20.04.2020

“Miracolo Economico” yani ekonomik mucize ve “Agnelli” – “ Menfi düşünme Melfi düşün”

2018’in Aralık ayında, İtalyan otomotiv sanayi devi FIAT ve FC Junevtus markasının doğduğu Torino kentinin, “Fabrika, İtalya Otomobil ve Torino” lakabıyla tanıdığı Fiat’ın patronu Gianni Agnelli'nin hayatını konu alan “Agnelli” adlı belgeseli izledim.

2018’in Aralık ayında, İtalyan otomotiv sanayi devi FIAT ve FC Junevtus markasının doğduğu Torino kentinin, İtalya’nın ve Avrupa’nın en varlıklı sanayici ailelerinden olan Agnelli Hanedanı ve Agnelli’lerin kurucusu olduğu “Fabrika, İtalya Otomobil ve Torino” yani kısaca FIAT ve İtalyanların L’Avvocato (Avukat) lakabıyla tanıdığı Fiat’ın patronu Gianni Agnelli'nin hayatını konu alan, yönetmenliğini Nick Hooker’ın yaptığı 2017 yapımı 99 dakikalık “Agnelli” adlı belgeseli izledim.

 

Ünlü “leopar” adlı romanın yazarı ve İtalya Lampedusa’nın son Prensi Giuseppe Tomasi di Lampedusa’nın “Bir şeyin olduğu gibi kalmasını istersek, o şey değişmek zorundadır” sözlerini kendine yaşam felsefesi edinmiş olan Fiat patronu ve İtalya'da L'Avvocato (Avukat) lakabıyla tanınan Giovanni “Gianni” Agnelli’nin de hikayesi aslında.

 

Önceleri gençlik yıllarında “la dolce vita”ya yani tatlı hayata düşkün, sanki modern çağın bir Don Juan’ı veya Kazanova’sı iken Fiat’ın yönetim kurulu başkanlığına oturduğu 1966 yılında Agnelli artık kırkbeş yaşındaydı. İlerleyen yıllarda bu karizmatik kişinin bir ülkenin ekonomik ve politik çalkantılı yıllarında, Kızıl Tugaylar’ın senede ortalama bine yakın öldürme ve kaçırma gibi sokak olayları ve hatta İtalya Başbakanı Aldo Moro’nun kaçırılarak öldürülmesi karşısında bile geri adım atmamış kendisine güvenen inanan insanlar ve işçileriyle Torino tarihinin en büyük işveren-işçi ortak karşı eylemi ile yürüyüş düzenleyerek terörün ve suikastlerin önünü kesmiş, tüm bunları sosyal barış ve işleyen kurumlar oluşturmak adına yapmış. Baskı ve tehditlere göğüs gererek sendikalar ve işçiler ile uzlaşmacı kimliği ve aldığı makul kararlarla durumu çalışanların, firmaların, endüstrinin, kentin ve hatta ülkenin lehine nasıl değiştirebildiğinin hikayesi.

 

The leader and years of lead. Lider ve kurşun yıllar. 1970’lerde İtalya sokaklarında siyasi cinayetler işlenmekte ve işler futbol dışında pek de yolunda gitmemekteydi. Fabrikada patronları Agnelli’ye direnen işçiler, yine Agnelli’nin sahibi olduğu Torino’nun efsane futbol takımı Juventus’un maçlarına gittiklerinde ise patronlarına L’Avvocato diye tezahürat ederek sevgi gösterilerinde bulunuyorlardı.

 

Mücadeleci ve idealist lider kişiliğe sahip olanlar sırf kendileri ve aileleri için değil, çarkları dönen işleyen kurumlar yanında dumanı tüten refah ve varlık içinde yaşayan sağlıklı müreffeh toplumlarda meydana getirmede başarılı rol oynamaktadır. Bu hayatta ön yargılı olmamak, menfi yani olumsuz ve kötü bakmamak, azimle mücadele etmek lazımdır. Konumuz ‘Miracolo Economico’ yani ekonomik mucize ve ‘Agnelli’ olduğuna göre ve menfi yönde düşünce sisteminden de kısaca bahsetmişken size biraz Melfi’den de bahsetmek isterim. Melfi, İtalya’nın güneyindeki Basilicata bölgesine bağlı Potenza ili'nde bulunan bir komün. Vulture Dağı’nın eteklerinde bulunan kasaba turistik olmasının yanında Basilicata’nın önemli ekonomik merkezlerinden biridir. 

