2.06.2017

TOBB 73. Genel Kurulunda

FETÖcü, Baklavacı, ve de sulandırıcı!

Ben diyeyim “TOBB’nin 73’üncü Genel Kurulu”, siz söyleyin, “TOBB Başkanı Rıfat Hisarcıkoğlu’nun yinelenen seçimsiz gövde gösterisi...” Hemen hemen son çeyrek asrına bire bir tanıklık ettiğimiz genel kurul bu kez 15 Nisan ve 21 Mayıs sonrasına göre dizayn edilmiş gözüktü. Çünkü, genel kurulun asıl toplantısı olan 24 Mayıs’takinde TOBB Başkanı haricinde tek konuşma hakkı Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a verilmişti. Başbakanlığı devam eden Binali Yıldırım ile Ana Muhalefet Partisi CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ve muhalefet mi-iktidar mı olduğu konusu henüz kesinlik kazanmamış olan (!) MHP’nin Genel Başkan Yardımcı Emin Haluk Ayhan, ilk günkü (23 Mayıs) Hizmet Şeref Belgesi ve Plaket Takdim töreninde söz alabildiler. Özellikle tespitleri aktarmak gerekirse, konuşmalar deyim yerinde ise başta TOBB Başkanınki olmak üzere “eskiyi aratır” haldeydi. Göstergesi de adeta “el alem işte görsün” babından yapılan el çarpmalar, alkışlardı.

*

Yine de dikkatimizden kaçmayan bir şeyler yok muydu? Birincisi dünyanın hiçbir yerinde muhatap olmadığımız güvenlik tedbirleriydi. Bir salona girmek için 3-4 X-RAY cihazı ile yüzlerce güvenlikçinin gözlerinden geçiyorsunuz. Yetmedi, etkili ve yetkililer var ise, onların güvenliği için kapatılan yollar nedeniyle, ters yönlere giriyor, adeta “dön babam dön” yapıyorsunuz. Başınız dönüyor!

*

İlk gün toplantısında CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun, en çok alkışı alan; “FET֒cü diye çikolatacı buldular, baklavacı, hoca buldular. Bunun içlerinde FET֒cü siyasetçi yok mu?” sorusuna, ardından söz alan Gümrük ve Ticaret Bakanı Bülent Tüfenkçi, “sulandırma yapıyor” suçlamasıyla şu karşılığı verdi: “CHP Genel Başkanı diyor ki, ‘FETÖ ile mücadelede siyasiler yok mu? Bunlar, şunlar yok mu? Bu işi baklavacılar mı, şekerciler mi, simitçiler mi yaptı?’ gibi mücadeleyi sulandırma noktasında her türlü tezviratı yapıyor.” Anlayacağınız Sayın Tüfenkçi, iktidar cenahından birçokları gibi bu tür söylemleri “dikkate alıp, gereğini yapma” yerine “...işi sulandırma” olarak algılıyor.

Peki, o zaman Devlet Bahçeli’nin, Kasım 2016’da; “Odacı, çaycı çorbacı biliniyor da, hatırlı ve yüksek mevkilerde bulunan FET֒cülere niye sıra gelmiyor?” diye dillendirdiği soru ne olacak? Dahası, anlaşılan o ki, Devlet Bey, bu konudan iktidar kanadından tek “tık” gelmemesi üzerine önceki gün grup toplantısında “Hükümete diyorum ki, çaycıyı, çorbacıyı bırakın. Yılana çıyana bakın. 15 Temmuz’un sözde akıl ve akil hocalarını yakalayın” diye tekrar çağrı yapmak zorunda kalmış. Bu durumda, Devlet Bahçeli de, böyle ifadelerle, işi sulandırmış mı oluyor? Bu tür söylemleri, “sulandırma” olarak görenler ne der bilemeyiz! Ama, “aynı şeye eşit söylenen iki şey birbirine eşittir” diye bilinen bir gerçekte, çırılçıplak ortada duruyor.

Karadeniz'in İlk ve Tek Ekonomi Portalı

Okumak İçin Resimlere Tıklayınız.
Kapat
× Anasayfa Abone ol Tüm haberler Ekonomi Bölgesel Şirketler Gündem Belediye Sektörler Politika e-Dergi e-Gazete Web TV Künye Karadeniz sohbetleri Yazarlar