6.10.2025

Şapka Devrimi’nin 100. yılında, ‘’şapka’’nın Anadolu topraklarına tanıtıldığı Kastamonu’da, DMKİ’nin (Dünya Mirası Kastamonu İnsyatifi) organize ettiği bir saha gözlemindeyiz...
Kastamonu konakları,atçılık yapılan çiftlik-oteller, her yıl düzenli olarak yapılan 7 festival, 12.000 yıllık Siyez Buğdayı, siyah sarımsak, pirinç, Roma kenti Pompeipolis, enfes 2 Kent Tarihi Müzesi, doğadan toplanabilen mantar, içinde kaybolacağınız Küre Milli Parkı, sessiz mola kampları, milli mücadelenin simgesi Sovyetler’den gelen silahları taşıyan İnebolu Denk Kayığı, İnebolu-Kastamonu arasındaki İstiklâl Yolu, ulusal mimarlık akımı öncüsü, saygın mimar Vedat Tek’in adını taşıyan şapka müzesi, hepsi hepsi...
Peki, o halde neden bu görsel şöleni sunulduğu halde, her biri birer ‘’inci’’ olan bu zenginlik elementlerinden bir ‘’lego resmi’’ oluşmuyor?
Cevabını bu kentin yeniden yapılanmasında büyük emeği olan Kastamonu E. Valisi Dr.Enis Yeter versin:
- Bir bölge ki hem denize, hem yaylalara, hem de dağlara sahip! Ama gerekli altyapı ve üstyapıyı yapmaksızın tek başına bunlara sahip olmanın bir getirisinin olmadığını bilmek gerekir.
Oysa, Kastamonu Bölgesi 2000’li yıllardan başlayarak büyük bir ‘’turizm seferberliği’’ yaşamıştı. Haziran 2000’de Kastamonu Valiliği olarak bir sempozyum düzenlenmiş ve sonrasında Metin Sözen hocanın önderliğinde bir ‘’Kastamonu Bildirgesi’’ yayınlamıştı. Bildirgede korumacılığın noktasal olmayıp, havza ve bölge bazında olmasına işaret ediliyordu. Bu bildirge daha sonra kurulan Tarihi Kentler Birliği’nin çalışmalarının omurgasını oluşturdu.
Sözen hocanın o günlerdeki ‘’aman çocuklar, bu işler bir çoban ateşi olarak kalmasın ’’ sözlerini anımsıyorum.
Kastamonu Kentsel Koruma Planı‘nın varlığını temel alan Valilik ve Vali Dr.Yeter, 2000’lerde bir seferberlik ilan etti: Tarihi konakların hemen tümü restore edildi, yeni müzeler açıldı.
Vedat Tek Restorasyon Merkezi, Türkiye’ye el veren bir ‘’ilk‘’ oldu.
Bu konaklar kent insanı tarafından işletilmeye başlandı, beklenen bu tohumdan güçlü bir hasat almaktı.
Ama olmadı...
Ankara ve İstanbul’dan ‘’tek‘’ seferlik turlar, ‘’aaa burasının da hiç de fena olmayan pastırması varmış‘’ deyip, ‘’sarımsak yetiştiği yerde Ankara’dan daha pahalı olur mu?’’ sitemleri arasında, kor alacak ateş sönmeye yüz tuttu.
Kent insanının heyecanı kayboldu. Ramsey gibi öncüler bile Kastamonu’daki fabrikalarını kapattı, kenti terk etti.
Bir yanlış mı vardı?
Hayır!
Türkiye, global turizm dünyasına kendisini ‘’ Her Şey Dahil Fiyat Sistemi ‘’ biçiminde teslim etmişti.
Turizm böylece sıradanlaştı,‘’yığın turizmi’’ esas oldu.
Günümüzün 65 milyon turisti, bu tür bir turizmin rakamsal karşılığı.
Çıkış yolunu Kastamonu DMKİ‘nin özenli yayını Monuva‘da, Kültür ve Turizm E. Bakanı Ertuğrul Günay’ın makalesindeki şu ifade de arayalım:
-Türkiye’nin artık yeni turizm tür ve alanlarına açılması gerekiyor. Kültür turizmi bu yeni alanların en başında geliyor.
DHKİ Girişimi’nin fikir babası Dr. Atıf Uğurlu’yu ve başkanı Zeynep Esen’i selamlamak istiyorum... Öncülüğün ‘’ fikr-i takip’’ gerektirdiğini bize anlattıkları için...
Metin Sözen hocanın ÇEKÜL olarak büyük emeği geçti. Kültürel değerlerin korunmasında yerel yönetimlerin büyük işlevine dikkat çekti. Sahaya indi, uygulamaya önderlik etti. O da her zaman ‘’bizim kutup yıldızı‘’ olarak anılacak.
Yaşar Kemal, edebiyatımızın ulu çınarı, şöyle diyor: Benim kitaplarımı okuyanlar, cümle kötülüklerden arınsınlar...