 

 

Yavuz Donat, Milliyet Gazetesi’nde yayımlanan 19 Eylül 1997 tarihli bir köşe yazısında şöyle bahsediyordu; “Fiat'ın ana fabrikası Torino’da. İsviçre'ye yakın bir yerde. Pahalı bir bölgede. Aile yeni yatırımlar için daha ucuz, daha uygun yer aramaya başladı. İlk akla gelen İspanya veya Portekiz’e açılmak oldu. Bu arada İtalyan hükümeti ile de konuşuldu. Hükümet Agnelli ailesine dedi ki “lütfen İspanya’ya, Portekiz’e gitmeyin... Melfi’ye gidin.” Melfi ‘çizme’nin aşağılarında. Güney’de. Fakir bir yer. Gelişmemiş. Dağlık. Üzümden başka bir şeyi yok. Agnelli ailesi İtalyan hükümetinin bazı teşvik ve muafiyet önerilerini kabul etti ve Melfi’de arsa aldı. Araziyi fabrika yeri için kendilerine ve bir kısmını da yan sanayiye ayırdı verdi. Hükümet aynı teşvikleri yan sanayiye de tanıdı. Şu anda Melfi’de ‘yan sanayi’ olarak yirmi fabrikanın bacası tütüyor. Yirmi fabrikada sekizbin işçi çalışıyor. Agnelli ailesi Melfi’de ne yaptı? Dev bir fabrika yaptı. Bir yılda üretilen otomobil 450.000. İşçilerin yaş ortalaması 27. Fabrika haftanın altı günü, üç vardiya çalışıyor. Demiryolu, fabrikanın içine kadar geliyor. Yan sanayi hemen bitişikte olduğu için, ana fabrika iki saatlik stokla çalışıyor. Böylece maliyet düşüyor. Agnelli ailesi Melfi’ye giderken, Torino’daki ana fabrikadan sadece kırk yetişmiş eleman götürdü. Fabrikadaki 6300 kişinin geri kalanı bölgeden... Melfi’den.”

 

Golf Dondurmaları CEO’su Ergün Akkaya 4 Nisan 2018 tarihli sosyal medya şahsi hesabından bir paylaşımında ise; İtalyan Alfa Romeo zor günler geçiriyordu, şirket zarar ediyor ve işçileri de şartlarından şikayetçi olduklarından greve gitmişlerdi. Fiat’ın Başkanı Giovanni Agnelli, Alfa Romeo’yu satın almak üzere masaya oturmak için fabrika ziyaretine geldiğinden Alfa Romeo yöneticileri kendisine bir jest yapmak isteyip “Sayın Agnelli beğendiğiniz bir Alfa Rome’yu maliyet fiyatına size vermek istiyoruz” deyince Agnelli; “Siz bana liste fiyatından verin daha iyi olur, zira maliyetlerinizi inceledim, maliyet fiyatınız satış fiyatınızdan daha yüksek. Siz maliyetlerinizi hesaplayamıyorsunuz o yüzden de finansal sıkıntıya girmişsiniz.” dedi.

 

Can Kıraç ise bir anısında (kişisel web sitesinde) şöyle bahsediyordu; “ünlü kişilerle bir araya gelince, Vehbi Koç, onların hayat felsefelerini anlamaya çalışırdı. Merakları yanında, varsa, başarılarının sırrını öğrenmek isterdi. Bu tür bir buluşmadan önce Fiat'ın kurucusu “dede” Agnelli'nin hayat hikayesini dinlemiş ve Fiat şirketinin, Henry Ford’un Dearborn’daki fabrikasından dört yıl önce, 1899’da kurulmuş olmasına hem hayret etmiş hem de hayranlık duymuştu. Karşısındakinin gözlerinin içine bakarak konuşan ve yüzünde keyifle yaşanmış bir hayatın derin çizgilerini taşıyan Giovanni Agnelli’ye Vehbi Koç; “Gününüzü nasıl geçirirsiniz?” diye sorunca, Koç’un aldığı cevap beklediğinden hayli farklı olmuştu! Gianni Agnelli, Vehbi Koç’un merakını şu cümlelerle gidermeye çalışmıştı: “Ben çok hareketli bir hayat içinde yetiştim. Sabahları altıda kalkarım. İlk işim kahvemi yudumlarken basındaki önemli haberleri okumaktır. Sonra günlük jimnastiğimi yaparım. Dünyanın neresinde olursam olayım önemli saydığım iş arkadaşlarımla telefonla görüşürüm. Torino’da bulunuyorsam saat sekizde masamın başındayımdır! Otomobilimi kendim kullanırım, şoförüm yanımda oturur! Ben hızlı bir sürücüyüm! Torino Milano arasını Ferrari ile yarım saatte alırım! Helikopter ve özel uçak kullanarak zamandan tasarruf ederim. Günde on dört saat çalışır altı saat uyurum!”

