Bu değerin korunması, üretici ve sanayicinin refahı kadar, piyasaların istikrarı açısından da hayati önem taşımaktadır. İşte tam da bu noktada Toprak Mahsulleri Ofisi (TMO), sektöre adeta bir "can simidi" görevi görmektedir.

TMO’nun fındık piyasalarına müdahalesi, arz-talep dengesinin bozulduğu, fiyatların üretici aleyhine şekillendiği dönemlerde kritik bir rol üstlenmektedir. Özellikle son yıllarda artan küresel iklim değişikliği, üretim istikrarsızlığı ve spekülatif fiyat hareketleri dikkate alındığında, TMO’nun piyasada aktif olarak yer alması artık bir tercih değil, zorunluluk haline gelmiştir.

TMO’nun başında yer alan ve tarım piyasalarını yakından tanıyan, fındık özelinde de deneyim sahibi olan Genel Müdür Ahmet Güldal’ın liderliğinde kurum, görevini kâr amacı gütmeden ancak sürdürülebilirlik ilkesiyle başarıyla yerine getirmektedir. Hem üreticiyi koruyan hem de sanayicinin ihtiyaç duyduğu hammaddeye erişimini mümkün kılan bu dengeleyici müdahaleler, 2024-2025 sezonu öncesi ve sonrasında da stratejik şekilde uygulanmıştır.

TMO’nun bu süreçte zarar etmediği gibi, etkin stok yönetimi sayesinde fındığın değerini koruduğu ve gerektiğinde alım-satım mekanizmasını devreye alarak piyasayı dengelediği görülmüştür. Bu politika, sadece kısa vadeli bir fiyat istikrarı değil, uzun vadeli bir tarım stratejisi olarak da değerlendirilmektedir. Sanayici ve ihracatçılar da TMO’nun sektördeki dengeleyici rolünün önemini artık açıkça ifade etmekte, bu kurumsal yapının sürdürülebilirliği için desteklerini dile getirmektedir.

2025 sezonu öncesinde yaşanan gelişmeler, bir kez daha göstermiştir ki: Ülkemizin stratejik ürünlerinde depolama, fiyat istikrarı ve acil durum yönetimi açısından TMO gibi kurumsal yapılara her zamankinden daha fazla ihtiyaç vardır. Özellikle az alıcının ve çok satıcının olduğu bir piyasada, devletin dengeleyici rolünü sürdürmesi; hem üretici hem de sanayici açısından ortak bir taleptir.

Bu noktada TMO’nun yalnızca bir alım kurumu değil, aynı zamanda sektörel bir sigorta mekanizması olduğunun altını çizmek gerekir. Kurumsal hafızası, teknik altyapısı ve piyasa bilgisiyle TMO, ülkemizin tarımsal geleceği açısından vazgeçilmez bir değerdir. Bu değerin korunması, tüm paydaşların ortak sorumluluğudur.

Sonuç olarak; üreticilerimiz, sanayicilerimiz ve kamu yönetimi, ortak akıl ve iş birliğiyle bu stratejik ürünün geleceğini birlikte inşa etmelidir. TMO’nun yapıcı rolünü takdir etmek ve kurumlarımızı yıpratmadan sahiplenmek, sadece bugünün değil, yarının da teminatıdır.

HAFTANIN SÖZÜ:

En büyük risk hiç risk almamaktır.