5.10.2016

TÜRK FINDIĞINA İHANET ETMEK!

Birisi; “Üreticimize bu hainliği kim yapıyorsa ortaya çıkarılmalıdır” diye çağrı yapıyor.

Birisi dediğimiz; Giresun Ziraat Odası Başkanı Nurittin Karan…

*

40 yıldır “fındık” denilen ve Türkiye’nin Dünya piyasalarındaki gerçek manada kazandıran “tek markası” olan ürünle üretimden tüketim aşamasına hastalık derecesinde ben diyeyim “yatıp kalkan”, siz söyleyin “kamu adına meşgul olan” birisi olarak, bazılarının “Ayinesi iştir kişinin lâfa bakılmaz” gerçeğini hatırlatırcasına, işini yapma yerine, sadece sözünü etme ile iştigal etmeleri karşısında zaman zaman “ya sabır” çekerek susmuyor da değiliz!

Ama; bazen gerçek görevini unutup, aynaya bakmayı da beceremedikleri için olsa gerek öyle şeyler söylüyor, işi öylesine bir ifrat noktasına vardırıyorlar ki, “Haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır” hadisini hatırlayıp da “sus” bakalım!

*

Söz konusu fındık olunca, 400 bin üreticiyi ilgilendiren, 300’e yakın fabrikada sanayisi ile on binlerce işçinin nafakasını temin etmesine vesile olan, bu ülkeye yıllık 3 milyar dolar döviz ile ihracattan gerçek manada, maliyetsiz birinci sıradan dış satım geliri sağlayan bir ürün için “kırk düşünüp, bir konuşmak” lazım…

Daha doğrusu “Ağzından çıkanı aklının duyması!”

Görevinin ne olduğunu unutup, yanlışın nereden başladığını anlamayıp, suçu ve suçluyu kendi dışında arayıp, bir de sadece medyatik olmak gibi bir tercihin içine girerseniz, tepeden tırnağa kadar yanlışa dalarsız.

Giresun Ziraat Odası Başkanı Nurittin Karan’ın son açıklamasında olduğu gibi!

“Fındıkçıdan şok iddia” başlığı altında gazetelerde yer alan açıklamasında Sayın Karan, Türk fındığının fidanlarının izinsiz olarak yurt dışına çıkarıldığı iddiasının araştırılmasını istemiş.

*

Ve de hem bu, hem de fiyat konusunda “Türk fındığına ihanetten” bahis eylemiştir.

Birincisi; her yıl çoğunluğun toplamadan toplamaya yanına gittiği fındığın kilo başına maliyetini 13 liraya kadar yükselmiş. Hemen hemen herkesin azami rakam olan 6-7 lira açıkladığı bir dönemde… Üzerine de yüzde 30 koymuş ve fiyatı oturduğu yerden tespit etmiş; “17-18 lira olmalıdır” demiş.

Tamam; Nurittin Karan’ın dediği olsun, fiyat 17-18’i bırakın, 20-21 lira olsun!

Olsun olmasına da o zaman da çıkıp, “Gürcistan’da yeni bahçe tesisi”nden, fidandan-midandan, diğer ülkelerdeki üretim artışlardan söz etmeyeceksin! Ya da; birilerinin takılıp kaldığı; “Fındığın tek sahibi Türkiye’dir. Bizden başka kimse üretemez, satamaz” yalanına sarılıp, kafanı deve kuşu misali kuma gömmeyeceksin!

*

Türkiye olarak, üretici olarak, ille de Ziraat Odası olarak; sınırların ortadan kalktığı, serbest piyasa koşullarının dünyaya hakim olduğu, her gıdanın hem üretim, hem ürün bazında alternatiflerinin bulunduğunu göz ardı etmeyip, önce üzerine düşeni yapacaksın. Ondan sonra şikayet edeceksin.

Üretim için büyük bir hazırlık yapan Çin’in fındığın ana vatanı olduğunu unutacak, aynı paralelde olduğumuz Gürcistan’nın verimli topraklarını aklına getirmeyecek, fındığın kilosunu 3 dolardan (9 TL) satarken “çok iyi fiyat” diye zil çalıp oynayan Azerbaycan; Şili ve ABD’de olup biteni görmeyeceksin!

Üstüne üstlük, Türk fındığının ana üretim bölgesi olan Doğu Karadeniz’de dönüm başına üretimin bırakın 80-90’ı, 40-50 kilolara kadar düşmesini seyredeceksin…

Ziraat Odaları’nın dışında Tarım Bakanlığı’ndan tutunda, Ticaret Borsaları, İhracatçı Birlikleri, hatta yabancı firmalara kadar hemen hemen herkesin verim ve kaliteyi arttırma çabalarına katkıda bulunmayacak, oluşturulan binlerce örnek bahçeden tek birinde emeğin, katkın olmayacak; yetmedi ”üretim azalsın, böylelikle fiyat artar” ihanetinin değirmenine su taşıyacak ve sadece habire konuşacaksın!

*

Böyle olmaz efendiler, hem de hiç olmaz!

Sen önce dünya piyasalarına tamamen hakim olmak için, “çok üretip, çok kazanma” ilkesini benimseyip, üzerine düşeni yap bakalım! Ondan sonra Azerbaycan, Gürcistan’da olup bitenleri gör! Hadi diyelim oralara yönelenleri eleştir! Fidan kaçırılmasından da dem vur.

Aslında tüm söylenenlere, yapılanlara, edilenlere, başta kendinizin, sizin gibi düşünen, hareket edenlerin neden olduğunu hatırlamadıktan sonra ne kadar dem vurursanız vurun, akıbet beterdir!

Bırakın, körün fili tuttuğu yere göre tariflemesi gibi hareket etmeyi…

Yoksa bu gidişle, çok değil 5-10 sene sonra, hakkında basına çıkmak için demeç verecek fındığı bile bulamayacaksınız!

Bizden hatırlatması…

Karadeniz'in İlk ve Tek Ekonomi Portalı

Okumak İçin Resimlere Tıklayınız.
Kapat
× Anasayfa Abone ol Tüm haberler Ekonomi Bölgesel Şirketler Gündem Belediye Sektörler Politika e-Dergi e-Gazete Web TV Künye Karadeniz sohbetleri Yazarlar