 

 

Birlikte karşı karşıya yemek yerken, Vehbi Koç içinden; “Bu adam bütün bunları nasıl yapmış?” diye düşünüyor ve beyninden yüzüne akseden hayret ifadesini saklamaya çalışıyordu! ve (Can Kıraç tarafından yemek sırasında kendisine yapılan tercümeyi dikkatle dinlerken) Agnelli için; “Bu adam gerçekten hızlı ve masraflı yaşıyormuş!” demekten kendini alamamıştır.

 

Spor yazarı Cahit Eroğul, Türkiye Gazetesi’nde yayımlanan 10 Şubat 2007 tarihli “siz jübilenizi nasıl alırdınız?” başlıklı bir köşe yazısında şöyle bahsediyor; “Yıl 1987. Ölü yaprak vuruşu (Knuckle ball) tekniğiyle de bilinen Avrupa gol kralı ünlü Fransız futbolcu Michel Platini, 32 yaşında ve Juventus’ta formunun zirvesindedir. Ama futbolu zirvede bırakmak istemektedir. Juventus’un sahibi Gianni Agnelli’ye bu haberi vermek için ofisine girerken dizleri titremektedir. Zira dünyanın en büyük işadamlarından birinin, en iyi futbolcusunun aldığı bu karara vereceği tepki meçhuldür. Agnelli, Platini’yi dinler ve “Benimle gel” der. Ferrari fabrikasının içine girerler. Daha fabrikanın etrafında bile bir tur atmamış ‘sıfır’ kilometre arabaları gösterir ve “Seç birini” der; “Sen bana büyük mutluluklar yaşattın, sana güzel bir veda hediyesi vermek istiyorum...”. Platini bir-iki yutkunduktan sonra içlerinden birini beğenir. Torino’dan Paris’e o Ferrari’yle gider ve evinin garajına bırakır arabayı. Ve o günden beri de hiç kullanmadan garajda tutar bu hatırayı.

 

 

 

 

Amerikan iç ve dış siyasetinin en önemli isimlerinden olan ABD Dışişleri Eski Bakanı Henry Kissinger “Agnelli” belgeseli için kendisiyle gerçekleştirilen bir röportaj çekiminde yakın arkadaşı Agnelli için “Onun yanında bir şey düşünmek tehlikelidir. Onda olayların titreşimini anlamak gibi tuhaf becerisi vardır.” diyordu. Kissinger bir keresinde de yine Agnelli için “İtalyan hükümetleri gelir ve gider, Agnelli hep kalıcıdır. Onun çalışanlarının bir sloganı vardı; Agnelli Fiat’dır, Fiat Torino’dur; ve Torino ise İtalya’dır.” dedi.

 

İtalyan Euromobiliare bankasının kurucu eski başkanı Guido Roberto Vitale ise; “Gianni Agnelli bir kraldı” demişti.

 

Gençliğinde askere gönüllü yazılan ve yurtdışı cephelerde atlı süvari olarak görev alan Gianni Agnelli bir seferinde yeğeni Marella Caracciolo’ya “Eski bir asker gibi atın üzerinde ölmek istiyorum” demişti. 2003 yılında 81 yaşında öldü.

 

Tarkan Deniz

20 Nisan 2020

ETİKETLER; Karadeniz Ekonomi

Karadeniz'in İlk ve Tek Ekonomi Portalı

Okumak İçin Resimlere Tıklayınız.
Kapat
× Anasayfa Abone ol Tüm haberler Ekonomi Bölgesel Şirketler Gündem Belediye Sektörler Politika e-Dergi e-Gazete Web TV Künye Karadeniz sohbetleri Yazarlar