15.04.2023

Geriye göç olmalı mı?

Dostum Vali Kemal Nehrozoğlu geçen haftaki mektubum için ‘’Şerif Mardin’in değerlendirmesine katılmıyorum (…)Bizde sivil, resmi olmayan anlamındadır ‘’diyor.Katkısı için teşekkür ediyorum.

İki güzel haberim var: Bartu Elçi-Özsoy’un depremzedeler yararına Paris konseri çok başarılıydı. RecitHall web’i üstünden konseri 24 Nisan‘a dek izlemek ve bağışta bulunmak mümkün. Uçan Süpürge Onur Ödülü ise dostum sanatçı  Tilbe Saran‘a verildi,fazlasıyla  hak etmişti, onu kutluyorum.

Türkiye Bilişim Vakfı‘nın ‘’Türkiye Akademik Diaspora Raporu’’nun takdiminde  Profesör Ufuk Akçiğit ‘in ‘’Yerli ve milliden ziyade dünyadan öğrenmemiz gereken  bir durumdayız (…) Uzun vadeli büyümenin  en önemli belirleyicisi ekonomik verimlilik artışıdır.Çözüm yalnızca  teknolojik atılımlarla mümkündür ‘’değerlendirmesini, çivileyip duvara asmalıyız.

Yıllar yılı, beyin gücünün Türkiye’ye geri getirilmesini ‘’çözüm’’ olarak gören bir sığlığın içinde olduk.

Olay Akçiğit’in  ‘’Sorun sermaye değil, katma değer  yaratmak ‘’ tümcesinde  düğümlü.

2017 yılıydı…

DEİK Dünya İş Konseyi bana bu soruyu ‘’Başarılı şirketlerimiz Türkiye’ye geri dönse  zenginlik katmaz mı?‘’şeklinde sordu. ‘’Kesinlikle bir yararı olmaz ‘’ şeklinde yanıtladım, ezberilerini bozduğum için değerlendirmemi basmadılar.

Aşağıda, anlattıklarımın çerçevesi var, bakalım siz ne diyeceksiniz?

Almanya’daki Türkiye asıllıların girişimciliği, yaklaşık 100 bin girişimin, 200 bin istihdam yarattığı KOBİ boyutlu bir olaydır, büyütülmemesi gerekir.

Dünya İş Konseyi’nin varlığı bir edinimdir. Atılacak adım, onları Türkiye’nin yeni  girişimcileri olarak görmek yerine, bulundukları  ülkede  ekonomik   entegrasyonlarının   pekiştirmek  olmalıdır. Bu şirketlerin ölçek büyütüp dünya şirketi haline gelebilmesi övünç kaynağıdır, Türkiye’ye geri gelmeleri değil….  

Bu girişimlere karşı gizli ve açık ayırımcılıkların önlenmesi ve bunun için kamuoyu  duyarlılığı yaratılması bir görev  olmalıdır.  

Zorlama gündemler, gerçekçi bir gündemi sadece zorlaştıracaktır.

Yurtdışı Türkleri‘nin  Türkiye kalkınmasında rolleri  ‘’olmamalıdır’’  ve işin  doğası  gereği olamaz  da... 

Dışa  açılma ve küreselleşme ülke kalkınma  planlarının bir temel ilkesi iken, bu kuruluşların Türkiye’ye dönmelerini  beklemek /ummak  ve bunun  bir politika  aracı olmasını istemek yanlıştır.

Diasporası anlamlı büyüklükte olan Filipinler, Japonya, İtalya ve Vietnam’da böylesi   bir  yaklaşım  içindedir.

Seçme hakkının 50 yılda zor bela verildiği, konsolosluk belgeleme işlemlerinin yüksek harç   paraları ile cezalandırıldığı, çifte vatandaşlık konumundakilerin askerlikten bağışık  olmadığı günümüzde bunların çözümünü istemek yeterlidir. 

Bilge aklımız Yaşar Kemal ise ‘’Bizim işimiz halka inanmak. İki büyük güç vardır: Doğa ve halk… Biz demokrasiye inanıyoruz, çünkü halka inanıyoruz ‘’diyor.

Büyük Usta! ‘’Evet, demokrasi kazanacak’’…

Karadeniz'in İlk ve Tek Ekonomi Portalı

Okumak İçin Resimlere Tıklayınız.
Kapat
× Anasayfa Abone ol Tüm haberler Ekonomi Bölgesel Şirketler Gündem Belediye Sektörler Politika e-Dergi e-Gazete Web TV Künye Karadeniz sohbetleri Yazarlar