12.07.2025

Paris Louvre Müzesi’nde yeni serginin adı ‘’Memlükler’’. 28 Temmuz’a dek açık olacak olan ‘’Memlükler‘’ sergisi, 17 Eylül’de Abu Dhabi Louvre’a konuk olacak.
Bu Sergi açık-seçik olarak bize şunu anlatıyor:
Memlükler, su katılmamış bir Türk boyu.
Osmanlı’nın ‘’etrak-ı bi- idrak’’(anlama özürlüsü) olarak burun büktüğü Türkler’i, Memlükler yüceltiyor.
Memlük’lerin ‘’azadlanmış köle asker’’ anlamına geliyor. Diğer adı ‘’Kölemenler ‘’.
Sergi bir konuyu belgeliyor: Memlüklerin dili Türkçe…
Türkiye tarihinde hiç vurgulanmayan onlarca olgunun, Louvre’da bir resmi geçide çıkmış olması düşündürücü…
Öğreniyoruz ki, Memlükler çocukken Orta Asya’dan Mısır’a getiriliyor, devşiriliyor ve askeri eğitim alıyorlar. Sonra azadlanıyorlar. Eyyûbiler Sultanlığı’nda onlar için yükselmek serbest. Azadlandıkları gün silah taşıma hakkına sahip oluyorlar. Özellikleri iyi ata binmeleri ve dövüşken olmaları.
Napolyon Mısır’a geldiğinde onlara hayran oluyor, onlardan bir koruma bölüğü oluşturarak Fransa’ya götürüyor.
Louvre’daki Memlükler Sergisi’ndeki anlatım panolarından onlara emir olma yolunun açık olduğunu öğreniyoruz.
Onlar da çoğalıyor, güçleniyorlar ve 1171’den bu yana egemen olan Kürt-Arap boyundan gelen Eyyûbi Sultanlığı’na son verip, Mısır’da topraklarında devlet kuruyorlar. Bu varlıkları üç yüzyıl (1250-1517) sürüyor.
Kurdukları Türk devletinin adı ‘’Ed – Devletü’t Türkiyye ‘’.
Ama bir hanedanlık değiller…
Bukunduğu mevkini ‘’devretme yasağı’’ var.
Bu yüzden bu yönetim biçimine ‘’meritokratik bir rejim’’ (liyakata dayalı) diyebiliriz. Zira system, yetersizleri eliyor,nitelikliği öne çıkarıyor.
Memlükler’in Osmanlı devlet sistemine göre 2 önemli farkı var:
Memlük sistemi ‘’sivil elitlere’’ yer veriyor ve ‘’kadını yönetime’’ katıyor.
Kadınlar kamusal yaşamın her alanına katılabiliyor. ‘’Girişimci Kadınları’’ bile var.
Orta Asya kaynaklı Şaman özlerinden oluşan gelenekleri bu farklılaşmada etken.
Bir kadın olan Şecerüddür, sultan oluyor, Haçlı akınını püskürtünce hutbelerde ‘’Müslümanların Melikesi’’ olarak anılıyor.
Kozmopolit nüfus yapısı, ekonomik işbölümü, büyük bir üretkenlikle oluşan ticari birikimin yarattığı zenginlik, Memlük’lerin Rönesans ürünleriyle kıyaslanır bir uygarlık ortaya çıkarmasını sağlıyor.
Bu uygarlıkta ipeğin yeri ayrı. Memlük Türk uygarlığının zenginliğini 6 yerde darphane kurmalarından anlıyoruz. Üçlü para sistemleri içinde ‘’altın dinar’’ dikkat çekici.
Osmanlı Sultanı 1.Selim 1517’de Mısır’ı fethedince, ganimetten çok bu sanat ehli ‘’ehl-i hiref’’ adını verdiğimiz usta sanatlkarları İstanbul’a getiriyor. Osmanlı sarayında kadrolu sanatkar sayısı 325’den 598’e yükseliyor.
İslam’ın Altın Çağı’nda, 300 yıl devlet olarak yaşayan Memlükler bana 2 olguyu öğrettiyor:
1-Osmanlı’da kadrolu saray sanatkarları büyük oranda Memlükler’e dayanıyor.
2-Osmanlı’da kadın adı yok iken, Memlükler’de kadın erkeğin diğer yarısı.
Memlükler’in Türkçe tarih kitaplarında 3-4 satır ile geçiştirilmesine (artık) hayret etmiyorum, ya siz?
Bilge çınarımız Yaşar Kemal diyor ki: Ve bu görkemli kültür toprağının üstünde oturan ülkemin insanlarının böyle kalamayacaklarına, bu verimli kültürler toprağını yeniden yeşerteceklerine , gerçek bir demokrasiye ergeç kavuşacağımıza inanıyorum.
Not 1:Devlet Sanatçısı, orkestra şefi Gürer Aykal 65 yıllık sanat yaşamının takdiriyle BESOM Onur Ödülü alırken, Eskişehir / Mahmudiye Belediyesi doğduğu bu beldede, bir sokağa ‘’Gürer Aykal Sokağı’’adını verdi. Bu kadirbililirlikleri kutluyorum.
Not 2: 25.Mağusa Tiyatro Festivali’nde bir ‘’ilk’’ yaşandı. ‘’Kalede Bir Gece’’ adlı tiyatro oyununu, bir Yunanlı yönetmen sahneledi, 2 Kıbrıs’lı Türk ve 3 Kıbrıs’lı Rum sanatçı ortak olarak ve 3 dilde oynadı. Mağusa Belediyesi’ne ve Dr.Süleyman Uluçay’a koca bir ‘’bravo’’.