2.03.2019

ÇAYIN KAÇAĞI GİTTİ, BOYALISI GELDİ!

Türkiye’ye “anamın ak sütü gibi helâl” şimdilik 2 milyar dolara yakın (gerekenler yapılır ise gelecekte 4-5 milyar dolara çıkarılması da mümkün) döviz kazandırıyor diye, habire “indir fındık, bindir fındık” yazıp duruyoruz!

Duruyoruz da, fındıktan sonra Doğu Karadeniz’in en önemli geçim kaynaklarından olan çayı bir kenara koyduğumuzun farkına da pek varamamışız!

Oysa, üretiminden tutunda sanayisi ve tüketimine kadar çay sektöründe sorunlar arttıkça artmış, almış başını gidiyor.

Çay da her şey, her iş adeta günlük, yani kısa vadeli hale getirilmiş.

Orta ve uzun vadeli hesap hiç yapılmıyor.

Yasası taslak haline getirilmiş raflarda bekletiliyor.

Toplama işini Gürcüler, her mevsim 125 milyon dolarlık ücret karşılığı yapıyor. Kafa kağıdına Türk yazıp da ceplerinde 5 kuruş dahi olmayanlar ise dolanıp duruyorlar. Birçokları da işsizlikten söz ediyor!

*

Ancak, söz konusu çay olduğunda en önemlisi sudan sonra en fazla tüketilen içecek olan siyah çay bardaklarımıza önemli ölçüde zehir haline getirilmiş olarak konuluyor.

Bir dönem “sağlığa zararlı” olduğu uzman doktor bilim adamları tarafından belgeleri ile ortaya koyulmasına rağmen, genelde PKK tarafından kaçak yollarla ülkemize yılda 40-50 bin ton civarında sokulan yabancı menşeili çaylar, İçişleri Bakanı Sayın Süleyman Soylu’nun da çabaları ile 10 bin tonun altına düşünce, yerini çay çöplerinden imal edilen boyalı olanlar aldı.

Glikoz ve karbonat ile fırınlanarak tam bir kanser deposu haline dönüştürülen bu çayların önemli kısmının çay bölgesinde imal edildiğini, hatta bu miktarın 25 bin tonlara kadar yükseldiğini söylesem inanır mısınız?

İnanın!

İnanmayan veya daha detaylı bilgiler ile kanıtlar bekleyenler için o kadar gerçekler, belgeler var ki!

Ama ne hazindir ki, ne kadar acıdır ki, ne denli düşündürücüdür ki, kamunun sağlığı ile ilgili devletin yetkili ve ilgili kurumları aynı zamanda suç olan bu gerçekleri hiç görmüyor, dahası görenler de seyrediyorlar.

Devlet görmüyor da, Rize, Artvin, Trabzon, Giresun’da yani çayın üretildiği yerlerdeki sivil toplum örgütleri bu sağlık katliamının farkında değiller mi ki, seslerini çıkarmıyorlar.

Herkes susuyor! Kimisi korkudan, kimisi çıkarından, kimisi bananeciliğinden!

Hem de, kanser vakaları çığ gibi artarken!

Hem de, dürüst çalışan sanayiciler haksız rekabet ile karşı karşıya bırakılırken!

Hem de, Türk çay sektörü uçuruma doğru hızla ilerlerken!

 

Ez cümle; çay sektöründeki bu gidişat hiç de hayra alamet değil! Dahası tam beter bir gidişat var…

 

 

 

ETİKETLER; çay kaçak boya

Karadeniz'in İlk ve Tek Ekonomi Portalı

Okumak İçin Resimlere Tıklayınız.
Kapat
× Anasayfa Abone ol Tüm haberler Ekonomi Bölgesel Şirketler Gündem Belediye Sektörler Politika e-Dergi e-Gazete Web TV Künye Karadeniz sohbetleri Yazarlar