

Beş yıl sonrasında ülke ekonomisinin nerede olacağı konusu, günümüzün en merak edilen sorularından biri haline geldi. Ülkemizdeki kredi kullanımının iş dünyası ve halk üzerindeki etkilerini somut bir şekilde gözlemliyoruz. Banka kredilerinin hem iş dünyası hem de halkımız için kritik bir önemi olduğu açıktır. Bu kredilerin kısılmaya başladığı bir dönemde, ekonomi yönetiminin uyumlu ekonomik çözümleri hayata geçirmesi gerekmektedir.

Büyük şehirlerde ev kiralama fiyatlarının 20-30 bin TL aralığında olduğu bir gerçektir. Ancak asgari ücretle geçinen vatandaşlar için bu ekonomik gerçeklerle uyumlu değildir. Aynı şekilde, Anadolu'da ev kiralama ücretlerinin 10-15 bin TL'ye kadar ulaştığı bölgelerde, gıda enflasyonunun kontrol altına alınmaması, enflasyonun düşmesini zorlaştırmaktadır. Dünya Ekonomik Forumu'nun Küresel Riskler Raporu, ekonomik, jeopolitik, toplumsal, teknolojik ve çevresel riskleri içeren beş kategoride küresel refaha yönelik riskleri değerlendirmektedir. Bu riskler, kısa, orta ve uzun vadeli riskler olarak sınıflandırılmıştır. Ülkemiz olarak, gelecekteki olası risklere karşı hazırlıklı olmalıyız.

Rapor, dünya ekonomisinin karşı karşıya olduğu temel beş riski vurgulamaktadır: enflasyon, hayat pahalılığı, ticaret savaşları, jeopolitik gerginlikler ve sosyal eşitsizlikler. Bu riskler, geçmiş dönemlerde de karşılaşılan tanıdık sorunlardır. Ancak, iklim krizinin yol açtığı riskler, özellikle önümüzdeki 10 yıl için "en büyük risk" olarak değerlendirilmektedir. Bu küresel riskler arasında derin bir ilişki olduğunu unutmamak önemlidir ve bu risklerin başında "küresel iş birliği eksikliği" gelmektedir.

Toplumsal kalkınma başarılı bir şekilde ilerlemek için toplumların refah seviyelerini artırmalı, eğitim ve sağlık sistemlerini geliştirmeli, yeni istihdam fırsatları yaratmalı ve düşük karbon ekonomisi modellerini benimsemelidir.

Sürdürülebilir büyüme, dijital erişimden kapsayıcılığa, çalışan ilişkilerinden şeffaflığa birçok konsepti bir araya getirir. Yatırımcılar, artık sadece sorumlu üretim ve hizmetlere odaklanmıyor, aynı zamanda çevresel ve toplumsal etkileri de göz önünde bulunduruyor. Bu nedenle, finansal gücün artırılması, kurumsal itibarın geliştirilmesi ve müşteri ile çalışan bağlılığının sağlanmasının anahtarı, etkili Çevre-Sosyal-Yönetişim (ÇSY) stratejilerine dayanmaktadır.

Türkiye'nin dijitalleşme, teknoloji, yeşil ekonomi ve inovasyon destekli üretim, gelecekteki zorlukların üstesinden gelmek için gereken adımlardır. Sürdürülebilirlik ve yeşil dönüşüm hedeflerine yönelik çalışmalar, dünya genelinde uzun bir süredir devam etmektedir. Bu, iklim krizi gibi doğal afetlerin yanı sıra, sosyal ve ekonomik risklerin ortaya çıktığı bir dönemde daha da önemli hale gelmiştir.

Yatırım ikliminin Türkiye'de sağlanması, ekonomik büyümeyi artırabilir ve işsizliği azaltabilir. Ancak, bu hedefe ulaşmak için ülke gerçeklerine uygun politikaların oluşturulması ve gelecekteki risk lere karşı tedbirlerin alınması gerekmektedir.

Türkiye'nin gelecekteki risklere hazırlıklı olması için aşağıdaki alanlarda çeşitli adımlar atılmalıdır:

Ekonomik Denge: Ekonomik politikalar, enflasyon ve hayat pahalılığı gibi temel ekonomik göstergeleri kontrol altında tutmalıdır. Banka kredilerinin iş dünyası ve halk üzerindeki etkileri göz önüne alınarak ekonomik çözümler üretilmelidir.

Sosyal Destek: Toplumsal kalkınmayı desteklemek için eğitim ve sağlık sistemleri iyileştirilmeli, yeni istihdam fırsatları yaratılmalıdır. Sosyal eşitsizliklerin azaltılması için çeşitli politikalar uygulanmalıdır.

Çevre ve Sürdürülebilirlik: Sürdürülebilir büyüme için yeşil ekonomi modelleri benimsenmeli ve çevre dostu uygulamalar teşvik edilmelidir. İklim kriziyle mücadele için önlemler alınmalıdır.

Dijitalleşme ve Teknoloji: Dijital dönüşüm ve inovasyon desteklenmelidir. Teknolojiye dayalı üretim ve veri kullanımı, ekonomik büyümeyi desteklemek için önemlidir.

Küresel İş Birliği: Küresel iş birliği eksikliği, birçok riski tetikleyebilir. Türkiye, uluslararası arenada iş birliğini güçlendirmeli ve küresel sorunlara etkili çözümler bulmada aktif bir rol üstlenmelidir.

Bu önlemler, Türkiye'nin gelecekteki risklere karşı daha dirençli hale gelmesine yardımcı olabilir. Sürdürülebilirlik ve ekonomik istikrarın sağlanması, ülkenin refahını artırabilir ve daha güvenli bir gelecek inşa etmemize yardımcı olabilir.

Yazarın Diğer Yazıları

Karadeniz'in İlk ve Tek Ekonomi Portalı

Okumak İçin Resimlere Tıklayınız.
Kapat
× Anasayfa Abone ol Tüm haberler Ekonomi Bölgesel Şirketler Gündem Belediye Sektörler Politika e-Dergi e-Gazete Web TV Künye Karadeniz sohbetleri Yazarlar