11.08.2025

Yazar Doğan Hızlan ‘’Kadim bir dost Metin Sözen’in ardından’’ başlıklı yazısında ‘’Bir gece önce konuştuğunuz bir dostu ertesi gün ebediyete uğurlarsanız yaşadığınız şoku uzun süre üstünüzden atamazsınız‘’ diyor.
Eşi Betül Sözen ise ‘’Ölümünden 2-3 gün önce yakın çevresini aradı, onlara görevler verdi,uyarılarda bulundu. Sonra kısa bir rahatsızlık ve son nefesini verdi’’ Metin hocanın son günlerini dillendiriyor.
ÇEKÜL Başkanı Prof. Dr. Metin Sözen (1936-2025) ‘’Yaşamı Paylaşmak ‘’adlı özyaşam eserini yazmış, yaşamla hesaplaşmasını kanımca 2021’de yapmıştı.
Hoca dostlarını ‘’Onların ortak özelliği yalın, hassas, kendinin çok bilmediğini sandığın şeyleri bilen ama ‘Ben bunu biliyorum demeyen,bildikleri kadarını öğretmeye çalışan, zarif insanlar olmalarıydı’’ şeklinde niteliyor. Fihristinde saydım, 480 insan adı anmış. Bu sayı onun geniş dost-insan halesinin adeta rakamlandırmış simgesi.
Metin hoca için gel-geç ilişkilerin yeri yoktu...
Birliktenliğin sürekliliğine inanırdı ve ‘’Üretmek kadar yaşatabilmek önemlidir‘’ derdi. Dostlarını ve dostluklarını bir kurum çatısı altında toplamak onun hep yaşam şiarı oldu. Belki de ÇEKÜL bu buluşmanın tüzel kimlik adresiydi.
‘’Anadolu Medreseleri’’ başlığını taşıyan doktora tezini 7 yılda tamamlamasını, onun tutkulu ve ama tutku kadar odaklı bir Anadolu Çelebi’si olmasına bağlarım.
Sonu gelmez Anadolu turları,ona Anadolu’nun kültürel coğrafyasını avucunun içi gibi bilir konuma getirdi.
Mimar Sinan‘ı bizlere armağan eden Kayseri Ağırnas’ın yeri onda ayrıydı. Küçük ve Büyük Menderes, Yukarı Fırat, GAP, Kelkit Havzası ve Birgi’de koruma politikalarının geliştirirken oluşturduğu bu ‘’Ağırnas Modeli’’ onun rehberi oldu.
ÇEKÜL Vakfı çocuğu gibi oldu, bu çocuğun üstünde titredi.
ÇEKÜL’de güzel serpildi, çeyrek yüzyılı geride bıraktı. İlkeleri yaşamın kendisi gibi 3 sözcüklü: Doğa ve Kültürle Varız!
Anadolu kenetlenmesini ise ‘’kamu-yerel-sivil-özel ‘’ başlıkları altında özetledi. ÇEKÜL, bunu ülkemizde gerçekleştiren ilk ve belki de son kurumsal örnek.
Tarihi Kentler Birliği‘nin (TKB) 52 üye ile başlayan yolculuğunu 500 yerel yönetime ulaştıran ve ‘’yerelin kimliğini öne çıkardı,korumayı halkla buluşturarak birliktenliği sağladı‘’ başarısı onundur. TKB’nin ‘’danışmanı’’,ama kanımca aslında fiili ‘’başkanı‘’ydı.
‘’Aşk oluverdi aşinalık ‘’ sözleriyle selamladığı Betül hanımla 1969‘da evlendi. ÇEKÜL bir vakıf olarak ayaktaysa,bunda bu kurumun genel sekreterliğini yapan Betül hanımın hakkını teslim etmek gerek.
Sözen özyaşam öyküsünün sonunda ‘’Şimdi nerelerdeyiz? ‘’ diyor.
Cevabı şu:
-Büyük değişimlerin içinde yaşadım. Gördüklerim hiç de iç açıcı olmadı. Yıllar hep çekişme içinde geçti, zaman yitirildi. (Zamanı doğru kullanan uluslar )bunun aydınlık, çağdaş,çağın ötesini gören anlayışı gündemde tutarak gerçekleşeceğini unutmadılar.
Sonra 21.yy mesajı:
-Sürekli olumsuzluğa gündem oluşturduğum sanılmasın sakın.O zaman ‘’ yaşamı paylaştığım ‘’insanların varlığını göz ardı etmiş olurum. Onlar her koşulda doğruları aramayı bildiler ve gösterdiler.
Çünkü bizler umutsuz her günde umudu aradık...
Anadolu toprakları ve insanı Metin hocayı bağrına bastı...
20‘ye yakın cadde ismi onun adını taşır. 10‘a yakın kültür evi ona adandı, ki bu topraklarda çok ender yaşanır.
Dr. Asım Güzel‘in öncülüğünde, mimar Sinan Polvan‘ın tasarladığı ve Gaziantep Metin Sözen Eğitim ve Kültür Merkezi‘nin önüne yerleştirilen anıttaki ifade ona dönük en güzel nişanedir :
-Bu anıt, Anadolu toprağının doğa, kültür ve insan gerçeği ile varolmuş kimliğine kendini adayan Prof.Dr.Metin Sözen‘e Gazianteplilerin bir hemşehrilik armağanıdır.
Metin hoca !
Bu topraklardan aldığını / bu topraklara verdin, ne mutlu sana...